18.12.2009
Beşiktaş 2 : 3 Bursaspor
Buz gibi bir hava, bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ve tribünleri dolduran taraftarlar… Beşiktaş taraftarı, ilk yarının bu son maçını kazanıp ligin zirvesinden kopmamak umuduyla maça gelmişlerdi. Maç başlamadan önce tüm futbolcularına birer birer sahip çıktıkları gibi, başta Ertuğrul Sağlam olmak üzere, eski futbolcuları Zapatocny ve Ali Tandoğan’ı da tribünlere çağırıp alkışladılar. Maç bitene kadar da üstlerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiler.
Peki ya Mustafa Hoca ve futbolcular? Onlar üstlerine düşeni yaptılar mı?
Saha yağan yağmurda dolayı top oynamaya müsait değildi. Özellikle ilk yarıda saha tam bir bataklığı andırıyordu. Maçtan önce Lig TV ekibi Ertuğrul Sağlam’dan ilk onbirin listesini istediğinde, “Henüz sahayı görmedim. Sahayı gördükten sonra ilk onbirimi belirleyeceğim” cevabını aldılar. Ertuğrul Sağlam, gerçekten de bu sahada mücadele edebilecek, fizik gücü üstün oyuncuları ile maça başladı. Buna karşın, Mustafa Hoca saha koşullarını dikkate almadan ilk onbirini yapmıştı. Maçtan sonra gerekçe olarak da, otobüsün stadyuma geç geldiğini ve sahayı inceleme fırsatını bulamadığını söyledi.
Maç ve kondüsyon eksiği bulunan Nihat’la maça başlamak tam bir çılgınlıktı. Göle dönen sahada Nihat ne top sürebildi ne de arkadaşlarına olumlu bir pas atabildi. Mustafa Hoca’nın Nihat’ı kazanma çabasına elbette saygı duyuyorum. Nihat bu yuvanın öz evlatlarındandır. Ona kızmak, kin tutmak Beşiktaşlılara yakışmaz. Ama tribünlerde Nihat’a karşı homurdanmalar başladı bile. Umarım Mustafa Hoca bunları duyuyordur. Nihat’ı kazanayım derken kaybetme riskini de göz önünde tutmalı. Nihat’ı kazanmanın yolu, hafta içinde özel maçlar organize etmek ve devre arasına kadar sabretmekti. Ama maalesef Mustafa Hoca Nihat’ı istemeden ateşe attı.
Gelelim maça; Saha öylesine ağır, öylesine su biriktirmişti ki, değil bu top sürmek yürümek bile zordu. Bu tür sahalarda top sürülmez, ayağa pas yapılmaz, sadece topu kendi yarı sahandan uzaklaştırıp, takım arkadaşlarının koşu yoluna top atarak oynayabilirsiniz. Bursasporlu futbolcular da bunu yaptılar. Önce topu kendi sahalarından uzaklaştırdılar, sonra da topu Beşikteş ceza sahasına doğru doldular. Beşiktaşlı futbolcular ise sahanın gerçekliğini anlayana kadar ilk golü yediler. Yenilen bu ilk golde Ekrem Dağ’ın önemli ihmali vardı; Beşiktaş’ın sol kanadında, o ağır zeminde top süren Volkan’a müdahale etmeyip, yanında refakatçi gibi yürüyünce Volkan sıfıra inip ortasını yaptı ve Ozan İpek de kafayla Bursaspor’un ilk golünü atmış oldu.
Mustafa Hoca ikinci yarıya, Nihat’ın yerine Nobre’yi alarak başladı. Bu değişiklik doğru bir değişiklikti. Zira, bu ağır sahada yapılacak olan hamle rakip ceza sahasına topu şişirmektir. Bunu yaptığınızda da o bölgede çift santraforunuz olması gerekir. Nitekim bu değişiklik sonuç verdi ve Beşiktaş 57. dakikada Nobre ile golü buldu. Bu golden beş dakika sonra İbrahim Toraman’a yapılan penaltı ile Beşiktaş skoru mağlubiyetten galibiyete çevirmeyi bilmişti. Ancak olanlar bundan sonra oldu. Beşiktaş skoru korumak uğruna geriye yaslandı. Bursaspor ise tüm hatları ile yüklenmeye başladı. Mustafa Hoca’nın bu durumda bir hamle yapması gerekiyordu; Ferrari’nin sakatlanması üzerine Mustafa Hoca’nın fizik ve kondüsyonu bu saha koşullarında oynamaya uygun olan Uğur İnceman’ı oyuna alması beklenirken, o tam tersini yaptı ve Yusuf’u oyuna aldı. Yusuf, dar alanda çalım atıp, rakibi eksilten bir oyuncu. Ama bu saha koşullarında değil çalım atmak yürümek bile zordu. Yusuf da bunu yaptı ve sadece yürüdü.
Mustafa Hoca geriye yaslanan oyuncularını ileri çıkartmayı akıl edemedi. 75. dakikadan sonra Nobre ve Bobo bile kendi ceza sahaları önünde defans yapıyordu. Nitekim 86. dakikada beraberlik golü, 90. dakikada ise mağlubiyet golü geldi. Bursaspor’un 3. golünü atan Zapatocny bir anlamda kendi şerefini kurtarmış oldu. Zira maç Beşiktaş’ın galibiyeti ile bitse, İbrahim Toraman’a yaptığı penaltı yüzünden bin türlü spekülasyona maruz kalacaktı. Bu yüzden aşırı sevinmesini yadırgamamak lazım. Beşiktaş seyircisinin, kendilerine karşı iyi oynayan ve gol atan eski futbolcularını protesto etmesini yadırgıyorum. Maçın bitimine doğru, Ali Tandoğan ve Zapatocny’i protesto etmeleri şık olmadı. Beşiktaş’a gelen futbolcular nasıl geldikleri takımlara karşı canla başla oynuyorlarsa, Beşiktaş’tan gidenler de Beşiktaş’a karşı canla başla oynayacaklardır. Spor ahlakına uyan da budur.
Beşiktaş:2 Bursaspor:3
18.12.2009
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: BJK İnönü Stadı
Hakemler: Tolga Özkalfa, Serkan Gençerler, Alper Ulusoy, Erbay Aldemir (4. Hakem)
Beşiktaş: Rüştü (Dk. 43 Korcan Çelikay), İbrahim Üzülmez, Ferrari (Dk. 76 Yusuf), Sivok, İbrahim Toraman, Ekrem Dağ, Fink, Ernst, Tello, Nihat (Dk. 46 Nobre), Bobo
Yedekler: Korcan Çelikay, İsmail, Yusuf, Uğur, Tabata, Serdar Özkan, Nobre
Teknik Direktör: Mustafa Denizli
Bursaspor: Ivankov, Mustafa Keçeli, Zapotocny, İbrahim, Ali Tandoğan, Ozan İpek, Hüseyin, Bekir (Dk. 77 Veli), Volkan Şen (Dk. 46 Turgay), Ergiç, Sercan (Dk. 84 Ömer)
Yedekler: Yavuz, Veli, Turgay, Krita, Ömer, Tuna, Batalla
Teknik Direktör: Ertuğrul Sağlam
Sarı Kartlar: Ozan İpek (Dk. 5), Fabian Ernst (Dk. 23), Hüseyin (Dk. 28), Sercan Yıldırım (Dk. 63), Nobre (Dk. 90), İbrahim Üzülmez (Dk. 90)
Goller: 20. dakikada Volkan sağ taraftan çizgiye doğru inerek orta yaptı. Arka direkte boş bekleyen Ozan İpek’in kafa vuruşuyla Bursaspor 1-0 öne geçti.
57. dakikada Ekrem’in yaptığı ortaya Nobre iyi yükseldi ve topu kafayla Bursaspor filelerine göndererek skoru eşitledi (1-1).
62. dakikada Zapotocny, İbrahim Toraman’ı ceza sahası içinde yere düşürünce maçın hakemi Tolga Özkalfa penaltı noktasını gösterdi. Penaltıyı kullanan Bobo kaleciyle topu ayrı köşelere göndererek Siyah Beyazlılarımız’ı 2-1 öne geçiren golü attı.
86. dakikada Buraspor defansının gönderdiği uzun topu Ömer içeri kesti ceza sahası girişinde kaleciyle karşı karşıya kalan Ergiç sert vurdu oyuna eşitlik geldi (2-2).
90. dakikada sol kanattan yapılan ortaya Zapotocny yakın direkte kafayı vurdu ve Bursaspor 3-2 öne geçti.
