HEM ZEVK, HEM UMUT VERDİLER… Karabükspor 0 – Beşiktaş 3
İlk iki maçta dört puan kaybeden (ya da puanları gasp edilen) Beşiktaş’ın ligin zirvesine tutunabilmesi için mutlak kazanması gereken bir maçtı. Samet Aybaba, Galatasaray maçındaki kadrosunda bazı değişiklikler yaparak maça başladı. Kalede Cenk’in yerine yeni transfer edilen McGregor vardı. Defansın göbeğinde ise henüz hazır gözükmeyen Escude’nin yerine İbrahim Toraman, Galatasaray maçında önlibero oynayan Toraman’ın yerinde ise Necip görev yapıyordu. Batuhan ise ileri uçta forma şansı elde etmişti.
Maçın analizine geçmeden önce önyargılı olduğum üç kişi hakkındaki değişmeye başlayan hissiyatımı paylaşmak istiyorum. Bu isimlerin başında Samet Aybaba geliyor. Nedenlerine girmeyeceğim ama Samet Hoca’nın Beşiktaş’ta görev almasına karşı olanların başındaydım. Beşiktaş’ın sahip olduğu kısıtlı imkanlar dahilinde gösterdiği çabayı takdir etmeye başladım. İlerleyen haftalarda Beşiktaş başarılı olur ya da olmaz ancak Samet Hoca’ya sezon sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum. Samet Hoca da mutlaka hatalar yapacaktır. Dönüp geçmişe bir bakalım; kimler hata yapmadı ki. Dolayısıyla elin yabancılarına gösterdiğimiz toleransı Samet Hocaya da göstermeliyiz.
Listemdeki ikinci isim ise Batuhan. Batuhan ile ilgili görüşlerimi daha önceki yazılarımda yazmıştım. Bu yazılarımdan bazı alıntılar yapmak istiyorum. İlk alıntım 10.12.2010 tarihinde oynan ve Eskişehirspor’un 2-0 galibiyeti ile sonuçlanan maç yazımdan;
“Ayrıca Ersan, Batuhan’a sahada adım attırmadı. Batuhan sahtekarlığı çok çabuk öğrenmiş. Her ikili mücadelede kendini yere bırakarak faul ve penaltı kazanmaya çalıştı. Ama bu hareketleri o kadar bariz yaptı ki, Bünyamin Gezer gibi bir tescilli Beşiktaş düşmanı bile düdük çalmaktan imtina etti.”
İkinci alıntım ise 10.09.2011 tarihli yazımdan. Eskişehirspor’un Beşiktaş’ı 2-1 yendiği maç sonrasında ise şunları yazmıştım;
“Batuhan’ la ilgili hissiyatım ve düşüncelerim bu golden sonra iyice netleşti. Batuhan, Beşiktaş alt yapısından yetişmiş bir oyuncudur. Beşiktaş alt yapısından pek çok futbolcu yetişmekte ve doğal olarak hepsinin A Takıma yükselme imkanı olmadığından başka takımlara satılmakta/kiralanmaktadırlar. Bu oyuncular Beşiktaş’a karşı oynadıkları her maçta, giydikleri formanın hakkını sonuna kadar vermekte ve ellerinden gelenin en iyisini yapmaktadırlar. Ancak hiç biri Beşiktaş’a atılan golden sonra sevinmemekte ya da sevinçlerini abartılı bir şekilde göstermemektedirler. Geçen sene İbrahim Akın ve Serdar Özkan’ın attıkları gollerden sonraki davranışlarını hatırlayalım. Elbette sevindiler ama abartılı bir davranışları olmadı. Batuhan ise attığı golden sonra ne yapacağını şaşırdı. Beşiktaş taraftarına, işaret parmağını dudaklarına götürüp, sus işareti yapması onun karakterini ortaya koydu. Batuhan bu hareketi ile Beşiktaş’tan yollanmayı hak ettiğini gösterdiği gibi ruhunun uzak köşelerinde bile Beşiktaşlılık olmadığını ortaya koydu.”
Batuhan’la ilgili önyargım henüz değişmiş değil. Ama artık değişip, olgunlaştığını söylediğine göre kendisine kredi vermemiz gerekiyor. Batuhan’ın öğrenmesi gereken şey, çok iyi oynayıp, çok goller atmaktan öte Beşiktaş etik değerlerini bu başarıların üstünde tutmasıdır. Dolayısıyla Batuhan ile ilgili önyargılarımı da rafa kaldırıyorum.
Listemdeki üçüncü isim ise Fernandes. Fernandes son yıllarda Beşiktaş’a gelmiş en yetenekli oyunculardan biri. Seyretmeye doyum olmuyor. Ama geçen sezon FB ve GS maçlarına kendi isteği ile çıkmadığına inanıyorum. Sakatlığına inanmadığım gibi gördüğü kırmızı kartı da isteyerek aldığına inanıyorum. Ancak bu sezon değişmişe benziyor. Takımın liderliğini üstlenmiş olması sorumluluk duygusunu da artırmışa benziyor. Yabancı futbolculardan, yerlilerden beklediğim forma aşkını ve fedakarlık duygusunu bekleyecek kadar saf değilim. Bu futbolcular para kazanmak için Türkiye’deler. Paralarını aldıkları sürece formayı giyerler. Tek beklentim sporcu ahlakını çiğnememeleridir. Fernandes’e parası zamanında ödensin, o da performansını sonuna kadar zorlasın. Fernandes’le ilgili tek beklentim de budur.
Gelelim maçın analizine; Beşiktaş maça çok hızlı ve istekli başladı. Orta sahada Necip, Veli ve Olcay’ın baskılı oyunları topun Beşiktaş’ta kalmasını sağladı. Bu baskı ile kazanılan toplar kanat ataklarına dönüşünce de goller ilk yarım saat içerisinde geldi. İlk gol Hilbert’in sağ kanattan yaptığı bindirme sonucunda geldi. Sağ kanattan adam eksilterek ceza sahasına giren Hilbert penaltı noktası üzerine ortaladı. O bölgede topa hamle yapan Batuhan ortalığı karıştırdı. Bu karambolde top Fernandes’in önünde kaldı ve düzgün bir vuruşla Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Bu gol Hilbert, Batuhan ve Fernandes’in bir ortak yapımı idi.
Bu golün şokunu atlatmaya çalışan Karabüksporlu oyuncular orta sahada pres yapmaya çalıştılar. Bu pres sonucu 15.dakikada geliştirdikleri atak sonucunda Shelton’la gole çok yaklaştılar. Çok müsait bir pozisyonda olmasına rağmen Shelton topu direğe çarptırınca Karabükspor beraberliği yakalama şansını kaybetti. Bana göre maçın kırılma noktası bu pozisyondu. Bu kaçan gol Beşiktaş’ın tekrar kendisine gelmesini sağladı. Dakikalar otuzu gösterdiğinde kendi yarı sahasından topla çıkan Uğur Boral rakip ceza sahasına kadar üç savunma oyuncusunu çalımlayarak girdi ve çaprazdan attığı şut ile Karabükspor kalecisini avladı ve skoru 2-0’a getirdi.
Uğur Boral eskiden beri beğendiğim bir oyuncu. Ancak bu maçta gol atmış olması bizleri yanıltmasın. Uğur henüz hazır değil. Son üç maçtır Beşiktaş kalesinde gerçekleşen tehlikeli atakların büyük bir bölümü Uğur’un savunduğu kanattan geliyor. Yine de kısa zaman içerisinde Uğur’un eski performansını yakalayacağına inanıyorum. Üçüncü golde ise Batuhan’ın büyük çabası ve güzel asistinin rolü büyüktü. Topla buluştuğu anda rakip savunmacıların arasından çok güzel bir ara pas ile Fernandes’i topla buluşturdu. Sol çaprazdan ceza sahasına giren Fernandes ise güzel bir vuruşla Beşiktaş’ı 3-0 öne geçirdi. İlk yarı bu sonuçla tamamlandı.
Karabükspor ikinci yarıya Teber-Birol, Shelton-İlhan Parlak değişiklikleriyle başladı. Bu değişiklik sonucunda hücumda uyguladığı baskıyla Beşiktaş’ın ataklarına izin vermedi. Beşiktaşlı futbolcular ise ilk yarıda elde ettikleri skorun rahatlığı içinde maçı bitirdiler. Bu yarıda akıllarda kalan en önemli pozisyon 56.dakikada Olcay’ın direkten dönen topuydu. Kaleciye baskı yaparak kazandığı topu kaleye yolladı ama top doksan diye tanımlanan kale direklerinin birleştiği noktadan dışarı gitti. Bu golün kaçmasına çok üzüldüm. Zira bu pozisyonda Olcay’ın çok büyük bir çabası vardı ve bu çaba golle ödüllendirilmeliydi.
Samet Hoca ikinci yarının sonlarına doğru Batuhan’ın yerine Mehmet Akyüz’ü, Fernandes’in yerine Oğuzhan’ı ve Necip’in yerine Erkan Kaş’ı aldı. Sahada kısa süre kalmalarına rağmen hem Oğuzhan’ı hem de Erkan’ı çok beğendim. Bu futbolcuların ilerleyen günlerde formayı zorlayacaklarına ve kadro zenginliği yaratacaklarına inanmaktayım.
01.09.2012
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Dr. Necmettin Şeyhoğlu
Hakemler: İlker Meral, Volkan Narin, Hakan Yemişken, Özgüç Türkalp (4. Hakem)
K. Karabükspor: Tomic, Uğur Uçar, Jahic, Mabiala, İshak, Kaan, Selim Teber (Dk. 46 Birol), Cernat, Shelton (Dk. 46 İlhan Parlak) Lualua, Mehmet Yıldız (Dk. 76 Hamroun)
Yedekler: Bora, Birol, Seric, İlhan Parlak, Hamroun, M. Özdin, Ceyhun Yazar
Teknik Direktör: Michael Skibbe
Beşiktaş: McGregor, Hilbert, Sivok, İbrahim Toraman, Uğur Boral, Veli, Fernandes (Dk. Oğuzhan), Necip, Olcay (Dk. 85 Erkan Kaş), Batuhan (Dk.68 Mehmet Akyüz), Holosko
Yedekler: Cenk, Escude, Oğuzhan, Mehmet Akyüz, Ersan Gülüm, Hasan Türk, Erkan Kaş
Teknik Direktör: Samet Aybaba
Sarı Kartlar: Selim Teber (Dk. 36), Uğur Uçar (Dk. 58), İshak (Dk. 64), Veli (Dk. 87), Hilbert (Dk. 90)
Goller: Fernandes (Dk. 5-34), Uğur Boral (Dk. 30)