Tecrübe ve Lider Eksikliği… (Beşiktaş 2- Partizan 1)
Beşiktaşlı futbolcuların en büyük eksikliği rakibi küçümemeleri ve kriz yönetecek lider oyunculara sahip olmaması. Özgüven iyi bir şeydir ama aşırısı insana inanılmaz hatalar yaptırır. Nitekim Beşiktaş bu aşırı özgüveni nedeniyle çok puanlar kaybetti. Alteras Tripolis, Eskişehir ve Kayseri Erciyes maçlarındaki kayıplar bu aşırı özgüvenin eseridir. Bu maçta da gördük ki Beşiktaşlı futbolcular kaybedilen bu puanlardan ders çıkartmamışlar. Deplasmanda dört gol attıkları takıma nerdeyse kendi evinde bir puanı hediye edeceklerdi.
Beşiktaş her maçı bir ya da bir kaç oyuncusundan fire vermiş olarak tamamlayabiliyor; Bu fireler ya sakatlık ya da kırmızı kart olarak ortaya çıkıyor. Bu sakatlık ve kırmızı kartların da temelinde tecrübesizlik yatıyor. Gökhan Töre’nin Kayseri maçında, Olcay’ın Fenerbahçe maçında kırmızı kart görmeleri, Veli’nin Fenerbahçe maçında 4.sarıyı görmesi, Mustafa’nın sakatlanması olaylarının temelinde tecrübesizlik yatıyor. Beşiktaşlı futbolcular hakemlerin kendilerine karşı önyargı ile düdük çaldıklarını, hiç bir sertliklerine tolerans göstermeyeceklerini bilmeliler. Hatta bazı hakemlerin kart göstermek için fırsat arayacaklarının bilincinde olmalılar.
Beşiktaş’ın önemli bir eksikliği de sahada hakemlerle dialoğu sürdürecek iyi bir kaptana sahip olmaması. Bu çıkarsamam yanlış anlaşılmasın, Beşiktaş’ın mevcut kaptanlarının insan olarak ya da sporcu olarak eksik olduklarını söylemiyorum. Mevcut kaptanlarımızdan biri Tolga; kalecinin kaptan olması bence çok mantıklı değil. Zira pek çok pozisyon için kalesini terk edip hakemle dialog kurabilecek imkanı yok. Bazı maçlarda Sivok, Necip ya da İsmail kaptanlık bantını taşıyorlar. Sivok’un Türkçe bilmemesi önemli bir handikap. Necip ise hakemlerin ciddiye almayacağı kadar genç. Özetle, hakemle dialoğa girip, hakemi yumuşatacak, hatalarını uygun bir dille anlatacak, rakiple kavgaya giren arkadaşını ayıracak, sakinleştirecek, gerektiğinde rakip oyuncuya posta koyduğunda lafını dinletecek özelliklere sahip bir oyuncu yok. Örneğin, Başakşehir’de oynayan ve sezon başında kampa katılan Yalçın bu işi çok iyi yapabilirdi.
Beşiktaş’ın bir başka eksikliği ise, oyunun gidişine göre tavır koyacak, panik anında sorumluluk alarak oyunu ateşleyecek, arkadaşlarını motive edecek, yetenekleri ile imkansız denilen anlarda oyunu çevirebilecek lider bir oyuncu yok. Bu maçın son 15 dakikasını, özellikle de rakibin gol attıktan sonraki süreyi hatırlayın; resmen Beşiktaşlı oyuncuların dizleri titriyor idi. Maça aşırı özgüvenle başlamak ne kadar hataysa maçın skoru değiştiğinde de özgüveni yitirmek o kadar büyük hatadır. İşte bu gibi durumlarda ortaya çıkıp, takımını ateşleyecek bir lider futbolcudan söz ediyorum.
Tüm bu olumsuzluklara karşın Beşiktaş’ın çok önemli artıları da mevcut. Bunların başında, ‘takım olma’, arkadaşlık ve Biliç’in deyimiyle gelir açısından ‘sosyalist bir ekip’ olma geliyor. Gerçekten sosyalist bir ekip oluşturmuşlar, en az kazanan ile en çok kazanan arasında diğer takımlardaki gibi uçurumlar yok. Bu durum oyuncuların daha çok kaynaşmasına neden olmuş. Sahada ki futbolcu ile kadroda olmayan arasında da fark kalmamış; sahada şans bulan terini son damlasına kadar akıtıyor. Dışarıda olan futbolcuyu çok fazla aramıyorsunuz. Bu da Biliç’e rotasyon esnekliği sağlıyor. Takım ruhu en üst düzeyde diyebiliriz. Kimse kendine oynamıyor, sahada herkes birbirine yardım ediyor, birbirlerinin hatalarını telafi etmeye çalışıyorlar.
Yine lafı uzattık, gelelim maçın analizine. Biliç’in bu maçta sahaya çıkardığı kadroda; kalede Cenk, sağ bekte İsmail, sol bekte Motta, defansın ortasında Sivok-Pedro Franco ikilisi, orta sahada Veli, Atiba Oğuzhan, sol kanatta Olcay, sağ kanatta Gökhan ve ileri uçta Demba Ba vardı. İlk yarı bu kadro ile oynandı. İkinci yarıya da aynı kadro ile başlandı ancak 57.dakikada Olcay-Mustafa, 70.dakikada Oğuzhan-Sosa ve 90.dakiakada Gökhan-Necip değişikliğine gidildi.
Beşiktaş ilk yarıda ayağa paslarla rakibi üzerine çekmeye çalıştı. Ancak Partizan takımı bir önceki maçtan ders çıkarmış olacak ki bu taktiği boşa çıkartacak hamleler yaptılar. Kendi sahalarına kapanıp, Beşiktaş’ın topla oynamasına müsaade ettiler. Böylece Beşiktaş’ın yapacağı hatalardan yararlanıp, kontra ataklarla gol atmayı hedeflediler. Beşiktaş ilk ciddi gol pozisyonunu 16.dakikada Gökhan Töre ile yakaladı; Ceza sahası yayı dışında topla buluşan Gökhan’ın vuruşunda kaleci topu güçlükle kornere gönderdi.
İkinci önemli gol girişimi ise 27.dakikada Oğuzhan’ın kullandığı serbest vuruşta gerçekleşti. Oğuzhan’ın kullandığı topa hamle yapan Sivok topu ağlara yolladı ama bu gol ofsayt gereçeksi ile sayılmadı.İlk yarı golsüz eşitlikle sona erdi. İkinci yarı başladığında Beşiktaşlı oyuncuların daha derli toplu oynadıklarını izledik. Biliç’in devre arasında oyuncuları ciddi bir şekilde uyardığı belli oluyordu. Beşiktaş aradığı gole 56.dakikada kazanılan penaltı ile kavuştu. Gökhan Töre’nin ceza sahası içerisinde düşürülmesinden kazanılan penaltıyı Demba Ba gole çevirerek Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Bu golden 6 dakika sonra Beşiktaş Demba Ba ile bir gol daha buldu. Ancak bu golde de Gökhan Töre’nin önemli payı vardı; Oğuzhan’ın ara pasıyla topla buluşup ceza sahasına kadar topu süren Gökhan Töre, uygun pozisyondaki Demba Ba’ya topu aktardı. Demba Ba, rahat bir şekilde topu ağlara gönderdi
Bu golden sonra Beşiktaşlı futbolcular anlamsız bir şekilde kendi yarı alanlarına çekildiler. Sanki, maç bitse de evlerimize gitsek havasındaydılar. Kaybedecek bir şeyi kalmayan Partizan takımı Beşiktaş’ın üzerine gelmeye başladı: 78.dakikada ceza sahası yayı üzerinde topla buluşan Markoviç düzgün bir vuruşla topu Beşiktaş ağlarına yolladı. Bu golden sonra Beşiktaşlı futbolcularda anlamsız bir panik havası başladı. Topu ayağa oynayacaklarına, hedefsizce rakip yarı sahaya yollayıp, rakibin atak geliştirmesine neden oldular. Yazımın başında bahsetiğim ‘lider oyuncu’eksiliği bu dönemde kendini iyice hissettirdi. Sahadaki futbolculardan bir tek oyuna sonradan giren Sosa bu rolü üstlenmeye çalıştı.
Maçın uzatma dakikalarında Beşiktaş orta sahası ve defansı panik içinde rakibe pozisyon vermeye devam ettiler. Son dakikada Cenk’in muhteşem kurtarışı yine rakibin önüne düştü. Altı pas içinden dönen topa vuran Partizanlı oyuncunun şutu üst direğe çarparak avuta gitti. Bu top kaleye girse maç başlama vuruşu olmadan bitecek ve Beşiktaş rakibe 1 puan hediye edecekti. Alınan bu üç puanla Beşiktaş bir üst tura çıkmayı büyük ölçüde kolaylaştırmış oldu. Bundan sonra oynanacak 2 maçtan çıkartacağı 1 puan bir üst tura çıkmayı garantileyecektir.
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Atatürk Olimpiyat
Hakemler: Alexandru Dan Tudor, Aurel Onita, Octavian Sovre, Radu Adrian Ştefan Ghinguleac(4. Hakem)
Beşiktaş: Cenk, İsmail, Sivok, Pedro, Motta, Veli, Atiba, Olcay(Dk.57 Mustafa), Oğuzhan(Dk.70 Jose Sosa), Gökhan(Dk.90 Necip), Demba Ba
Yedekler: Emre, Ersan, Necip, Kerim, Sosa, Cenk T., Mustafa
Teknik Direktör: Slaven Bilic
Partizan: Lukac, Volkov, Stankovic, Stevanovic, Cirkovic, Ninkovic, Pantic(Dk.64 Ilic), Markovic, Drincic, Grbic(Dk.67 Zivkovic), Skuletic(Dk.67 Lazovic)
Yedekler: Kljajic, Petrovic, Zivkovic, Luka, Ilic, Lazovic, Fofana
Teknik Direktör: Marko Nikolić
Goller: Demba Ba (Dk.56,62), Markovic (Dk.78)
Sarı Kartlar: Veli (Dk.14), Volkov (Dk.28), Stankovic (Dk.56), Markovic (Dk.60), Lazovic (Dk.79), Stevanovic (Dk.79)