Federasyon ve PFDK Ceza Vermeye Yetkili Mi?

0
599

Beşiktaş ile Bursaspor taraftarları arasındaki husumet 2003-04 sezonunda başlamıştı. O sezon Beşiktaşın Rizespor’a yenilmesi sonucu küme düşen Bursaspor cephesi Beşiktaş’ı şike yapmakla suçlamıştı. İki takım arasındaki maçlarda yaşanan gerginlikler nedeniyle de İl Spor Güvenlik Kurulları‚ olaylar çıkacağı ihtimalini dikkate alıp rakip taraftarlara bilet ayrılmaması kararına varmıştı. Geçen sezon iki kulüp de birbirine zeytin dalı uzatıp, bu ambargonun sona ermesi konusunda prensip anlaşmasına vardılar.

Bu iki takımın taraftarlarının, deplasman maçlarına alınmadan oynanan her maç aradaki kini, kan davasını sürdürmeye hizmet etmektedir. Bu konuda taraflardan birinin ilk adımı atması ve barışı sağlaması gerekiyordu. Beşiktaş yönetimi, iki takım taraftarı arasındaki kan davasını bitirmek için, bu sezon 5 aralıkta oynan maçtan önce karar alarak, Bursaspor taraftarlarını maça davet etti.

Beşiktas kulübünün bu anlamlı ve duyarlı tavrı maalesef TFF cephesinde destek bulmadı. TFF konuyla ilgili olarak anlaşılması zor bir sessizliğe büründü. Taraflar arasında bir barış olacaksa elbette bunu tesis etmek öncelikle TFF’nin göreviydi. Ama TFF bu girişimi yıllardır yapmayıp, sessiz kalarak aradaki husumetin körüklenmesine hizmet etti. Beşiktaş’ın, TFF’nin insiyatifi olmadan bu barış girişiminde bulunması onları rahatsız etmişti. Bursaspor tarftarının İnönü stadyumuna geleceği kesinleşmesine rağmen, tarafları sağ duyuya davet edecek bir mesaj bile yayınlamadılar. Olası olaylar konusunda güvenlik kuvvetlerini uyarma zahmetinde de bulunmadılar. Adeta, olay çıksın da, haklılığımız kanıtlansın havasındaydılar.

Şimdi gelelim tarafların sorumluluklarına; Beşiktaş kulübü bir iyi niyet göstererek Bursaspor taraftarlarına stadyumda yer ayırmış ve bilet vermiştir. Bu son derece iyi niyetli ve alkışlanacak bir girişimdir. Beşiktaş kulübünün bundan sonraki sorumluluğu, stadyum içinde misafir takım seyircilerinin can güvenliklerini sağlamaktır. Rakip takım oyuncularının İnönü stadyumuna gelene kadar ki korunmalarının sorumluluğu ise Bursaspor kulübü ve emniyet güçlerinindir. Bursaspor kulübünün sorumluluğu, kafilenin isim listesini emniyete vermek ve can güvenliklerinin sağlanmasını istemek ve dostluk mesajları verip taraftarını sağ duyuya çağırmakla sınırlıdır. Beşiktaş kulübünün ise stadyum dışında meydana gelen olaylarla ilgili bir sorumluluğu olamaz.

Bursaspor taraftarı yola çıkmadan önce Bursa emniyeti tarafından kimlik tespiti yapılıp, daha önce olaylara karışanların ve holigan olarak bilinenlerin otobüslerden indirilip, İstanbul’a gelmeleri engellenmeliydi. Ayrıca, otobüslerde sopa, bıçak vs gibi yaralayıcı alet olup olmadığı da detaylıca araştırılmalıydı. İstanbul girişinde yapılan aramalarda Bursaspor taraftarlarının otobüslerinde bir sürü bıçak, tornavida, maket bıçağı ve sopa bulundu. Ancak bunların sahipleri tespit edilip, göz altına alınmadılar. Bu taraftar gurubunun İstanbul’a olay çıkartmak için geldiği gün gibi aşikardı.

Emniyet güçleri, Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’de üniversite rektörleri ile yapacağı toplantıyı protesto etmek için şehir dışından gelen öğrencileri şehir girişinde durdurmuş ve orantısız bir güç kullanarak şehre girişlerini engellemişti. Emniyet güçlerinin kullandığı orantısız gücü ve şiddeti tasvip etmemiz elbette mümkün değil. Ama olay çıkma ihtimaline karşı uyguladıkları bu önlemi Bursaspor taraftarı için de uygulayabilirlerdi. Araçlardan çıkan kesici ve yaralayıcı aletler Bursaspor taraftarının olay çıkartmaya hazırlıklı geldiğinin göstergesi iken onları stadyuma getirmek İstanbul emniyetinin önemli bir hatası idi. İçinde silah ve yaralayıcı alet bulunan otobüsler geri döndürülüp, Bursa’ya yollanmalıydı.

Aynı taraftar gurubu, stadyum yakınına çıkan tünelde de olay çıkardılar. Polisle Bursaspor taraftarları arasında ciddi bir kavga yaşandı. Buna rağmen emniyet güçleri bu taraftar gurubunu stadyuma getirmekte ısrar ettiler. Araçlar Dolmabahçe’ye ulaştığında ise, Bursaspor taraftarlarının hiç bir önlem alınmadan, kendi başlarına otobüslerden inip, stadyuma yürümelerine göz yumuldu. Oysa, otobüs ile stadyum arasında polis kordonu oluşturulsa bu olaylar olmazdı. Çıkan olaylarda emniyet güçlerinin büyük ihmali vardır. Emniye güçleri adeta olaylara davetiye çıkardı.

Olaylara katılan Beşiktaş taraftarlarını da hoş gördüğüm sanılmasın. Onlar da olaylara katılarak, kulüplerinin bu iyi niyetli girişimini baltalamışlardır. Oysa taraflar arasında barış sağlansa Beşiktaş taraftarları da bundan sonra oynanacak Bursaspor deplasman maçlarına gidebilecekti.

Federasyon yaşanan bu olaylardan sonra derhal PFDK’yı toplayarak her iki kulübe de ikişer maç seyircisiz oynama cezası verdi. Üstelik Beşiktaş bu cezayı yabancı bir sahada çekecek. Şimdi şu soruları soralım; Federasyon üstüne düşeni yaptı mı? Saha dışında olan olaylara ceza verme yetkisi var mı?

Önce bu konuda geçerli olan, Spor Müsabakalarında Şiddet ve düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ne diyor ona bakalım;

Kanunun 8. maddesi Federasyonun görev ve sorumluluklarını tanımlıyor. Bakın bu madde ne diyor: “ Federasyonlar, müsabakanın yapıdığı yerdeki temsilcileri vasıtasıyla, sporcu ve taraftarın güvenliği için gerekli önlemlerin aldırılması, denetlenmesi, bağlı olduğu uluslararası federasyonların talimatlarının uygulanmaya konulması ve gerekli ek önlemler aldırılması konusunda il veya ilçe spor güvenlik kurulu ile koordinasyonun sağlanmasından yetkili ve sorumludur.”

TFF, yukarıda alıntı yaptığımız kanunun kendine verdiği yetkilerden hangisini kullanmıştır?  Kanunda açıkça yazdığı üzere, ‘sporcu ve taraftarın güvenliği için gerekliönlemlerin aldırılması, denetlenmesi’ TFF’nin sorumluluğudur. TFF bu konuda ne yapmıştır? Koca bir HİÇ! Kendi yetkilerini kullanmayan ve sorumluluklarını yerine getiremeyen TFF’nin Beşiktaş ve Bursaspor’a ceza vermesinin haklı bir nedeni olabilir mi?

Kulüplerin sorumluluk alanları ise stadyumların içiyle sınırlıdır. Bu konuda kanun Federasyonun ve kulüplerin yetki ve sorumluluklarını şöyle tanımlıyor;  “ Kulüplerin bulundurmakla görevli oldukları özel güvenlik güçlerinin sayısı, gözlem kameraları ve benzeri teknik donanımların yerleştirilmesi il veya ilçe spor güvenlik kurulu tarafından, misafir takımın soyunma odaları ile seyirci yerlerinin belirlenmesi, bilet satışı, güvenlik ise ilgili federasyonun talimatıyla belirlenir. Kontrol ve denetimler konusunda Federasyon yetkilidir.”

Federasyon istese bu olaylar önlenebilirdi. Yukarıda belirtilen sorumluluklarını yerine getirse ve her iki ilin emniyet güçlerini uyarsa olayların seyri farklı olabilirdi. Maçtan önce iki kulüp başkanını toplantıya çağırsa ve olay çıkması halinde her iki kulübün de çok ağır şekilde cezalandırılacağını söylese taraflar daha dikkatli olurlardı. Ayrıca federasyon, her iki kulüp yöneticilerine tansiyonu düşürücü demeçler verdirip, tribün liderlerini maç öncesinde bir araya getirip, barıştırabilir ve her iki taraftar kitlesi arasında barışı tesis edebilirdi. Tribün liderlerine çıkabilecek olaylar sonucunda kulüplerinin alacağı ceza anlatılsa ve federasyonun bu konuda çok kararlı olduğu gösterilse belki de taraftar grupları otokontrol ile bu olayları engellerlerdi.

Ama federasyon bunların hiç birini yapmadı ve olayların meydana gelmesini bekledi. Olaylar meydana geldikten sonra da her iki kulübe hak etmedikleri cezaları verdi. Federasyonun bu tavrı ister istemez, bu iki kulübün şampiyonluk yarışında dışarıya itilmesi çabası olarak algılanıyor. Federasyonun, bundan sonra her maç öncesi ve sonrası çıkacak olaylarda ilgili kulüpleri cezalandırması gerekiyor. Hatta şehir çıkışları esnasında takım ve taraftar otobüslerinin taşlanması da dahil. Bunu yapmadığı sürece yukarıdaki bahsettiğim algı kuvvetlenecektir.

Federasyonun bir başka kusuru ise mevcut yasanın değiştirilmesi konusunda bugüne kadar yeterli girişimde bulunmamasıdır. Mevcut yasa yetersiz ve uygulanması zor bir yasa. Bu konuda siyasiler yeni yasa yapmak için federasyonun görüş ve önerilerini bekliyorlar ama federasyon bu olay olana kadar hiç bir girişimde bulunmuyor. Olaylar meydana gelince de mecburen Meclis Komisyonuna gidip görüş bildiriyorlar. Oysa bu girişimi zamanında yapsalar, yeni kanun yürürlüğe girer ve bu olaylar da yaşanmazdı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here