VEDAYA YAKIŞAN BİR MAÇ OLDU. Beşiktaş 3 – Gençlerbirliği 0
Beşiktaş’ın İnönü Stadyumundaki son maçı; bir yandan eskiye veda bir yandan da yeniye merhaba maçı olacak. Taraftarın maça müthiş ilgisi var. Biletler günler öncesinden tükenmiş ve Biletix firmasına 180,000 bilet başvurusu olmuş. (Bu başvuru sayısı da Beşiktaş’ı görmezden gelip, iki büyük olduğunu iddia edenlere kapak olsun.) Herkes bu tarihi ana tanıklık etmek istiyor. Çocuklarının anılarında da yer alması için çoluk çocuk maça gelmeye karar vermişler. Ellerinden tuttukları, kucaklarına aldıkları çocukları ile büyük bir şölene gitmeye hazırlanıyorlar. Ama pek çoğu maça gidemeden biber gazı ile tanışıyor ve hüsranla evlerine dönüyorlar.
Biber gazı ile ilk kez bu maç tanıştım. Bu gazı kullanmak tam bir insanlık suçudur. (Göze limon sıkmak da palavraymış, onu da tecrübe ile öğrendim.) Yaşadıklarımı ve bu konuyu bir sonraki yazımda detayıyla anlatacağım. Özetle şunu söyleyebilirim ki, olayları başlatan ve tırmandıran polisti. Dolmabahçe’deki çalışma ofisine gelen başbakana şov yapmak istediler ve ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Gelelim veda maçına; Aslında bu veda yeni bir yaşama merhabadır. Başkaları gibi stadyumumuzu kat karşılığı müteahhite verip başka bir stadyuma geçmiyoruz. Sadece yerine daha iyisini yapıyoruz. Bu gerçeği bilmeme rağmen yine de içim hüzün dolu. Ne çok anım var bu stadyumda. Hemen herkes bu duygularla gelmiş bugün. Tribünler kapasiteyi aşmış durumda. Müthiş bir şov sürüyor tribünlerde. Beşiktaş’a emek verenler tek tek hatırlanıp, anılıyor. Maçtan önce başlayan tribün şovu maç bitimine kadar bir saniye durmadan devam ediyor. Hatta maçtan sonra da uzun süre susmuyorlar. Maç sonunda yılların emektarı Süreyya’ya üçlü çektirmeleri tam bir vefa örneği idi. Diğer büyük geçine takımların taraftarları acaba malzemecilerin adını biliyorlar mıdır?
Sanırım hiçbir takım şampiyon olduğunda bile böyle bir kutlama yaşamamıştır. Taraftar takımını şampiyon gibi uğurluyor. Bu arada diğer takımların taklitçi taraftarı da ‘Napardım bilmem’ bestesinin nasıl söyleneceğini ve Türkiye’de ilk kez Liverpool maçında Beşiktaş seyircisinin yaptığı Boca Juniors şovunun nasıl yapılacağını öğrenmişlerdir herhalde. Kötü taklitlere hep karşı olmuşumdur.
Gelelim veda maçımıza; Samet Hoca sahaya zorunluluktan dolayı yerli ağırlıklı çıkmıştı. Kalede Cenk, sağ kanatta Hilbert, sol kanatta Emre Özkan, defansın göbeğinde Sivok-Escude ikilisi, orta sahada Veli, Necip, Oğuzhan, sağ kanatta Holosko, sol kanatta Olcay ve ileri uçta Mustafa Pektemek görev yapıyordu. Bütün tribünler kapanış golünü kimin atacağı konusunda iddialaşırken daha 1.dakikada Holosko ceza sahası içinden attığı şutla ilk denemeyi yaptı. Daha sonra 9.dakikada Veli çıktı ortaya; Oğuzhan ve Olcay’ın sağ kanattan geliştirdiği atakta topla son buluşan Veli’nin vuruşu üstten auta gitti. Ama Veli yılmadı ve bu pozisyondan 5 dakika sonra rakipten çaldığı topla ceza sahasına yaklaştı. Müthiş sert bir şut çıkardı. Top önce üst direğe vurdu. Biz tam ‘ah’ derken yere çarpan top üst ağlara gitti. Bu gol Gençlerbirliği’ni bitiren gol oldu. Golden sonra bir araya gelen Beşiktaşlı futbolcuların ellerinde Süleyman Seba yazılı forma ile poz vermeleri görülmeye değerdi.
Bu golden sonra Hilbert’in yaptığı ortaya kafa vuran Holosko bir kez daha inatla bu maç gol atmak istediğini gösterdi. Hilbert ise yönetime, ‘beni gönderirseniz Beşiktaş’a yazık olur’ der gibi oynadı. Holosko’nun kaçırdığı bu pozisyondan sonra, iki rakip oyuncu arasından sıyrılıp, sıfıra inen Hilbert öyle güzel bir orta yaptı ki, Mustafa’nın bu topa dokunamaması Hilbert’e yapılan büyük bir ayıptı.
Beşiktaş orta alanda çaldığı toplarla gol aramaya başladı. Ancak tek sıkıntı ileride çoğalamamaktı. Hücum esnasında orta saha oyuncuları forvet oyuncularından hep uzaktılar. Sanırım Samet Hoca’da da son maç baskısı vardı. Gol yemeden bu maçı bitirebilmek için orta saha oyuncularını hep defansif olarak kullandı. İlk yarıda gol kaçıranlar kervanına Oğuzhan da katıldı: 36.dakikada Holosko’nun sağ kanattan getirip, ortaladığı topa Oğuzhan güzel vurdu ama köşeye giden topa yine kaleci müdahale edince top kornere çıktı.
Beşiktaş’ın 2.golü 45+2’de geldi. Yine az kişiyle hücuma çıkılırken Mustafa Pektemek Olcay’ın koşu yoluna çok güzel bir pas çıkardı. Topla buluşan Olcay sol çaprazdan ceza sahasına girdi ve uzak köşeye yaptığı düzgün bir vuruşla topu ağlara yolladı. İlk devre Beşiktaş’ın 2-0 üstünlüğü ile kapandı.
Beşiktaş ikinci yarıya hızlı başladı. Kırkdokuzuncu dakikada üçüncü gole çok yaklaştı. Ceza sahası dışından Olcay’ın çektiği şut Mustafa Pektemek’in önüne düştü. Kaleci ile karşı karşıya kalan Mustafa’nın vuruşu kaleciden döndü. Mustafa topu takip etti ve bir daha denedi. Bu kez top direğe çarpıp avuta gitti. Bu dakikalarda Beşiktaş çok net gol pozisyonları üretmeye başladı. Kaçan bu pozisyonun hemen ardından Olcay’ın pası ile ceza sahasına giren Holosko’nun vuruşunu son anda kaleci çeldi.
Net gol pozisyonlarını hatırlamaya devam edelim; 65.dakikada Doğa’nın geri pasını kapan Necip, Oğuzhan’a güzel bir pas çıkardı. Oğuzhan’ın ceza sahası içinden yaptığı vuruşu kaleci yine başarı ile önledi. Bu pozisyondan üç dakika sonra ceza sahasının sağ tarafında topla buluşan Holosko kalecinin ileri çıktığını görerek güzel bir aşırtma yaptı ama top az farkla dışarı gitti.
Holosko bu gece İnönü’nün kapanış golünü atmakta ısrarlı idi. Nihayet amacına 73.dakikada ulaştı. Olcay, Mustafa ve Holosko üçlüsü tek paslarla ceza sahasına girdiler. Top en son Holosko’nun önünde kaldı ve bu kez Holosko affetmedi; topu sol köşeden ağlara yolladı. Böylece İnönü’nün kapanış golünü atan futbolcu olarak tarihe geçti.
Gol atamamış olmasına rağmen bu maçın gizli kahramanı Mustafa Pektemek idi. Tüm takım canla başla oynadı ama Mustafa son maçlarda ayrı çaba sarf ediyor. Bence gelecek sezonun değişmez oyuncularından biri olur. Hele bir de çift santraforlu bir sistemde oynarsa golleri peş peşe gelir. Veli için de ayrı bir paragraf açmak lazım: Bu sezonun takımın en önemli ‘hammalı’ idi. Üzerine düşen görevi layıkı ile yaptı. Gelecek sene takımda görmek istediklerimin başında geliyor. Oğuzhan ve Olcay’ı da unutmamak gerekir. Bir de son maçlarda Emre Özkan’ı beğenmeye başladım. Samet Hoca bu çocukta ısrar etmiş olsa şimdi çok daha iyi bir seviyede olabilirdi. Ama gelecek sezon için umut vaat eden oyuncular arasında görüyorum. Necip için bir şey söylemeye gerek yok. O zaten artık bu takıma oturdu.
Dikkat edilmesi gereken bir durum vardı bu maçta; Almeida, Fernandes, Niang gibi yıldız yabancılar yoktu. Ama sahada olanlarda ‘ruh’ vardı. Sezon başında da biz bu ‘ruh’ gelecek diye Samet Hocaya destek olmuştuk. Alt yapıdan yeni Metinler, Aliler, Feyyazlar getirecek diye umutlanmıştık. Ama maalesef koca bir sezon Muhammet’i bile bir kez seyredemedik.
11.05.2013
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: BJK İnönü Stadı
Hakemler: Barış Şimşek, İsmail Köse, Mehmet Metin, Taner Gizlenci (4. Hakem)
Beşiktaş: Cenk, Sivok, Hilbert, Escude, Emre, Necip (Dk.88 Hasan), Veli, Olcay (Dk.89 Mehmet Akgün), Oğuzhan, Holosko (Dk.83 Erkan), Mustafa
Yedekler: McGregor, Ersan, Mehmet Akgün, Hasan, Gökhan, Erkan, Dentinho
Teknik Direktör: Samet Aybaba
Gençlerbirliği: Ferhat, Cem, Aykut, Ahmet, Tosic, Curri (Dk.46 Doğa), Petrovic, Jimmy Durmaz, Azofeifa (Dk.56 Ekigho), Ermin Zec (Dk.77 Lekic), Vleminckx
Yedekler: Özkan, İlkay, Doğa, Kerim, Artun, Ekigho, Lekic
Teknik Direktör: Fuat Çapa
Gol: Veli (Dk. 14), Olcay (Dk. 45+2), Holosko (Dk. 73)
Sarı Kartlar: Petrovic (Dk. 17), Emre (Dk. 34), Olcay (Dk. 45+2), Hilbert (Dk. 58), Vleminckx (Dk. 62), Doğa (Dk. 69)
