Sevgili Yönetmen dostum Nur Onur, “Moda Bulaşıcıdır” adlı bir kitap yazmıştı. Bu başlık sadece giyim kuşam için söylenmiş değil. Hayatın her alanında ki moda yaşam tarzı birden bulşacı bir hastalık gibi yayılmaya başlıyor.
Özellikle de TV sektöründe başarılı olmuş bir program türü ya da prototip bir anda tehlikeli bir virüs gibi yayılarak diğer TV’ler sıçrıyor. Ta ki işin suyu çıkana kadar. Geçmişe dönüp şöyle bir hafızalarımızı yoklarsak, bir dönem yarışma programları revaçtaydı. Tüm TV kanalları yarışmacılara ve izleyicilerine çılgınca hediyeler dağıtıyorlardı. İş, kim daha çok hediye dağıtıyor rekabetine dönüşünce hep beraber zarar etmeye başladılar ve bu tür programlardan vazgeçtiler.
Daha sonra “Biri Bizi Gözetliyor” ile başlayan ve halkı “rontgenciliğe” teşvik eden programlar başladı. Gencecik çocukları ve sıradan insanları kısa bir süre için meşhur edip sonra geldikleri yere yolladılar. Bir çoğu, kısa sürede alıştığı şöhreti kaybettiğinde bunalım yaşamaya başladı. RTÜK ve halkın tepkisi ile bu tür programlardan vazgeçilmeye başlandı.
Ama bu sefer de yerli dizi çılgınlığı başladı. İkinci bahar, Asmalı Konak ve Kurtlar Vadisi gibi dizilerin başarısı tüm TV yöneticilerinin iştahını kabartı ve bir anda her TV kanalında bir yerli dizi yayınlanmaya başladı. Öyle ki halk hangi diziyi izleyeceğini şaşırır oldu. Ocak ayından bugüne kadar tüm TV’lerde toplam 313 yerli dizi yayınlanmış. Bu 313 yerli dizinin 105 tanesi halen TV’lerde yayınlanıyor. Bu dizilerin 25 tanesi ise Eylül ayında yayına giren yeni diziler. Eylül ayı itibari ile TV kanallarında yayınlanan yabancı dizi sayısı ise 78’dir. Yani Eylül ayından itibaren TV kanalları biz izleyicilerin beğenisine toplam 182 yerli ve yabancı dizi sunmaktalar.
Bu gidişata göre yeni bir moda ortaya çıkana kadar TV’ler arası bu savaş devam edecek ve hep birlikte zarar edecekler. Ama olan halka olacak, yakında hep beraber dizi manyağı olacağız.