Birgün’de yazmayı bıraktıktan sonra uzunca bir süre dinlendim. İnsan yazmadıkça tembelleşiyor. Daha doğrusu pek çok konuyu bir gün yazarım diye beyninin bir yerlerine depoluyor ama eli bir türlü klavyeye gitmiyor. Bu gidişe bir son vermek için bu yazıyla bir başlangıç yapmaya karar verdim. Bugün biraz daldan dala atlayacağım;
Ertuğrul Sağlam ile başlayalım. Ertuğrul 2000 yılında, Fulya tesislerindeki fizik kondisyon salonunu mescite çevirdiği ve de diğer futbolculara namaz kılmaları için baskı yaptığı gerekçesi ile yollanmıştı. Ertuğrul Sağlam’ı yollayan Yönetim Kurulu içerisinde yer aldığım için olayların detaylarını gayet net olarak hatırlıyorum. Daha sonra aynı Ertuğrul Sağlam Beşiktaş’a Teknik Direktör olarak geri döndü. Kaderi Tayyip Erdoğan’a ne kadar da benziyor, değil mi? Aynı yıllarda (1999) hapse yollan Tayyip Erdoğan da daha sonra Başbakan olarak ülkenin başına gelmedi mi?
Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’a gelmesi ile ilgili iki ayrı dedikodu kulağıma geldi. Her iki dedikodunun da merkezinde Lucescu var. Birincisinde, Demirören bziizat kendisi Lucescu ile görüşmüş ve prensipte anlaşma sağlamış. Ancak Lucescu’nun ülkeye getirilip imza attırılması planlanırken bir gece sayın Yıldırım Demirören’e yüksek mevkilerin birinden bir telefon gelmiş ve ertesi gün sayın Başkan Ertuğrul Sağlam ile görüşüp, transferini gerçekleştirmiş. İkinci dedikodu ise, Demirören, Ertuğrul Sağlam’ın ismini Lucescu’nun fiyatını düşürmek için kullanmak istemiş. Bu amaçla Ertıuğrul Sağlam’ın ismini basına sızdırmış. Ancak, aynı gün Beşiktaş taraftar sitelerinde Ertğrul lehine o kadar büyük gürültü kopmuş ki, Demirören bu tepkilerden korkarak Ertuğrul Sağlamı göreve getirmiş. Bunlardan hangisi doğrudur, hangisi yanlıştır bilemem ama Lucescu ile görüşüldüğünü yönetime yakın kişilerden bizzat öğrendim. Merak ettiğim ise Ertuğrul Sağlam’ın niye getirildiği değil, Lucescu’dan neden vazgeçildiğidir.
DEĞİŞİK BİR MENAJER PROFİLİ
Şimdi de gelelim Sinan Engin konusuna; Sinan Engin tanıdığım kadarıyla son derece dominant bir insandır. Moda deyimle, “Egosu yüksek” bir insandır. Onun da kaderi Ertuğrul Sağlam’a benzemektedir. Mafya liderlerine pasaport temin etmesi suçlamasıyla kulüpten uzaklaştırılmış ve tekrar “yaldızlı davetiyeyle” göreve getirilmiştir. Sinan Engin’in ilk basın toplantısında ettiği bir cümle çok dikkatimi çekmiştir; Sinan bu toplantıda, “Ben Ertuğrul’u Türkiye’nin bir numaralı Teknik Direktörü yapmak için göreve geldim” diyerek kendini Ertuğrul Sağlam’ın üzerinde bir yere konumlamıştır. Bu açıklama ile ilgili olarak, “Sinan Engin’in teknik direktörlük tecrübesi nedir de Ertuğrul Sağlam’ın kariyerini geliştirmesine yardımcı olacak” diye kimse de sormamıştır.
Aynı tavrını Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamalarla da sürdürmüştür. “Bu yenilginin birinci sorumlusu benim” diyerek yine kendini Ertuğrul Sağlam’ın üzerinde konumlandırmıştır. Dünyanın her yerinde, galibiyetin de mağlubiyetin de baş sorumlusu olarak teknik direktörler sorumlu tutulur. Menajerlerin bu tür hesap sormalar içinde esamisi bile okunmaz. Nerdeyse tüm büyük futbol takımlarının birer menajeri vardır. Bu menajerler ne medyaya demeç verir ne de teknik konularla ilgilenmezler. Asıl görevleri idari işlerle sınırlıdır. Taraftarların ve medyanın önemli bir çoğunluğu bu “isimsiz” kahramanları tanımaz bile. Sinan Engin kadar kendini öne çıkaran bir menajer ne gördüm ne de duydum. Başkan veya yönetimden birileri çıkıp Sinan Engin’in Beşiktaş’taki görev ve sorumluluklarını açıklasa da tüm kamuoyu öğrense.
Sinan Engin, yaptığı her açıklamanın satır aralarında Ertuğrul Sağlam’ın ayaklarının altına sabun koymaktadır. Geçen hafta yaptığı bir röportajda, “Ümraniye’nin patronu benim” dedi. Oysa, Dünyanın her yerinde takımın patronu teknik direktörlerdir. Menajerlik ise teknik direktör ile yönetim kurulu arasında köprü görevi yapan ve pek çok konuda teknik direktörden direktif alan bir mevkiidir. Örneğin, teknik direktör transfer döneminde istediği oyuncuların listesini menajere verir, menajer ise bu liste içerisinden kulüp menfaatlerine en uygun olanını transfer etmeye çalışır. Ama Sinan Engin bu yetki ile yetinmeyeceğini alenen ifade etmektedir. Yine yukarıda bahsi geçen röportajda, “99. yılda tüm futbolcuları ben transfer etmiştim. O takım 100.yılda şampiyon oldu. Bu sene transferleri ben yapmadım” diyerek gelecekteki muhtemel başarısızlığın faturasını peşinen Ertuğrul Sağlam’a kesmektedir. Ertuğrul Sağlam ile Sinan Engin birlikteliğinin pek uzun süreceğine inanmamaktayım.