Suçlu, Ayağa Kalk! (2)

0
466

Bundan önceki yazımda Beşiktaş üzerine oynanmak istenen olaylara ve bu olaylarda ihmali ve parmağı olanlara değinmiştim. Bunların içinde öncelikle Hakemlere ve Futbol Federasyonuna yer vermiştim. Bugünkü yazımda ise Devlet ve Emniyet güçlerinin ihmalleri, Medya’nın rolü ve  BJK Yönetimininin acemiliği üzerinde durmak istiyorum.

DEVLET VE EMNİYET GÜÇLERİ

Sporda Şiddet konulu Kanunun “Müsabaka güvenliği” başlıklı 6. maddesinde açıkça “Müsabakaların yapılacağı spor alanına, güvenlik güçlerince gerçekleştirilecek kontrolden sonra seyirci alınır” diyor. Aynı madde, özel güvenlik güçlerinin girişlerde ve turnikelerde üst araması yapmasını ise mahmeke kararına ya da “gecikmesinde sakınca olan hallerde” mülki amirin yazılı iznine bağlı olarak, “genel güvenlik güçlerinin denetimde” yapılması şartıyla veriyor. Yani özel güvenlik güçlerinin üst baş arama yetkisi yok. Stadyuma sokulan bıçağı fark etmeyen güvenlik güçlerinin ihmalini sayın Valimiz da Beşiktaş’a yükledi. Bu da , devletin zayıflığını gizleme çabasının tarihe geçecek bir güzel bir örneği!

28.11.2004 gecesi Spordan sorumlu Devlet Bakanı, Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka’nın konuğu idi. Sayın Bakan açık ve net olarak söz konusu yasanın maddelerinin bugüne kadar devlet kurumları tarafından uygulanmadığını ifade etti. Ayrıca, devletin yetkilendirdiği ve sorumlu kıldığı kurum ve kişilerin bu kanunların uygulanması konusunda büyük ihmalleri olduğunu belirtti. Devleti temsil eden en üst düzey yetkili devletin ihmalini itiraf ediyor ama Beşiktaş’ı cezalandırmaktan da geri durmuyorlar. Bu ne çelişki yarabbim, aklıma mukayyet ol!

MEDYA’NIN SORUMLULUĞU 

Ara başlığı “Medyanın sorumsuzluğu” olarak ta değiştirebiliriz. Medyada sorumsuzca yayınlanan taraflı ve yalan haberler, tribün terörü dediğimiz şiddet olaylarını körükleyen en önemli faktördür. Medya tiraj ve rating uğruna yalan, taraflı ve kışkırtıcı yayın yapmaya devam ettikçe taraftarlar arasında var olan kin ve nefretin yok olmasını beklemek hayalcilik olur.

Medyanın bu konuda sabıkası çok. Spor sayfalarının manşetleri bile bu yeni kanun vasıtasıyla yargılanacak holiganlar için mahkemede “hafifletici neden” ve “ağır tahrik” olarak kabul edilebilir. Sabah Gazetesinin 22 Kasım 2004 tarihli sayısını ileride torunlarıma bir ibret vesikası olarak göstermek için saklıyorum. Gazetenin birinci sayfasındaki sekiz sütuna yazılmış “Ölüm Stadı”manşeti sporda yaşanan şiddeti kimlerin körüklediğini açıkça ortaya koymuyor mu? Bir medya mensubu olarak Medya’yı Allah’a havale ediyorum !

BJK YÖNETİMİNİN SORUMLULUĞU

Başta Yıldırım Demirören olmak üzere tüm BJK Yöneticileri bu olaylar karşısında yanlış bir iletişim stratejisi izlediler. İletişim konusunda ciddi bir profesyonel desteğe ihtiyaç duydukları ortada. Verdileri ve vermedikleri demeçlerle çoğu zaman haklı durumdan haksız duruma düştüler. Her biri ayrı bir telden ve ayrı bir tondan konuşuyor. Elbette gerektiğinde ses tonunu yükseltmek gerekir. Ama bazı konular bağırıp çağırarak halledilmez. Diplomasi ve lobicilik konusunda Başkan ve Yönetimi bence sınıfta kaldı. Alaattin Çakıcı’yı Klüp üyeliğinden ihraç ettiklerinin PR’ını bile yapamadılar. Hem de Sedat Peker ile FB’nin ilişkisi ayyuka çıktığı bir dönemde!

Bunun ötesinde, stadyumun güvenliğini teslim ettikleri şirketin yetersizliğini görememiş olmaları da ayrı bir hataları. Taraftar ilişkilerinde de çok seviyeli olduklarını düşünmüyorum. Seçimlerde desteğini aldığı taraftar gruplarına uyguladıkları popülist yaklaşımları diğer taraftar gruplarını rahatsız ediyor. Başkan Demirören ne yazık ki birleştirici ve uzlaştırıcı olamadı. Tribünle gelen, tribünle gider gerçeğini unutmamasını diliyorum.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here