BİRGÜN’de Yayınlanmayan VEDA Yazım

0
752

(Aşağıdaki yazıyı 27 Haziran 2007 tarihinde yayınlanmak üzere Birgün Gazatesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü’ne ve Spor Servisine yolladım. Gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü beni telefonla arayarak yazımın tamamını yayınlayamayacaklarını, bunun polemiğe yol açacağını söyledi. Yazımda belirtilen ayrılma nedenlerimin çıkartılarak yayınlanmasının daha uygun olacağını belirtti. Bugüne kadar yazdığım yüzkırk makalemin tek satırına dahi müdahale etmeyen Gazete yönetiminin bu tavrını yadırgadım. Okuyucularıma karşı olan duyarlılığımdan dolayı bu son veda yazımı kendi web sitemde yayınlama kararı aldım. )

Birgün gazetesi, yayın hayatına girdiği günden beri, ülkemizin demokratikleşmesinde önemli bir görevi yerine getirmekte ve doğru haber alma hakkımıza katkıda bulunmaktadır. Bu yüzden bu gazeteye gönül koydum. İş yaşamım dolayısıyla çok sınırlı zamana sahip olmama rağmen, 18 Ağustos 2004 tarihinden bu yana hemen hemen her hafta düzenli olarak yazmaya çalıştım. Bugüne kadar toplam 140 adet yazım yayınlandı. Bu süre içerisinde, gazete yönetimi bir kez bile yazdıklarımın tek satırına, tek kelimesine müdahale etmedi. Yazmak istediğim her şeyi özgürce yazabilme imkanını sundular. Sadece bu yüzden, pek çok yüksek tirajlı gazetenin “transfer” tekliflerini reddettim..

Yazılarıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı sizlere allaha ısmarladık demeden gitmenin saygısızlık olacağını düşündüm. Ayrıca gitme nedenlerimi de sizlerle paylaşmayı aynı saygının bir parçası olarak gördüm. Bu kararı vermeden önce gazetemizin genel yayın yönetmeniyle gazetemizin politikaları üzerine bir süre mail yoluyla tartıştık. Aldığım cevaplar beni tatmin etmediği için ve de gazetemizin mevcut politikalarını değiştirmeyeceğini kesin bir dille öğrendiğim için ayrılma kararı aldım.

Peki neydi karşı çıktığım politikalar? Aslında bu politikalar “şehit” ve “terörist” kavramlarında yoğunlaşıyor. Gazetemizde yayınlanan haberleri dikkatli bir şekilde incelediğinizde göreceğiniz üzere askerlerimize yönelik hiç bir saldırı terör eylemi olarak nitelendirilmediği gibi, öldürülen askerlerimiz de şehit olarak nitelendirilmemektedir. Terör tanımı elbette uluslararası platformda ve ülkemizde sulandırılmıştır. Yaygın medya her türlü demokratik eylemi bir terör eylemi olarak adlandırıp, kitlelerin demokratik taleplerini haksızlaştırmak isteyebilir. Bu noktada gazetemizin yayın çizgisi, yaygın medyadan elbette farklılaşmalıdır.

Bunu yaparken de demokratik kitle hareketleri ile terörist eylemleri ayırt etmekte yarar var.

1 Mayıs’ta demokratik haklarını kullanmak isteyen kitlelere resmi ağızlarca terörist denmesine karşın Birgün gazetesi gösterdiği tavrı ile onlardan ayrışmaktadır. Ancak bu demokratik kitle hareketleri ile PKK eylemlerini aynı kefeye koymak da demokratik kitle örgütlerine yapılmış bir haksızlıktır. PKK’nın eylemlerinin niteliğini tartışmaya gerek görmüyorum. Bu tür silahlı eylemlerin demokrasi mücadelesi ile uzak yakın bir ilişkisi yoktur. Silahlı eylemler şayet bireysel değil ve örgütlü bir şekilde yapılıyorsa ve de işin içinde yurt savunması ya da meşru müdafaa yoksa hiç şüphesiz ki “terör eylemi” olarak nitlendirilir ve uygulayıcıları da “terörist”tir. Şehit edilen vatan evlatlarına ne kadar yüreğim yanıyorsa inanın dağda öldürülen PKK’lılara da aynı ölçüde yüreğim yanıyor. Her ikisi de bu memleketin evlatlarıdır. Her ikisinin de ataları aynı kaderi paylaşmış ve emperyalizme karşı omuz omuza savaşmışlardır. Ancak, PKK’lıların bugün kullandığı yöntemler sadece ve sadece terör olarak adlandırılabilir.

Gazetemizle ayrıştığım temel noktaları özetlersek;

1)      04/06/2007 tarihinde  Tunceli’de yaşanan karakol baskını ve daha önce muhtelif yerlerde yaşanan terör olaylarına gazetemizde sıradan olaylarmışcasına az yer verilmektedir. Sıradan sayılabilecek olaylarla aynı büyüklükte yer verilerek bu haberler de sıradanlaştırılmaktadır. Oysa, Tunceli’de 8 askerin şehit edilmesi ve 7 askerin yaralanması hiç de sıradan olaylar değildir. Bu olaylara herkesin bakış açısının farklı olması demokrasilerde normal ve olağandır. Ancak olaylara bakış açısının faklılığı olayların önem derecesini etkilemez, yapılan yorumları etkiler. Dolayısıyla, bu tür olayları küçümsemek ve sıradanlaştırmak gazetecilik etiği açısından yanlış ve uygunsuzdur.

2)       Gazetemiz öldürülen Türk askerlerine şehit demekten imtina ediyor. Bunu da açık yüreklilikle söyleyemiyor.  Ulus’taki , Mavi çarşıdaki ve sinagogdaki saldırılara terör eylemi diyebiliyor ama burada öldürülen askerlere şehit diyemiyor.

3)      PKK’nın saldırılarına terör eylemi sıfatını kullanmakta imtina ediyor. Bu eylemciler gazetemizde “saldırganlar” olarak tanımlanıyor.  Sokakta gasp yapan kişilere de ülkemizde saldırgan denilmektedir.  Bu eylemcilere sadece “saldırgan” tanımlamasını kulanmak, yapılan eylemleri basit birer asayiş olayı halinde getirmektir. O zaman gazetemiz PKK eylemlerinin adını koyabilmelidir? Bu eylemler terör eylemi midir? Adi bir saldırganlık mıdır? Ya da bir ulusal kurtuluş savaşı mıdır? Bu konuda açık ve samimi olmalarını beklerdim.

Gazetemizden ayrılma kararımın temel nedenleri bunlardır. Anlayışla karşılanacağını umuyorum.

Saygılarımla.


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here