SL 6. Hafta Beşiktaş 1 : 2 Fenerbahçe 18.09.2005
Beşiktaş, 5-1 lik Vaduz maçından beri kazanamıyor. Sezon başından beri oynadığı maçları hatırlarsak, Beşiktaş’ın ilk 45 dakikayı heba ettiğini görmekteyiz. Bugüne kadar oynadığı tüm maçların ilk yarıları sadece gol yememek üzerine kurgulanıyor. İkinci yarıda hucumu düşünmeye başladığında ise iş işten geçmiş oluyor. Oysa futbolda galibiyet gol atarak kazanılıyor, gol yemeyerek değil.
Malmö maçında rakip 4-4-2 oynuyor ve defans ile orta saha arasında sadece 20 metrevar. Yani orta sahayı geçtiğinde defansa takılıyorsun. Ayrıca son derece de disiplinler. Sanki birbirine iple bağlanmış gibi aynı aynda hareket ediyorlar.Bu tür maçlarda topu kanatlara indiremezsen bu katı defansın dengesini bozup gol atamazsın.
Fenerbahçe maçında da aynı mantıkla oynadılar. İlk yarıda Fenerbahçe’nin bariz üstünlüğü vardı. Orta saha hakimiyetini çok iyi kullandılar. Appiah, Selçuk ve Aurelio bu bölgede çok uyumlu ve çok akıllı oynuyorlar. Aslında başarılı gibi görünen defansı da bu oyuncular rahatlatıyorlar. Youla’nın oyundan çıkmasından sonra oyuna giren İbrahim Akın dengeleri Beşiktaş lehine değiştirdi.
İkinci yarıda üstün olan taraf Beşiktaş’tı. Daum skoru korumak adına defansı geri çekince Beşiktaş çok önemli fırsatlar yakaladı. Ama bu sefer de karşılarında devleşen bir Volkan buldular. Beşiktaş’ın yenilmesine ne kadar üzüldüysem Volkan adına da o kadar sevindim. Çünkü Milli takımımız artık uzun yıllar değişmeyecek bir kaleci kazandı. Tuncay’ın hırsını ve bireysel yeteneklerini de takdir etmemek haksızlık olur. Attığı gol hazırlanış ve sonuca gidiş bakımından çok ustaca idi.
HAKEM SONUCU ETKİLEDİ
Maçın hakemi Fırat Aydınus maalesef bu maçta skora etki eden hatalar yaptı. Golden önce Anelka’nın topu önüne alışı fauldü, göremedi. Ailton’un Volkan tarafından düşürülmesi de penaltı idi, bu pozisyonu da süzemedi. Bu pozisyon, en az Anelka’ya yapılan penaltı hareketi kadar netti. Ayrıca Koray’ın ceza sahası içinde topa elle müdahalesi de penaltıydı, bu pozisyonda da devam ettirdi.
Aydınus’u bu hatalarına rağmen eleştirip, yıpratmamak lazım. Bu özelliklerde o kadar az hakemimiz var ki onlarıda yitirmeyelim. Çünkü Aydınus, çok takdir edilen genç ve yetenekli bir hakemimiz. Gördüğünü çalan ve eyyam yapmayan bir kişiliğe sahip. Bu maçta yaptığı hatalar için “bir iş kazası” diyebiliriz. Yani o bir Papila değil.
BEŞİKTAŞ’IN KADROSU
Bir kaç söz de yeni transferler ve Beşiktaş’ın kadrosu hakkında söylemek istiyorum. Youla bu takımın santraforu olamaz. Gençlerbirliğinde kontra atak oynayan ve rakipler tarafından fazlaca marke edilmeyen bir oyuncu idi. Ama bu tür oyuncular ligin tepesindeki takımlara geldiklerinde rakipleri tarafından çok sıkı marke ediliyorlar. Eski rahatlıklarını bu takımlarda bulmaları mümkün değil.
Rıza Hoca, Veysel ve Ahmet Dursun’dan da bu sezon oynadıkları maçlarda verim alamadı. Veysel iki senedir İstanbul’da tatil yapıyor. Özetle, Beşiktaş’ın Ailton’la uyum içinde oynayacak bir santrafora çok acil ihtiyacı var. Şayet yeni bir transfer imkanı yoksa en iyi çözüm İbrahim Akın ile Ailton’u eşleştirmek olabilir. İbrahim Akın her mevkide oynayabilecek kapasiteye sahip bir futbolcu.
Kadroya bakınca bir konu fena halde kafamı kurcalıyor. Beşiktaş’ın 100.yılda şampiyon olan 30 kişilik kadrosundan sadece 7 kişi kalmış. Bunlardan Sergen müzmin sakat. Tayfur daha çok menejerlik görevi ile ilgileniyor. Geriye kalanlardan takıma girebilenler Cordoba, Tümer, İ.Üzülmez, Pancu ve Ahmet Dursun. Şampiyon kadrodaki diğer 23 kişiyi ise sistem öğütmüş. Buna karşın, aynı sezon Gençlerbirliğinin kadrosunda yer alan 4 futbolcu Beşiktaş’a getirilmiş. Acaba bu durum, futbolcu pazarlama konusunda uzman olan sayın Cavcav’ın yeni bir başarısı mı, yoksa bizim yöneticilerin bir başarısızlığı mı karar veremedim.