Yanlış Kadro, Kaçan 3 Puan

0
429

21.02.2010
Beşiktaş 1 : 1 Galatasaray

Bu maçın kaderini Mustafa Hoca ve maçın yardımcı hakemleri, özellikle de yardımcı hakemlerden Tarık Ongun belirledi. Bir de Beşiktaşlı futbolcuların şansızlığı! Şans biraz Beşiktaş’tan yana olsa, daha ilk yarıda galibiyet için gerekli skoru elde edebilirlerdi.

Önce Mustafa Hoca ile başlayalım; Kendi sahanda oynuyorsun ve puana en çok ihtiyaç duyan tarafsın ve maça tek santrafor Nobre ile başlıyorsun. Hadi ilk yarı rakibi tartayım dedin, peki ikinci yarı neden tek santraforda ısrar edip, Nobre’yi oyundan alırsın? Nobre oyundayken rakip defansa baskı yapıp, ileri çıkmalarını engelliyordu. Oyundan çıktıktan sonra ise Galatasaray defansı daha rahat atağa çıkmaya başladı. Bunları tribünler görüyor da Mustafa Hoca görmüyor mu?

Yusuf ve Tabata yedek kulübesinde otururken, Tello’nun sahada işi ne? Tello’nun bu sezon Beşiktaş’a yararlı olduğu bir maçı hatırlayan var mı? Oyun kurma işini Ernst’e bırakmanın mantığını anlayabilene aşk olsun! Mustafa Hoca tüm konsantrasyonunu kaybetmiş gözüküyor. Bu saatten sonra da Beşiktaş’a bir katkısı olacağına inancım kalmadı.

Maçın hakemlerine gelince; Fırat Aydınus güvendiğim hakemlerdendir. Maç içinde elbette hataları oldu. Ancak bu hatalar her hakemin yapabileceği türden hatalardı. Ama yardımcıları için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Özellikle de Tarık Ongun’un taraflı ve art niyetli bir maç yönettiğine inanıyorum. 37. dakikada Holosko’nun kafa şutunu kaleci Leo Franco içerden çıkartıyor, bunu tribünden hepimiz görüyoruz ama bir tek, asıl görmesi gereken Tarık Ongun görmüyor. Aslında görüyor ama cesaret edemiyor. “Aman kabak benim başıma patlamasın” korkusuyla devam kararı veriyor. Bu kararından sonra Leo Franco’nun Tarık Ongun’a teşekkür ve takdirlerini sunması görülmeye değerdi(!).

Aynı Tahir Ongun’un maçın başından beri İbrahim Üzülmez ile didişen Keita’yı hayranlıkla izliyor. 88. dakikada Keita, ceza sahasının hemen dışından bindiriyor, İbrahim Üzülmez de yanında koşuyor. İbrahim’i geçemeyeceğini anlayınca dirseğini İbrahim’in gözüne patlatıyor. Bu olay Tahir Ongun’un 5 metre önünde gerçekleşiyor ve muhterem zat bu pozisyonu da görmezden geliyor. Pozisyon nerdeyse golle sonuçlanacaktı.

Diğer taraftaki Aleks Taşçıoğlu ise olmayan ofsaytlarla Beşiktaşlı futbolcuları çileden çıkartıyor. Her müdahaleye faul çalıyor. Maçın uzatma dakikalarında Beşiktaş faul kullanıyor, tüm oyuncular Galatasaray ceza sahası içinde. Sivok, rakibiyle birlikte kafaya çıkıyor ve topu Beşiktaşlı futbolcuların olduğu bölüme indiriyor. Aleks bey, ne olur nel olmaz korkusuyla hemen bayrağı çekiyor. Ayıptır yahu!

Maçtan aklımda kalan önemli görüntülerin başında 9. dakikada Fink’in kaleye yolladığı sert şutu var. Galatasaray defansından Lucas Neill bu topa ceza sahası yayı üzerinde elle müdahale ediyor. Ama karar korner. Oysa bu pozisyonda Neill’e sarı göstermesi ve ceza sahası önünden serbest vuruş kararı vermesi lazımdı. 22. dakikada Hakan Balta Nobre’ye faul yapıyor. Yan hakem bu faulu tespit ediyor ama Fırat Aydınus’un kararı; Devam.

Maçın akılda kalan bir diğer pozisyonu da Nobre’nin direkten dönen kafa şutu idi. İkinci yarının 65. dakikasında Fink Nihat’la ver kaça giriyor. Nihat çaprazdan sert vuruyor ama top çok farklı bir şekilde auta gidiyor. Nihat’ı bu pozisyondan sonra bir daha sahada göremedik. Nihat’a karşı toleransım da gittikçe azalıyor. Beşiktaş’ın öz evladı olmak imtiyazlı olmak anlamına gelmemeli.

Beşiktaş golü, Sivok’un bir defans oyuncusuna yakışmayacak hatası sonucunda yedi. Sivok tecrübesinde bir oyuncu o pozisyonda topu yere düşmeden uzaklaştırması gerekirdi. Neyse ki aynı Sivok 82. dakikada golü atıyor ve hem kendini hem de arkadaşlarını kurtarıyor.

Bu beraberlik ile Beşiktaş’ın ligden koptuğu söyleniyor. Galatasaray ile puan farkı 8’e çıkmış durumda. Ama sayın köşe yazarları ve TV yorumcuları Beşiktaş’ın İ.B.Belediyespor’la oynayacağı bir eksik maçı ve Ankaraspor’da alacağı bir 3 puanı olduğunu unutuyorlar. Aslında unutmuyorlar ama amaçları Beşiktaş camiasında umutsuzluk yaratmak!

Kısa bir not da Beşiktaş seyircisi içine karışmış ve sahaya lazer ışığı yollayan kendini bilmeze; Başka maçlarda bizim kalecilerimize lazer ışığı tutanlara neler hissettiysem ve nasıl tepki gösterdiysem aynısını ona karşı da hissettim ve tepki gösterdim. Beşiktaş tribünlerine yakışmayan bu tür kendini bilmezleri Beşiktaş maçlarında görmek istemiyoruz.

Son sözümü İbrahim Üzülmez’e ayırdım: Seni ayakta alkışlıyorum 36’lık delikanlı!

Beşiktaş:1 – Galatasaray:1
21.02.2010

MAÇIN AYRINTILARI
Stat:
 BJK İnönü

Hakem: Fırat Aydınus, Tarık Ongun, Aleks Taşçıoğlu, Aytekin Durmaz (4.)

Beşiktaş: Rüştü Reçber, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez, Ferrari, Sivok, Ernst, Fink, Tello, Holosko (Dk.61 Bobo), Ekrem Dağ (Dk.75 Yusuf Şimşek), Nobre (Dk.61 Nihat Kahveci).

Yedekler: Hakan Arıkan, İbrahim Kaş, Necip Uysal, Yusuf Şimşek, Bobo, Nihat Kahveci, Tabata

Teknik Direktör: Mustafa Denizli

Galatasaray: Leo Franco, Lucas Neill, Uğur Uçar, Emre Güngör, Hakan Balta, Mustafa Sarp, Barış Özbek, Caner Erkin (Dk.63 Joao Alves), Keita, Elano (Dk.81 Mustafa Sarp), Arda (Dk.72 Giovani Dos Santos)

Yedekler: Aykut, Serkan Kurtuluş, Giovani Dos Santos, Mustafa Sarp, Servet Çetin, Joao Alves

Teknik Direktör: Frank Rijkaard

Sarı Kartlar: Barış Özbek (Dk.29), Tello (Dk.30),

Goller:68. dakikada Galatasaray, Arda’nın golüyle 1-0 öne geçti.

82. dakikada Tello’nun kullandığı serbest atışta top kaleciden döndü. Dönen topa Sivok hamle yaptı ve vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu (1-1).

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here