Milli maçlar nedeniyle lige verilen aradan yararlanarak bugünkü yazımıiki değişik konuya ayırdım. Bunlardan birincisi televizyonlarda yayınlanan spor programlarının reyting, reklam ve yayın süreleri gibi bilgilerle ilgili. Bileşim Medya şirketinden elde ettiğim verileri sizlerle paylaşmak istedim.
Televizyonlarda en çok reyting alan programlar sıralamasına baktığımızda, birinci sırada Spor programlarının geldiğini görmekteyiz. Geçtiğimiz sekiz aylık dönemi incelediğimizde spor programlarının ortalama reytinginin 3.2 olduğunu görmekteyiz. Yayınladığı saatteki izlenme payı ise %17.3. Bu program tipolojisini takip eden programlar ise yarışma programları (2.2 reyting) ve yerli diziler (2.1 reyting) ilk üçte yer alıyor.
Buna karşın, spor programları ulusal kanalların yayın prototipi içinde diğer program tipolojilerine göre daha az yer almaktadır. Bunun önemli nedenlerinden biri Lig TV, BJK TV, FB TV gibi tematik kanalların varlığıdır. Ulusal kanallarda spora ayrılan süre toplam yayın süresinin % 5’i geçmemektedir. Buna karşın spor programlarının toplam reklam gelirlerinden aldığı pay %4.15’tir. En çok reklam geliri olan program tipolojileri sıralamasında 7. sırada bulunmaktadır. Bir fikir vermesi açısından belirtmem gerekir ki, reklam geliri sıralamasında birinci sırada olan Haber programlarının payı % 7.59’dur.
Elde ettiğim bulgulara göre spor programlarına en çok reklam veren ve sponsor olan firmaların da spor malzemesi üreten firmalar olmadığıdır. Adidas, Nike, Puma gibi markaların spor programlarına gösterdiği ilgi son derece azdır. Örneğin, spor programlarına sponsor olan firmalar sıralamasında birinci sırada Fıratpen bulunurken, onu sırasıyla Akbank, Ülker, Sarar, Türkcell, Fortis gibi markalar takip etmektedir. Adidas ise bu sıralamada 65. sırada bulunmaktadır.
Sporla ilgili markaların spor programlarına reklam açısından fazla ilgi göstermemeleri ilginç bir bulgudur. Bu bulgulardan da anlaşılacağı üzere, bu firmalar, spor kulüplerinin ve bazı sportif olayların sponsorlukları ile yetinmekteler. Oysa, hedef kitlelerine doğrudan ulaşabilecekleri spor programlarını görmezden gelip, ilgi göstermemeleri pazarlama açısından çok büyük bir zaaftır.
FİKSTÜR ADALETSİZLİĞİ
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim ikinci konu ise fikstür çekimi ile ilgi. Bu konuda işortağım ve “sadık” okuyucum Hilmi Alişanoğlu’nun görüşlerini sizlerle paylaşmak istedim:
“Turkcell Süper Lig fikstüründeki maçların sistematiği sporseverlerin dikkatinden kaçmamıştır. Beşiktaş’la oynayan her takım, bir sonraki hafta Trabzon’la, daha sonra da Galatasaray’la maç yapmaktadır. Keza Bursa, bir hafta önce Fenerbahçe ile oynayan takımlarla; Ankaraspor da Bursa’nın rakipleriyle karşılaşmaktadır…
Aslında bu sistematik yıllardan beri var, ama hiçbir yıl bu sezon olduğu kadar rahatsız edici değildi. Bu yılki fikstür öncelikle Galatasaray’a, sonra da Trabzon’a büyük avantajlar sağlıyor.
Büyüklerle karşılaşan takımların fiziksel ve psikolojik olarak büyük baskı altında kaldıklarını bilmek için illa spor adamı olmaya gerek yok. Bu yıl her takım önce Beşiktaş’la mücadele etmekte, bu maçın sonucu ne olursa olsun fiziksel ve ruhsal yorgunluğunu atamadan bir sonraki hafta Trabzon maçına çıkmakta ve bu maçta da iyice hırpalandıktan sonra Galatasaray’la karşılaşmaktadır. Yani Galatasaray her hafta ezeli rakipleri tarafından yıpratılmış takımlarla karşılaşma avantajını yaşamaktadır.
Galatasaray’ın avantajı sadece gardı düşmüş rakiplerle karşılaşmak değil, aynı zamanda rakiplerinin taktiklerini de en az bir hafta öncesinden öğrenme şansını elde etmesidir. Anadolu takımları, istisnalar dışında, büyük takımlara aynı taktikle oynadıkları bilinen bir gerçektir.
Merak ettiğim konu şu, bu kadar basit bir konu nasıl olur da Federasyon yetkililerinin dikkatini çekmez? Nasıl olur da, basit bir bilgisayar programıyla bu konunun üstesinden gelinmez?
Fikstürü bu yıl değiştirmek mümkün değil elbette, ama hiç olmazsa şimdiden tedbir alınsın da, gelecek yıllardan itibaren bu sistematiği ortadan kaldıracak bir çare bulunsun. Basit bir yazılım, büyük bir adaletsizliği ortadan kaldıracaktır.”
