<em>17.08.2009</em></br>
<em>Beşiktaş 2 : 0 Antalyaspor</em></br>
Tatilde olduğumdan bu maçı şirketimin TV kayıtlarından izlemek zorunda kaldım. Bana ulaştırılan CD’yi açtığımda ilk izlenimim bana maç DC’si değil de, Beşiktaş’ın antreman CD’sini getirmişler şeklindeydi. Federasyon artık seyircisiz maç oynatma cezasından vazgeçmeli. Futbol seyirci ile güzeldir. Bu sözlerle federasyonun küfür için verdiği cezaya karşı olduğum zannedilmesin. Cezaya kesinlikle karşı değilim. Ceza şekline karşıyım. Amaç küfür eden seyirciyi cezalandırmak ve islah etmekse, bu tür maçlar başka şehirlerde oynanabilir. Şehir seçiminde de Süperlig ve 1.Ligde takımları olmayan şehirler seçilirse bu şehirlerdeki futbolseverlere de bu takımları canlı olarak izleme şansı verilmiş olur. Ama asla futbol boş tribünlere oynanmamalıdır.
Gelelim maçın analizine; Geçen haftayı beraberlikle geçiren Beşiktaş’ın mutlaka 3 puana ihtiyacı vardı ve bu 3 puanı çok fazla zorlanmadan aldılar. Maçın sonucu 2-0 ama ele geçirilen fırsatlar cömertçe harcanmasa sonuç 4-5 farklı da olabilirdi. Maçın ilk yarısına Mustafa Hoca, Bobo, Nobre ve Nihat’tan oluşan 3 forvetle başladı. Ancak bu üçlü forvet hattı ilk yarıda başarılı olamadı. Çünkü hem bu üçlü çok formsuzdu hem de bu üçlüye servis yapması gereken Tello koca bir 45 dakika boyunca oyunda yoktu.
İkinci yarıda Nobre ve Fink oyundan alınarak yerlerine Holosko ve Uğur İnceman girdi. Nobre ne kadar formsuz olursa olsun, yaptığı presle rakip defans oyuncularını oyalıyor, ileri çıkmalarını engelliyor. Bobo ise bu işlevi yerine getiremiyor. Nobre’nin yerine Bobo’nun çıkması daha yararlı olabilirdi. Fink’in oyundan alınmasını da yadırgadım. Zira Fink-Ernst ikilisi çok uyumlu oynuyor ve gerektiğinde de hücuma katkıda bulunuyorlar. Ama Mustafa Hoca bu değişikliği uygun gördüyse, vardır bir bildiği, demekten başka çaremiz yok.
Geçen hafta Yusuf ve Holosko’nun ikinci yarılarda oyuna girmelerinin daha yararlı olacağını yazmıştım. Mustafa Hoca da bu tercihi yapınca Holosko oyuna girdikten sekiz dakika sonra oyunun kilidini açan ilk golü attı. Holosko tam bir profesyonel! Oyuna kaçıncı dakika girerse girsin tüm performansını sahaya yansıtıyor. Oyuna küsmüyor. Attığı bu ilk gol öncesinde defansına yardıma gelmişti. Topu kendi yarı sahasından oyuna soktu ve pasını aktardı, top hızla rakip ceza sahasına giderken o toptan daha hızlı bir şekilde ceza sahasına gelerek golünü attı. Bu golde asist yapan Nihat’ı da kutlamak gerekir.
İkinci golde de Nihat’ın payı olduğunu söyleyebiliriz. Duvar pası ile ceza sahasına girmeye çalışırken indirilmesi bir serbest vuruşa neden oldu. Serbest vuruş yapılırken Nihat ve Tello topun başındaydı. Tello, Nihat’tan önce topa hamle yapıp şutunu çekti ve top kaleci Ömer’in sağından 90 diye tabir edilen köşeye gitti. Estetik olarak çok güzel bir goldü. Tello ikinci yarıda gösterdiği olumlu performansının karşılığını bu golle almış oldu.
Beşiktaş takımı bu görüntüsü ile halen hazır gözükmüyor. Maçı kazanmalarında fizik kondüsyon üstünlüklerinin önemli payı vardı. Ama formsuz oyuncular, sakatlar ve halen Mustafa Hoca’nın istediği 10,5 numaralı oyuncu eksikliği giderilmezse Avrupa’da başarılı olmaları çok zor görünüyor.
Gelelim hakemlerin performansına; İlker Meral, 90 dakika boyunca Antalyaspor’un sert futboluna hep hoşgörü ile yaklaştı. Oysa, Antalyaspor aleyhine verilmesi gereken en az 5 net sarı kartlık pozisyon gözüme ilişti. Zaten istatistiklere de baktığımızda, 90 dakika boyunca 27 kez faul yapan bir takımdan hiç bir oyuncunun sarı kart görmemiş olması abes kaçıyor.
Fenerbahçe – Sivas maçının hakemi M.Kamil Abitoğlu, Emre’nin attığı ilk golde Kazım’ın net ofsaytta olduğunu göremedi. Ya da görmezden geldi diyelim. Çünkü Abitoğlu pozisyonun çok içindeydi. Belki bu gol sayılmasa da Fenerbahçe galip gelecekti ama yenilen bu tür goller rakibin gardının çabuk düşmesine, direncinin kırılmasına neden olur. M.Kamil Abitoğlu da Sivas’ın gardının çabuk düşmesine yardımcı oldu.
Galatasaray – Denizli maçında ise başka bir hakem skandalı vardı. Bakmayın maçın 4-1 gibi farklı bir skorla bittiğine, Hakem Deniz Çoban bu maçın sonucuna doğrudan etki etti. Skor 1-1 iken GS ceza sahası içinde M.Sarp’ın Burak’ı arkdan çekerek düşürmesine penaltı düdüğü çalamadı. Penaltıyı verse belki oyun 2-1 Denizli lehine olacak ve Galatasaray bu kadar rahat galip gelemeyecekti. Yukarıda da dedim ya, rakibinin gardını düşüren kararlar bunlar!
Beşiktaş:2 – Antalyaspor:0
17.08.2009
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: BJK İnönü
Hakemler: İlker Meral, Serdar Diyadin, Mustafa Sönmez, Çağatay Şahan (4.)
Beşiktaş: Hakan Arıkan, İbrahim Üzülmez, Sivok, Fabian Ernst, Erhan Güven, Ferrari, Tello, Fink (Dk.65 Uğur İnceman, Bobo, Nobre (Dk.65 Holosko), Nihat.
Yedekler: Korcan Çelikay, Uğur İnceman, Serdar Özkan, Holosko, Necip Uysal, Rıdvan Şimşek, İsmail Köybaşı.
Teknik Direktör: Mustafa Denizli
Antalyaspor: Ömer, Kerim, Yalçın, Orhan, Şenol, Zitouni, Eruğrul (Dk. Korhan), Sedat (Dk.70 Hakan), Fatih, Balili (Dk.78 Volkan), Veysel.
Yedekler: Musa, Hakan, Polat, Volkan, Batak, Korhan.
Teknik Direktör: Mehmet Özdilek
Sarı Kart: Erhan Güven (Dk.82)
Goller: 73. dakikada gelişen atağımızda Nihat’ın pasında kale önündeki Holosko topu ağlarla buluşturarak Ekibimiz’i 1-0 öne geçirdi.
78. dakikada ise Tello, ceza sahasının biraz dışından kazandığımız serbest atışta sol ayağı ile müthiş bir gol atarak takımımızı 2-0 öne geçirdi.