Süper Lig 8. Hafta
27.10.2011
Beşiktaş 2 : 2 Fenerbahçe
Yazının başlığına aşağıdaki ilgili bölümde değineceğim. Öncelikle maç öncesi yaşananlara bir göz atalım. FB’li seyircilerin sahte biletlerle maça girme çabası sonucunda elektronik turnikelerin tümü bozulmuştu. Bizler de stadyuma geldiğimizde, kombine kartlarımıza rağmen, uzunca bir süre maça giremedik. Artan kalabalığın isyanı yükselmeye başlayınca, kombine kartı olanlar turnikelerin yanındaki personel kapısından stadyuma alındılar. Stadyuma girdiğimizde, bize ait koltuklarda başkalarının oturduğunu gördük. Allahtan işi yokuşa sürmeden yerlerimizden kalktılar. Bu beleşçilerin maçlara nasıl girdiği biliniyor. Yöneticilik yaptığım dönemde de en çok mücadele ettiğim konulardan biri bu beleşçilerin engellenmesiydi. O dönemde de bu beleşçileri yöneticiler maça sokuyordu. Eminim şimdi de öyledir. Kapıdaki güvenlik görevlilerinin kendi insiyatifi ile bu beleşçileri maçlara sokacağına inanmıyorum.
FB’li taraftarların stadyuma alınması ise ayrı bir rezaletti. Adamlar resmen kapıları kırarak, Beşiktaş Müzesinin içinden sahaya girdiler. Hakem, FB’lilerin kendilerine ayrılan tribüne alınmasına kadar maçı durdu. FB yöneticilerinin maçtan sonra yaptığı açıklamaya göre kapıları FB taraftarı kırmamış, polis açmış. BJK yönetiminin bu konunun üzerine gitmesi gerekir. Zira, müze içinden geçerek sahaya giren FB taraftarının müzeye zarar vermemiş olması imkansız. Beşiktaş taraftarının para toplayarak yaptırdığı bu müzenin manevi değeri çok yüksektir. Derhal müzede sayım yapılmalı ve zarar varsa FB kulübü başta olmak üzere tüm sorumlulara ödettirilmelidir.
Gelelim maça; Beşiktaş sahaya ideale yakın bir kadro ile çıkmıştı. Geri dörtlüde Sivok ve Egemen ikilisi stoperde oynarken, İsmail Köybaşı sol bekte, Hilbet ise sağ bekte görev yapıyordu. Bu dörtlünün hemen önünde Aurelio, Ernst, Veli, ileri üçlüde ise Simao, Quaresma ve Mustafa Pektemek vardı. Her iki takım da maça dengeli bir oyunla başladı. Maçın ilk dakikalarında FB yakaladığı korner atışları ile gol aradı. Ancak maçın 12. dakikasında, Beşiktaş’ın yaptığı atağı önlemeye çalışan FB’li oyuncularda dönen top Simao’nun önünde kaldı. Sol kanattan topu sürmesi beklenen Simao, ceza sahasının bir hayli uzağından, uzak kale direğine topu yolladı ve top kaleci Volkan’ın bakışları arasında çatala doğru süzülerek gol oldu. Jeneriklere geçebilecek nitelikteki bu gol son yıllarda seyrettiğim en güzel gollerden biriydi.
Bu golden sonra Beşiktaş nedense temkinli oynamaya başladı. Organize ataklarla rakibinin üstüne gitse ikinci hatta üçüncü golü bulabilmesi süpriz olmazdı. Ancak bu dakikalarda Quaresma fantanzi hareketler yapmaya başlayınca, zor kazanılan toplar kolayca kaybedildi. Quaresma’nın bu disiplinsizliğinden yararlanan Caner Beşiktaş’ın sağ kanadından bindirmeye başladı. İlk yarıda her iki takımın da net gol pozisyonları vardı. Beşiktaş’ın en net pozisyonlarından biri 36. dakikada yaşandı. Simao’nun soldan içeri gönderdiği topu alan Ernst pozisyonunu bulmaya çalışırken, Emre topa ayak koyarak tehlikeyi önledi. FB’nin en net pozisyonu ise 40. dakikada yaşandı. Alex’in pasına hareketlenen ve Cenk’le karşı karşıya kalan Bienvenu’nun aşırtma denemesini Cenk müthiş bir refleksle engelledi. Cenk ilk yarıda en az 3 pozisyonunda, reflekslerinin güçlülüğü sayesinde gole izin vermedi. İlk yarı 1-0 Beşiktaş’ın üstünlüğü ile kapandı.
Her iki takım da ikinci yarıya oyuncu değişikliği yapmadan başladılar. Yüksek tempoda başlayan ikinci yarının ilk dakikalarında Beşiktaş üst üste gol pozisyonları yakaladı. Kırkdokuzuncu dakikada Quaresma sağdan çizgiye inerek Yobo’dan sıyrıldı ve topu içeri çevirdi. Savunmadan dönen topa Mustafa Pektemek vurdu ancak direk gole izin vermedi. Bu şansız andan sonra ataklarını sıklaştıran Beşiktaş 57. dakikada Simao ile gole bir kez daha yaklaştı. Simao ilk goldeki gibi bir kez daha uzaktan vurdu, direğin dibine giden topu kaleci Volkan son anda kurtardı.
Maçın 60. dakikasında ise, futbolun altın kuralı olan, “Atamayana atarlar” kuralı hayata geçti. Ziegler’in ara pasıyla ceza sahasına giren Caner çaprazdan vurdu, direkten dönen top Alex’in önüne düştü. Maçın bu dakikasına kadar sahada sadece dolaşan Alex topa dokundu ve skor 1-1 oldu. Bu golden hemen sonra Carvalhal Mustafa Pektemek’i oyundan alarak yerine Almeida’yı koydu. Carvalhal’in bu hamlesine karşılık olarak Aykut Kocaman da, FB’nin en iyisi olan Caner’i ve Mehmet Topuz’u oyundan alıp yerlerine Stoch ve Özer’i aldı. Bu dakikalarda Quaresma ve Simao yer değiştirerek oynamaya başladılar. Quaresma 64. dakikada sol çaprazdan ceza sahasına girip, şutunu çekti. Volkan zor da olsa bu şutu kurtardı. Soldan bindirmelerine devam eden Quaresma, 72. dakikada Ernst’in orta sahadan gönderdiği topu alıp, Bekir’den sıyrılarak içeri ortaladı. Arka direğe hareketlenen Almeida’nın kafa vuruşuyla Beşiktaş yine öne geçti.
Carvalhal 73. dakikada Veli’yi çıkartıp, yerine Necip’i aldı. Bu değişiklik son derece gerekliydi. Zira Veli, oyunda kaldığı sürece hem Alex’i marke edip, oynatmadı hem de topu ileri taşımaya gayret etti. Necip oyuna girdikten altı dakika sonra, ceza sahasının dışından kaleyi yokladı. Uzak mesafeden attığı sert şut Yobo’ya çarparak kornere çıktı. Aykut Kocaman bu pozisyondan hemen sonra Bienvenu’nün yerine Semih’i oyuna aldı. Semih 83. dakikada attığı ara pas ile bir anda Alex’i Cenk ile karşı karşıya bıraktı. Ancak maçın başından beri çok önemli kurtarışlar yapan Cenk, bir kez daha gole izin vermedi. Bu pozisyon öncesinde Necip’in Semih’e müdahale etmemesi, sadece uzaktan seyretmesi tam bir tecrübesizlikti. Necip sanki ilk derbisini oynuyor gibiydi. Nitekim bu tecrübe eksikliği kendini 87. dakikada da gösterdi. Emre’ye arkadan faul yaparak ikinci golün müsebbiblerinden biri oldu. Oysa Emre’nin önceki maçlarını iyi analiz etmiş olsa, Emre’nin ayağını rakibe takarak faul yaptırdığı bilir ve arkadan ayağını uzatmazdı.
Tecrübenin çok önemli olduğunu yenilen ikinci golde bir daha gödük. Maçın yıldızlarından biri olan Cenk, FB’nin kullanacağı bu serbest vuruşu iyi analiz edemedi. Topun başında Alex’in yerine Baroni’nin olması, serbest vuruşun ceza sahasına orta şeklinde değil, doğrudan kaleye kullanılacağını net bir şekilde göstermişti. Bu durumda iki kişilik baraj yerine 3 ya da 4 kişilik baraj kurdurması gerekirdi. Kalede Rüştü olsa, tecrübeleri sayesinde bu golü mutlaka kurtarırdı. Bu yüzden yazımın başlığına “Ah Cenk Ah” yazdım. Bu kadar iyi bir performans gösterdiği bu maçta böyle bir gol yememeliydi. Ama yukarıda da yazdığım gibi, bu tür pozisyonlar tecrübe istiyor ve Cenk henüz çok genç.
Maçın en iyilerinin başına Simao’yu koymak istedim. Simao’yu hiç bu kadar istekli ve dinamik görmemiştim. Defansa yardım etti, pres yaptı, topu ileri taşıdı, gol attı. Daha ne yapsın? Defansta Egemen ve Sivok ikilisi de son derece dikkatli ve iyi bir maç çıkarttılar. Aurelio’yu da unutmamak gerekir. Orta sahada yaptığı organizasyonlarla hem rakibi engelledi hem de takımın hucuma çıkmasına katkıda bulundu. Veli’nin oyundan çıkmasından sonra ise Alex’e adım attırmadı.
Hazır övgülere başlamışken taraftarı da unutmayalım. Taraftar bu maçı iyi izledi. Gerektiği yerde takımını destekledi, gerektiği yerde rakibi bozmaya çalıştı. “Çok sesli TRT korosu” bu maçta görevde değildi. Maç başlamadan önce açtıkları, kapalı tribünü bir baştan bir başa kaplayan Türk bayrağı ve üzerindeki “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganı görülmeye değerdi. Maçın son dakikalarında ise sahaya attıkları kaşkol ve bereler ile, soğuk günler ve geceler geçiren Van depremzedeleri hatırlatıldı. Bu bere ve kaşkollar daha sonra toplanarak Van’a yollandı. TFF Beşiktaş seyircisinin bu jestini, sahaya yabancı madde atılması olarak değerlendirmeyeceğini umuyorum.
Maçın hakemi Fırat Aydınus ise, futbol yorumcularının övgülerini hak edecek düzeyde maç yönetmedi. İkili mücadelelerde takdir haklarını hep FB’den yana kullandı. Zaten futbol yorumcuları, Beşiktaş maçını yöneten bir hakemi övüyorsa bilin ki o hakem Beşiktaş’ı katletmiştir. Başka türlü bu övgüleri alamaz. Futbol dünyasının her bölümünde bir Beşiktaş düşmanlığı almış başını gidiyor. Örneğin, Beşiktaş Avrupa kupası maçından dolayı Mersin İdman Yurdu ile Pazartesi oynamak zorunda kalmış. Halbuki FB maçını Pazar günü oynamış. Yani bu derbi maçı öncesi FB bir gün fazla dinleniyor. Bu adelet midir? Peki bu maçtan sonra neden Beşiktaş sadece 2 gün dinlenip Pazar günü maça çıkıyor da FB Pazartesi oynuyor? FB’ye yine bir gün ekstra hazırlık imkanı sağlanması haksız rekabet yaratmıyor mu?
Bu FB lobisi artık bana gına getirdi!
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Fiyapı İnönü Stadı
Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Aleks Taşçıoğlu, Serkan Çınar (4. Hakem)
Beşiktaş: Cenk, İsmail, Sivok, Quaresma (Dk. 86 Filip Holosko), Veli (Dk. 73 Necip), M. Pektemek (Dk. 62 Almeida), Hilbert, Aurelio, Simao, Ernst, Egemen
Yedekler: Umut, Almeida, Necip, Mehmet Akyüz, Filip Holosko, Sidnei, Tanju
Antrenör: Carlos Carvalhal
Fenerbahçe: Volkan, Ziegler, Yobo, Bekir, Gökhan, Caner (Dk. 64 Stoch) , Emre, Baroni, Mehmet (Dk. 64 Özer), Alex, Bienvenu (Dk. 79 Semih)
Yedekler: Mert, Sezer, Stoch, Özer, Semih, Bilica, Selçuk
Teknik Direktör: Aykut Kocaman
Sarı Kartlar: Quaresma (Dk. 13), Mehmet Topuz (Dk. 24), Bekir (Dk. 51)
Goller: Simao (Dk. 12), Alex (Dk. 60), Almeida (Dk. 72), Baroni (Dk. 88)