06.11.2011
Gençlerbirliği 4 : 2 Beşiktaş
Digitürk’ü kurtarmak amacıyla yeniden yapılandırılan lig fikstürünün en büyük mağduru hiç şüphesiz Beşiktaş’tır. 27 Ekim tarihinde Fenerbahçe ile derbi maçı oyunuyor. Bu maçtan hemen üç gün sonra, 30 Ekim’de Sivasspor’la, dört gün sonra Dinamo Kiev’le karşılaşıyor. Dinlenme ve bir sonraki Gençlerbirliği deplasmanına hazırlanma için sadece 2 günleri var. Bu iki güne deplasman seyahati de dahil. Beşiktaş, Fenerbahçe maçı dahil, 11 günde 4 maç oynamış oluyor. Bu maç trafiğinde böyle bir kazanın yaşanılması kaçınılmazdı.
Carvalhal, ligin ilk haftalarında, bu maç trafiğini göz önüne alarak, kadroda ciddi bir oranda rotasyon uyguluyordu. Ancak son haftalarda bu rotasyon oranının önemli ölçüde düştüğüne tanık olduk. Oysa rotasyon sadece fiziksel yorgunluk için gerekli değildir; art arda yapılan maçlarda futbolcuların konsantrasyonunda da düşmeler yaşanabilir. Rotasyon, bu konsantrasyon kayıplarını de engelleyici bir faktördür.
Beşiktaş’ın oynadığı son 4 maça bakarsak, sakatlıklar dışında, kadronun değişiklik göstermediğini görmekteyiz. Defans bloğunda Sivok üst üste bu kadar çok maçı kaldırabilecek fizik güçte değil. Ayrıca bu maçta da görüldüğü üzere Sivok’ta da konsantrasyon kaybı var. Peki o zaman Sidnei neden kulübede oturuyor? Dinamo Kiev maçının sonunda hastalıktan ve yorgunluktan yere çöken ve sahayı sedyeyle terk eden İsmail’e yazık değil mi? Tanju bu maçta oynamayacaksa hangi maçta oynayacak?
Beşiktaş’ın en önemli sorunu, orta sahada topa sahip olacak ve oyunu yönlendirecek bir liderinin olmaması. Mevcut kadro içinde bu işi en iyi yapabilecek oyuncular Guti ve Fernandez’dir. Bu oyuncular disiplinsizlikleri nedeniyle forma bulamıyorlar. Carvalhal’in görevi bu oyuncuları takıma kazandırmak değil midir? Bu oyuncular kadro dışı bırakılarak cezalandırılmıyorlar. Oynamadan maaş almaya devam ettiklerine göre ödüllendirilmiş olmuyorlar mı? Ya Alves için ne demeli? Bonservisinin yüzde ellisine 3 milyon avro verilen bir oyuncu için, A2 takımın için aldık açıklaması komik değil mi?
Bence Beşiktaş’ın asıl sorunu Simao ve Quaresma’dır. Bu ikili resmen iyi oynayacakları maçları seçiyorlar. FB ve Dinamo Kiev maçlarında iyi oynayan bu ikili diğer maçlarda orta yoklar. Buna rağmen, Carvalhal bu ikiliden çok şey bekliyor. Orta sahada topu ileri taşıyacak Guti ve Fernandez’in yokluğunda, bu görevi Quaresma ve Simao’ya yüklüyor. Bu ikili yeterince iyi oynamadığında da Beşiktaş gol pozisyonu üretemiyor. Tam tersine, rakibe bolca gol pozisyonu veriyor. Zira, bu ikili defansa yardım etmediklerinden, İsmail ve Hilbert hücuma çıkamadıkları gibi, rakip ataklarında da yalnız kalıp, zor anlar yaşıyorlar. Modern futbolda orta saha çok önemlidir; Rakibin ataklarına ilk müdahale orta sahada yapılır. Takımı atağa kaldıran ve gol pozisyonu yaratan da orta sahadır. Beşiktaş bu görevi Aurelio, Ernst ve Veli ile yapmaya çalıştığı için başarılı olamıyor. Oysa bu üçlüye Quaresma ve Simao da destek verse sonuç çok farklı olurdu.
Gelelim maçın analizine; Beşiktaş maça oldukça hızlı başladı. Maçın henüz 4.dakikasında ilk golünü buldu. Sol kanattan ceza sahasına giren Simao, arka direkte boşa kaçan Ernt’i çok iyi gördü. Yapılan ortaya uçarak kafayı vuran Ernst Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Bu golden sonra Gençlerbirliği takımı daha açık bir futbol oynmayı tercih etti ve Hurşut’un bindirmeleri ile pozisyon aramaya başladı. Gençlerbirliği takımı beraberlik aradığı dakikalarda kalesinde ikinci golü gördü. Kullanılan korner atışında iyi yükselen Egemen topu ceza sahası içine indirdi. Aurelio bu topa röveşata ile vurdu. Top bir anda Mustafa Pektemek’in önünde kaldı. Kaleci ile karşı karşıya kalan Mustafa Pektemek Beşiktaş’ı 24.dakikada 2-0 öne geçirdi. Bu golden sonra rahatlayan Beşiktaşlı futbolcular oyunu rölantiye alıp, dinlenerek oynamaya başladılar. İlk yarı bu sonuçla kapandı.
İkinci yarıya Gençlerbirliği daha atak bir oyunla başladı. Belli ki Gençlerbirliği hocası Beşiktaş’ı iyi incelemiş. Beşiktaş’ın kanatlardaki zafiyetini gördüğünden Azofeifa ve Hurşut’la kanatları zorlamaya başladı. Gençlerbirliği’nin ataklarının sıklaştığı bu dakikalarda, Mustafa Pektemek bir anda kaleci ile karşı karşıya kaldı. Ancak Mustafa Pektemek bu rahat pozisyonda topu direğin yanından avuta yolladı. Kaçan bu gol maçın dönüm noktasıydı. Mustafa bu golü atabilse Gençlerbirliği skora razı olacak ve maç kopacaktı.
Futbolun altın kuralı olan, “Atamayana atarlar” kuralı bu pozisyondan sonra geçerlilik kazandı; Gençlerbirliği takımı, kaçan bu pozisyondan hemen sonra durumu 2-1’e getirdi. Beşiktaş’ın sağ kanadından bindirme yapan Azofeifa, ceza sahasına girdikten sonra kaleye şutunu attı. Beşiktaşlı defans oyuncularından seken top Herve Tum’un önünde kaldı. Herve Tum, Cenk’in altından topu Beşiktaş filelerine yolladı. Beşiktaş bu golün şokunu yaşarken, iki dakika sonra kalesinde ikinci golü gördü. İkinci gol de birincinin karbon kopyası idi. Aynı kanattan yapılan ortaya, arka direkte boş kalan Hurşut kafayı vurdu ve takımının beraberlik golünü attı. Yenilen bu iki golde de Beşiktaş kanat oyuncularının oyundan düşmesinin rolü büyüktü.
Bu dakikalardan sonra, Beşiktaş’ın tekrar öne geçebilmesi için liderlik edecek oyuncular, özellikle Quaresma ve Simao ortalıkta görünmeyince oyunun hakimiyeti tamamen Gençlerbirliği’ne geçti. Bu dakikalarda, kullanılan bir korner atışı sırasında Egemen’in yere indirilmesini hakem Yankaya göremedi. Oysa bu penaltı Beşiktaş’ı yeniden hayata döndürebilirdi. Beşiktaş’ın en iyilerinden olan Egemen’in 78.dakikada kendi kalesine attığı golle Gençlerbirliği iki farklı mağlubiyetten gelip, 3-2 öne geçmiş oldu. Bu golde Egemen’in hatası yoktu. Kaleci Cenk, rakibi ile ceza sahasına giren Egemen’in geri pas vereceğini anladı ama kendi sağına açılacağına bu ikilinin üstüne doğru hareketlendi. Cenk’in bu hatayı yapmayacağına inan Egemen de topu diğer tarafa açınca top doğrudan Beşiktaş ağlarına gitti.
Bu golden sonra Beşiktaş tamamen oyundan düştü. Takımı geriye düşmesine rağmen fantezi çalımlar atmaya çalışan Quaresma Beşiktaşlı taraftarlarca protesto edilmeye başladı. Aslında protesto edilmesi gereken kişi Quaresma değil, onu oyunda tutan Carvalhal’di. Quaresma ve Simao biraz ciddi oynasalar, Beşiktaş’ı bu maçı farklı kazanabilirdi. Ancak, yukarıda da dediğim gibi bu ikili iyi oynayacakları maçları kendileri seçiyorlar.
Bu ikili artık Beşiktaş’a zarar vermeye başladı.
6 Kasım 2011
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Ankara 19 Mayıs
Hakemler: Özgür Yankaya, Orkun Aktaş, İsmail Şencan, Hakan Ceylan (4. Hakem)
Gençlerbirliği: Ramazan, Mehmet Sedef, Aykut, Curri, Cem Can, Yasin, Oktay (Dk. 61 Özgür), Soner, Azofeifa (Dk. 73 Erdal), Hurşut, Herve Tum
Yedekler: Ferhat, Kulusic, Özgür, Erdal, Zec, Emre, Mununga
Teknik Direktör: Fuat Çapa
Beşiktaş: Cenk Gönen, İsmail, Egemen, Simao, Quaresma, Aurelio (Dk. 61 Necip), M. Pektemek (Dk. 57 Almeida), Veli (Dk. 80 Mehmet Akyüz), Ernst, Hilbert, Sivok
Yedekler: Umut Kaya, Almeida, Necip, Holosko, Mehmet Akyüz, Sidnei, Tanju
Antrenör: Carlos Carvalhal
Sarı Kartlar: Oktay (Dk. 21), Azofeifa (Dk. 58), Curri (Dk. 71), Aykut (Dk. 81)
Goller: Ernst (Dk. 4), Mustafa Pektemek (Dk. 24), Herve Tum (Dk. 54), Hurşut (Dk. 56), Egemen (Dk. 78 KK), Erdal (Dk. 90)