03.10.2009
Beşiktaş 1 : 0 Denizlispor
Beşiktaş kafilesi Moskova’dan dönerken bir grup taraftar Sabiha Gökçen havaalanına gidiyor. Saat gecenin üçü. İlk bakışta her şey normal görünüyor. Pek çok takımın taraftarı, önemli galibiyetlerden sonra ya da yenilgilerden sonra havaalanlarına gidip tepkilerini gösteriyorlar. Ama bu sefer işler alışılmış dışında gidiyor. 50-60 kişilik bu grup çıkışta Başkan Yıldırım Demirören’e saldırıyorlar. Önce küfür ediyor ve yumurta atıyorlar sonra hızla arabasına binen Demirören’in arabasını tekmelemeye başlıyorlar.
Bu grup, “Rüştü’yü bize verin” diye feryat ediyor. Kendilerini kazan kaldırmış Yeniçeri ocağı zannediyorlar herhalde. Rüştü’yü alıp döveceklerini umuyorlar. Hani Dereağzı’nda Başkan Aziz Yıldırım’ın adamları dövmüştü ya Rüştü’yü, onlar gibi olmaya özeniyorlar. Tüm Türkiye’ye Dereağzı olayını lanetlemişken, şimdi o ayıbı yaşatanlara demeçleri ile Demirören’e sahip çıkma fırsatını verdiklerinin farkında bile değiller.
Bu nasıl bir taraftarlıktır? Bu nasıl takım sevgisidir? Bu nasıl kulüp ve renk aşkıdır? Bu kulübün en tepesinde bulunan, üstelik o mevkiye seçimle gelmiş bir Başkan’a nasıl saldırılır? Kimin böyle bir hakkı var? Başkanın icraatlarını beğenmeyebilirsiniz. Evet, Başkan başarısızdır. Bunu tüm Beşiktaş kamuoyu kabul ediyor. Ama Beşiktaş Başkan’ına saldıramazsınız. Memnuniyetsiz iseniz, kongreye gider, vereceğiniz oylarla Başkanı değiştirirsiniz. Tabii kongre üyesi iseniz! Kulübünüze sahip çıkabilmeniz için önce Kongre üyesi olma şartını yerine getirmişseniz!
Geçen sezon şampiyonlukta önemli payı olan Rüştü’nün “Cezalandırılmak” üzere kendilerine verilmesini istiyorlar. Sebep; Rüştü’nün hatalı goller yemiş olması! Oysa geçen sezonu şampiyon olarak kapatan kadronun oynadığı 34 lig maçının 30’unda kaleyi Rüştü korumuş. Yani şampiyonluk için ter dökmüş. Şampiyonluğa önemli katkılarda bulunmuş. Şimdi, Yeniçeri Ağaları gibi Rüştü’yü alıp, cezalandırcaklarmış. Bunlar nasıl taraftar anlamakta zorluk çekiyorum.
Denizlispor maçının CSKA Moskova maçından sonraya gelmesi Beşiktaş için bir şanstı. Denizlispor çok kötü günler geçirmekte ve ligin en zayıf takımlarından biri. Bu takımı yenerek moral bulmak ve bir çıkış yakalamak mümkün. Ama stadyuma gelen taraftar buna müsaade etmiyor. Maç başlamadan çok önce yönetimi ve başkan Demirören’i protesto etmeye başlıyorlar. Isınmaya çıkan futbolcuları yuhalıyorlar. Takıma destek ise sıfır. Türkiye liglerini bilmeyen biri gelse, Beşiktaş’ın değil de Denizlispor’un ev sahibi takım olduğunu zanneder.
Bu moralle(!) oyuna başlayan futbolcular ilk dakikada gol pozisyona giriyorlar. Yusuf’un güzel çalımlarla ceza sahasına getirdiği topu Nobre boş kaleye atamıyor. Beşişnci dakikada Tabata, attığı ara pası ile Serdar’ı topla buluşturuyor ama Serdar topu az farkla dışarı atıyor. İlk 15 dakika çok net 3 gol pozisyonu gole dönüşmüyor. Nedeni açık; Futbolcularda moral sıfır ve konsantrasyon yok. Kulakları başkan ve yönetime küfür eden tribünlerde! Rüştü ne zaman topu alsa ıslıklanıyor ve yuhalanıyor. Taraftar adeta Rüştü gol yesin istiyor. Gol yesin ki haklılıkları ortaya çıksın(!).
Aynı tepkiyi Runje’ye de göstermişlerdi. Ama lig sonuna doğru Runje’nin gönlünü almak için tribünlere çağırmışlar, Runje ise gitmemişti. Bundan sonra Rüştü’nün de taraftarın lehine yapacağı tezahüratlara karşılık vermemesi en doğru tavır olacaktır. Mustafa Denizli’nin bu maçta kaleye Rüştü’yü geçirmesinin çok cesur ve doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde CSKA yenilgisi ve kötü gidişin müsebbibi olarak Rüştü’tü “Yeniçerilerin” önüne atmış olurdu.
Örnek taraftar elbette gerektiği yerde tepkisini ortaya koyar. Bu taraftarın en demokratik hakkıdır. Ama hiç bir demokrasi Başkan’ına saldırma, takımına ve futbolcularına küfür etme hakkını vermez. Geçmiş yıllarda da takım protesto edilmişti ama hiç bir zaman o kutsal formayı giyenlere organize bir şekilde küfür edilmemişti. Protesto olarak ya 10 dakika tezahürat yapılmadan sessizce durulmuş ya da sahaya sırtlarını dönmüşlerdi. Bu tür protestolar hem etkili hem de demokratik protestolardır. Ama maç boyunca takımını yuhalıyorsan, küfür ediyorsan niye stadyuma geliyorsun? Otur evinde, aç TV’yi seyret. TV karşısında nasıl bir protesto ettiğin de kimseyi ilgilendirmez.
Maça gelince; Bu moralle bir takım nasıl oynayabilirse öyle oynadılar. İlk 15 dakika gösterdikleri top oynama iştahı, protestolar yüzünden kısa zamanda tükendi. Allahtan karşılarında dişli bir takım yoktu. Golde ise Tabata’nın fırsatçılığını gördük. Bu çocuk, aynen Ayhan Akman gibi bonservis fiyatının altında eziliyor. Eski hocası Nurullah Sağlam bile, “Benim tanıdığım Tabata bu değil” diyor. Biraz daha zaman tanımalı ve sabır göstermeliyiz. İleride Tabata, bugün hakkında atıp tutanları utandırabilir.
Taraftarın tepkisi doğru, yöntemi ise yanlıştı. Beşiktaş’ta neler olduğunu, taraftarın birden neden çıldırdığını bir sonraki yazımda açıklayacağım.
Beşiktaş:1 – Denizlispor:0
03.10.2009
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: BJK İnönü
Hakem: Fırat Aydınus, Serdar Ok, Aleks Taşçıoğlu, Volkan Bayarslan (4.)
BEŞİKTAŞ: Rüştü Reçber, Ekrem Dağ, İbrahim Üzülmez, Sivok, Ferrari, Fabian Ernst, Fink, Serdar Özkan (Dk.46 Nihat Kahveci), Yusuf Şimşek (Dk.46 Bobo), Nobre (Dk.79 Uğur İnceman), Tabata.
YEDEKLER: Hakan Arıkan, İsmail Köybaşı, İbrahim Kaş, Nihat Kahveci, Bobo, Uğur İnceman, İbrahim Toraman
TEKNİK DİREKTÖR: Mustafa Denizli
DENİZLİSPOR: Cenk, Ahmet Cebe (Dk.72 Bangoura), Çağlar, Koffi, Burak, Douglas, Emin, Fahri (Dk.56 Angelov), Murat Hacıoğlu, Caner (Dk.56 Berberovic), Roberts
YEDEKLER: İsmail, Güray, Engin, Ahmet, Angelov, Bangoura, Berberovic
TEKNİK DİREKTÖR: Nurullah Sağlam
SARI KART: Ekrem Dağ (Dk.36), Nobre (Dk.42), Fink (Dk. 90+3)
Fahri (Dk.45), Ahmet Cebe (Dk.52), Emin (Dk.49) Denizlispor
GOL: 49. dakikada sol kanattan ceza sahasına yapılan ortada topa önce Nihat dokundu, Tabata müdahale etmek istedi ama olmadı, daha sonra Nobre, Tabata’nın önüne bıraktı. Tabata’nın vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu (1-0).