SL 5. Hafta Ç. Rizespor 1 : 0 Beşiktaş 10.09.2005
Öyle kelimeler vardır ki, taşıdığı anlamı aşar ve tanımına her geçen gün yeni tanımlamalar katar. Fair Play de bu tür kelimelerden biridir. Sözlük anlamı; tarafsız oyun ya da adil oyun olarak geçer ama kullanım amacı bu tanımlamaların çok ilerisindedir. Bu sihirli sözcüğün içinde adil olmak var, tarafsız olmak var, rakibe ve emeğe saygı var, sporu sadece spor için yapmak var, hak ederek kazanmak var. Aslında örnekleri daha da uzatabiliriz.
Türk spor camiası ve spor izleyicileri henüz fair play’in ne anlama geldiğini tam öğrenmiş değiller. Örneğin bir futbol maçında X takımdan bir oyuncu yerde, Y takımı ise o an rakip takımın yarı sahasında. Y takımının oyuncusu topu taca atıyor ve rakibinin bir an önce sağlık yardımı almasını sağlıyor. Sakatlanan oyuncu sağlık müdahalesi için dışarı çıkartılıyor . Fair play uygulamalarına göre X takımı taç atışını Y takım oyuncularına atarak yapması gerekiyor. Ama taç atışı öyle bir yere atılıyor ki oyunu durduran takım sil baştan yeniden hücum organize ediyor. Oysa fair play, topun taca çıktığı noktadan rakibe verilmesidir. Uygulamada ise taç atışı rakibin en uzak noktasına yollanıyor.
Bazen de bakıyorsunuz, bir futbolcu topu elle düzeltmiş ve golü atmış. Hakem de görmemiş ve golü vermiş. Maçtan sonra bu futbolcu topu elle düzelttiğini söylüyor. Bizim yorumcularımız da bunu fair play örneği olarak gösteriyorlar. Bu hareketin fair play olması için, o futbolcunun maç esnasında elle aldığını hakeme itiraf etmesi ve golü iptal ettirmesi gerekir. Var mı bizim sahalarımızda bu kalibrede futbolcu?
ÜMİT KARAN BÜYÜK FIRSAT KAÇIRDI
Galatasaray- Sivasspor maçında Sivasspor kaptanı Hakkı, hakemin devam işaretini görmediğinden ceza sahasında topu eline aldı ve bugüne kadar hiç görmediğimiz bir penaltıya sebep oldu. Bu tarz bir hatayla penaltıya sebebiyet vermek bir futbolcunun ömür boyu taşıyacağı bir utançtır. Sivassporlu Hakkı artık hep bu penaltı ile anılacak. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. Onun utancını ben ekrandan bile hissettim. Hele GS seyircisi “Salak-salak” diye tempo tuttuğunda sanki o hatayı ben yapmışım gibi sıkıldım, üzüldüm.
Maalesef Türk futbolcularının birbirine karşı sempatisi olmadığı gibi empatisi de yoktur. Ümit Karan’da biraz meslakdaşına saygı olsa ve o an empati kurmaya çalışsa, ayağı o golü atmaya gitmezdi. Zaten 1-0 öndesin ve dakika 84. Büyük ihtimalle maç bu skorla bitecek. Ümit Karan’ı o golü attığı için kimse suçlayamaz. En doğal hakkıdır. Ama Ümit Karan, Hakkı’nın gönlünü alıp, topu da göstere göstere dışarı atsa şimdi yer yerinden oynar ve Dünya fair play ödülünü tartışmasız alırdı. Ümit Karan ve GS büyük bir fırsatı kaçırdı.