Çok Olmakla Büyük Olmanın Farkı

0
540

SL 34. Hafta Trabzonspor 1 : 2 Beşiktaş 14.05.2006

Bu hafta köşemi, iki dostumun bana yolladığı mesajlara ayırdım. Yollanan mesajlar benim de hislerimi tarif ettiğinden aynen yayınlamak istedim. Birinci mesaj, Emre Akdoğan isimli bir Beşiktaş’lı dostuma ait. Bu mesajı, Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yi Kupa finalinde 3-2 yendiği maçtan sonra yazmış. Bakalım Emre Akdoğan neler demiş;

“Ben Fenerli arkadaşlara hep söyledim. “Çok olmak” ile “Büyük olmayı” birbirine karıştırmayın diye, dinlemediler. “ En çok  şampiyonluk bizim”, “En çok taraftar  bizim”, “En büyük stat bizim” demekle büyük olunmuyor maalesef.

“Büyük olmak” başka şeyleri gerektirir. Kaybetmek, şampiyon olamamak pahasına değerlerinden vazgeçmemeyi gerektirir. Sporu, ne pahasına olursa olsun kazanmak olarak görmeyip, gerektiğinde onurlu bir şekilde kaybetmeyi bilmeyi gerektirir.Tüm medyayı, tüm spor kurullarını arkana almaya çalışmadan, yardımsız tek başına mücadele edebilmek cesaretini gösterebilmeyi, futbolu sahada başlayıp sahada biten bir oyun olarak görebilmeyi gerektirir.

Bunları yapmazsan; Şampiyonluk sayınız, taraftar sayınız, stat büyüklüğünüz kadar değil, “ Ben bu işler sahada bitiyor sanırdım, öyle değilmiş” diyen başkanınız kadar büyük olursunuz. Biz küfür etmeyiz deyip, varlığı ile bir yerde sizi siz yapan rakiplerinize açtığınız o küfürlü pankarlar kadar büyük olursunuz. Parayı en büyük değer olarak görüp, zor durumdaki rakiplerine “zavallılar” diye hitap eden yöneticiniz  kadar büyük olursunuz.

Bunları niçin bir yenilginizden sonra yazıyorum diye sorabilirsiniz. Daha önceleri de söyledim ama göklerdeydiniz, şimdi biraz ayaklarınız yere basmıştır, daha iyi duyabilirsiniz diye bir daha tekrar etmek istedim.

Taraftarı sizden az, şampiyonluğu sizden az, stadı sizinkinden küçük ama  “BEŞİKTAŞ” lı olan dostunuz.Sevgilerimle.”

İkinici mesaj ise, 36 yıllık can dostum ve iş ortağım Hilmi Alişanoğlu’ndan. Hilmi 40 yıllık Trabzonspor taraftarıdır. Fenerbahçe’li dostlarım haklı olarak Beşiktaş’lıların mesajlarına önyargı ile baktıklarından, bir Trabzospor taraftarının mesajını daha ciddiye alıp, en azından mesaj hakkında düşüneceklerini umuyorum. Bakalım Hilmi Alişanoğlu neler yazmış;

ŞAMPİYONLUĞA SEVİNENLER SACEDE GALATASARAYLILAR DEĞİL

“ Sporun kardeşlik olduğunu bilen Fenerbahçeliler!

Şampiyonluğu kaybettiğinize asla üzülmeyin. Kaybeden,“mazisinde tarih yatan” Fenerbahçe değil… Kaybeden, Lefterlerin, Canların, Cemillerin Fenerbahçesi değil. Kaybeden sporun kardeşlik olduğunu, yenmenin de yenilmenin de şeref olduğunu bilen, “altta kaldın ise üzülme, üste çıktın ise sevinme” ilkesini kendisine şiar edinen gerçek Fenerbahçeliler asla değil.

Şampiyonluğu kaybeden, kendilerine yapılmadığı müddetçe, sporda şiiddet ve küfrü mubah sayan, hatta kendilerince yapıldığında destekleyen anlayıştır. Kaybeden; kazanmak için hileyi, elle gol atmayı, şikeyi haklı bulan, emeğe değil, güce değer veren anlayıştır.

Bugün kabul etmek zorundayız ki, Galatasaray emeği ve alın terini temsil ediyor. Kazandıkları puanlarda, aldıkları şampiyonlukta tek bir leke yok. Dün Ahmet Çakarlar, Vahap Beyazlar, şikeler, 8-0’lık galibiyetlerle kazandıkları şampiyonluktaki Galatasaray değil karşımızdaki. Dün, Avrupa başarılarını diğer Türk takımlarıyla bölüşmek yerine, bunu onlar üzerinde bir kibir aracı olarak kullanmak için “Siz Hala Annenizin Liginde mi Oynuyorsunuz” pankartını asan Galatasaray yok sahada. 6-0 yenildiğinde bile rakip takımın başkanının  elini sıkarak kutlayan bir Galatasaray karşımızdaki.

İşte bundan dolayı, Fenerbahçe taraftarları dışında hemen herkes şampiyonluğu onların almasını can-ı gönülden istedi. Galatasaray’ın şampiyonluğuna sevinenlerin sadece Galatasaraylılar olduğu sanılmasın; Beşiktaşlısı da, Trabzonlusu da, diğer takımlar da onların şampiyon olmasını diledi. Sırf insanlık ve spor kazansın, şiddet ve mafya, kibir ve hile kaybetsin diye…

Bu ülkenin stadyumlarında Baba Hakkıların, Metin Oktayların, Lefterlerin, Canların, Cemillerin, Şenol Güneşlerin sportmen ruhları; hilebaz Ariflere, Nobrelere, Anelkalara galebe çaldığında Türk sporu hak ettiği yere gelecektir.  

İşte bu yıl Galatasaray bu ruhu temsil etti. Yokluklar içinde kıvranmalarına rağmen, yılmadan, pes etmeden, alın teriyle hak ettiklerini kazandılar. Onların bu mücadelesine gıpta ediyor, şampiyonluklarını saygıyla selamlıyorum.”

Şimdi, Fenerbahçeli dostlarımın mesajlarını bekliyorum. Virgülüne bile dokunmadan yayınlamak üzere.


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here