SL 17. Hafta Beşiktaş 6 : 1 A. Sebatspor 19.12.2004
Parma yenilgisi ve istifalar Beşiktaş’ı spor sayfalarından birinci sayfalara, TV’de ise spor haberlerinden ana haberlere taşıdı. Gönül isterdi ki bu taşınma krizle değilde başarı ile gelsin. Ama ülkemizde kriz ve felaket haberleri her zaman başarı haberlerinden daha çok prim yapıyor.
Beşiktaş camiası yaşanan bu kriz ortamında sınıfını başarıyla geçti. Başta muhalefet olmak üzere tüm camia yaşanan olayları önce soğuk kanlı bir şekilde seyretti ve felaket tellallığı yapmayarak Başkan’ına ve Yönetim Kuruluna sahip çıktı. Bu ortamda erken Genel Kurula gidilmesi Beşiktaş için hiç hayırlı olmazdı. Üstelik Beşiktaşımızı harcayıp, Digitürk gelirlerinden arslan payını kapmak için bekleşen bir sürü “çakal” pusudayken!
Yıldırım Demirören ve ekibi görevinde kalmalıdır. Geçmişteki yöneticilik deneyimi ne kadar olursa olsun, her Başkan ilk döneminin başlarında benzer hatalar yapabilir. Sayın Bilgili’nin ilk döneminde de benzer hatalar yapılmadı mı? Sayın Bilgili’nin de sekiz yıllık yöneticilik tecrübesi vardı. Bence Başkan’a kredi tanımalıyız. Başkan’a tavsiyem, acilen hata ve sevaplarını içeren bir envanter yapması ve ikinci devre başlamadan gerekli önlemleri almasıdır. Transfer konusunda mevcut akıl hocalarının pek başarılı olmadığını görmüştür sanırım. Oluşturduğu kadro, Beşiktaş’ın bugününü kurtaracak bir kadro olmadığı gibi yarınlarımızı garanti altına alacak bir kadro da değil. Biz bu sezonu unuttuk artık, beklentimiz gelecek sezonu hedefleyen bir kadronun oluşturulması. Mevcut takımın yaş ortalamasını bir kez daha gözden geçirmek gerekir.
HOCA MUTLAKA GİTMELİ
Mevcut kadro yetersiz olduğunu söyledik; peki mevcut hoca yeterli mi? Bence değil! Elindeki kadroyu hiç de iyi kullanamadı. UEFA ve Ligdeki konumumuz ortada. Başka söze gerek var mı? Hani maraton koşucusuydu? Hani mutlaka ipi birinci göğüsleyecekti? Daha Ligin başında bizleri kandırmaya çalıştı. Elindeki kadronun yetersizliğini göremeyip bizlere umut saçtı. Ben zaten Basın’ın övdüğü Beşiktaş’lılardan korkarım. Hele ki Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu’nun övdüğü insanlardan daha çok korkarım. Beyefendiymiş, babacanmış, hakemler hakkında konuşmuyormuş. Böylesi Türkiye’ye gelmemiş miş. Miş’ler mış’lar devam edip gidiyor. Beyefendiliğine söyleyecek sözümüz yok, babacanlığına da ! Ama beyefendilikle, babacanlıkla iş yürüyorsa, rahmetli Hulusi Kentmen gibi birilerini getirelim takımın başına olsun bitsin. Atasözlerimizi çok severim ben ; “Dere geçerken at değiştirilmez.” Bu atasözüne bir ilave de benden ; “Ama semer değiştirilir!” Atasözündeki at, Başkan ve yönetimi ise semer Del Bosque’dir.
REHA MUHTAR’A SİTEM !
Beşiktaş’ta yöneticilik yapmış hiç kimse hakkında konuşmak istemem. O masada ben de oturdum, ateşten gömlek olduğunu bilirim. Ayrıca o masadan ben de istifa ederek kalktım. Üstelik ben de İletişim Komitesi Başkanıydım. Yani sizin üstlendiğiniz görevi yürütüyordum. Dolayısıyla bu satırları yazarken kendimi size daha yakın hissediyorum. İstifanız hakkında yorum yapmayacağım, bu sizin şahsi tasarrufunuzdur. Ama çalıştığınız kurum ile Beşiktaşlılığınız örtüşmüyor. Çalıştığınız gazete “Ölüm Stadı” başlığını sekiz sütuna manşet verirken siz Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi ve Basın sözcüsüydünüz. Ne gibi bir açıklamanız ya da tepkiniz oldu? İstifanız ile ilgili Basın açıklamanızda, “Reha Muhtar’ın adı para ile yan yana gelmez” demişsiniz. Peki o zaman çalıştığınız gazete Beşiktaş’ımıza acımasızca saldırırken neden gazetedeki görevinizden istifa etmediniz? Neden sessiz kaldınız? Maalesef sizi samimi bulmuyorum. Şapkanızı önünüze koyup düşünün bakalım, siz kendinizi samimi bulacak mısınız?