Süper Lig 5. Hafta
03.10.2011
Gaziantepspor 0 : 0 Beşiktaş
Beşiktaş son 23 günde toplam 7 maç oynadı. Türkiye liginde bu yoğunluğu kaldırabilecek bir başka takım olduğuna inanmıyorum. Rakibi zayıf da olsa, Beşiktaş’ın bu deplasamandan bir puan alarak dönmesi başarısızlık değildir. Maç yorgunluğu bir yana, haftaiçi oynanan Stoke City maçında yenilen “dayağın” da Beşiktaşlı futbolcuların performansını olumsuz etkilediği ortada. Hemen hepsi o maçta “darp” edilmişlerdi.
TFF’nin bu maçı Pazartesi oynatması tam bir skandaldı. Milli maçlar dolayısıyla bu hafta Avrupa’da hiç bir takım Pazartesi günü maç oynamadı. Zira, Milli takımların maçtan 5 gün önce oyuncularını kampa çağırma hakkı var. Nitekim Quaresma ve Sivok, ülkeleri Milli takımları tarafından kampa çağırıldığından bu maçta oynayamadılar. Ekrem ve Holosko için özel izin alınmasa, Hiddink de İsmail Köybaşı, Egemen ve Necip’i kampa çağırsa ne olacaktı? İşin bir başka yanlışı da, Beşiktaşlı milli futbolcuların bu maç nedeniyle kampa yorgun çağırılmış olması. Dolayısıyla bu durum Türk Milli Takımına da zarar veriyor. Ama TFF’nin bu detayları düşünecek vakti yok!
Gelelim maça; Beşiktaş’ın Stoke City maçındaki iyi futbolundan sonra bu maçta da iyi bir performans göstermesi beklenmiyordu. Ama bu kadar kötü bir performans göstermesi de büyük hayal kırıklığı yarattı. Carval’in sahaya sürdüğü kadro şöyleydi; Kalede Rüştü, geri dörtlüde Ekrem, Egemen, Sidnei, İsmail, orta sahada Aurelio, Fernandes, Simao, Necip ve ileri ikili de Holosko ve Mustafa Pektemek. Bu kadro sahaya 4-4-2 düzeninde çıktıysa da oyunun ilerleyen dakikalarında 4-1-4-1 şeklinde garip bir düzene dönüştü.
Beşiktaş’ın en büyük eksikliği, orta sahadan topu ileriye taşıyacak oyuncularının kötü bir performans göstermeleri idi. Aurelio ve Fernandez maç boyunca insiyatif alıp, ileri çıkmadılar. İleride oynayan Necip ise bu sezonun en kötü futbolunu oynadı. Simao ise orta sahada kendini Mustafa’nın arkasına saklarken, Holosko’nun defansa yardım etmemesi Ekrem’e zor anlar yaşattı. Beşiktaş’ın bu hastalığının tek çaresi, topu ileriye taşıyacak oyuncularını sahaya sürmektir. Tabii ki aklımıza ilk olarak Guti geliyor. Ayrıca, bonservisinin yarısına 3 milyon dolar verilen Alves’i de henüz seyredemedik. Bu futbolcular bu tür maçlarda oynamayacaklarsa hangi maçta oynayacaklar?
Maçın yıldızı hiç şüphesiz Rüştü idi. Stoke City maçındaki kötü performansının tersine, bu maçta yaptığı kurtarışlarla bir puanı Beşiktaş’a kazandıran oyuncu oldu. Rüştü’nün bu performansını sadece tecrübeye ve yeteneğe bağlamak yanlış olur. Simao da en az Rüştü kadar tecrübe ve yetenek sahibi. Rüştü takımını kurtarırken Simao elleri belinde orta sahada dolaşıyordu. Bu maçta da görüldüğü üzere, tecrübe ve yetenekle birlikte hırs olmayınca maç kazanmak zorlaşıyor.
Gaziantepspor sezona kötü başladı. Geçtiğimiz hafta Tolunay Kafkas istifa etti ve yerine Abdullah Ercan getirildi. Bu tür değişiklikler genellikle oyuncuları ateşler. Ancak bu değişikliğin etkileri henüz Gaziantepsporlu oyunculara sirayet etmemiş. Kötü futbollarına rağmen Beşiktaş’tan daha fazla gol pozisyonu yarattılar. Biraz şansları olsa 3 puanı alıp, hanelerine yazdırabilirlerdi.
Maçın hakemi Halis Özkahya iyi bir performans sergilemesine rağmen gösterdiği ve gösteremediği kartlarla yönetimine gölge düşürdü. Öncelikle Beşiktaş’a gösterdiği iki kırmızı karta bir göz atalım; Necip’e gösterdiği kırmızı tartışmaya son derece açık. Zira, Necip son adam olmasına rağmen kale ile rakip arasındaki açı son derece dar. Rakip Necip’ten kurtulsa bile yüzde yüz gol pozisyonuna giremeyebilir. İsmail’in kırmızı kartı ise tamamen yanlış. Pozisyon başladığında Gaziantepspor’dan iki oyuncu ofsaytta. Halis Özkahya bu pozisyonda yan hakeminin hatasından dolayı kırmızı kartını göstermek zorunda kaldı. Buna karşın, Gaziantepsporlu Orhan Gülle’ye ikinci sarı kartı gösterememesi ise Halis Özkahya’nın zayıflığı idi.
Carvalhal oyuncu değişikliklerinde çok geç kalıyor. İlk yarıda çok kötü bir performans gösteren Necip’in yerine Ernst’i almaması ciddi bir zaafiyetti. Altmışlı dakikalarda Necip’i oyundan alsa hem bir kişi eksilmeyecek hem de orta sahayı güçlendirmiş olacaktı. Hilbert’i Mustafa Pektemek’in yerine değil, Simao ya da Holosko’nun yerine alması daha mantıklı olurdu. Zira bu iki oyuncu da oyunda kaldıkları sürece hiç bir varlık gösteremediler. Edu’yu ise oyuna çok geç aldı. Oyuna girdikten sonra da sol açık olarak görev yaptı. Yorgun Holosko ise santrafor olarak görev yapmaya devam etti. Oysa, oyuna sonradan giren forvet oyuncusunun temel görevi ileri de pres yaparak rakibin oyun kurmasını engellemektir. Bu görevi taze kan olarak oyuna giren Edu’ya yaptırmayıp, Holosko’ya yaptırmaya çalışmak ise Carvalhal’in başka bir zaafı idi.
Beşiktaş’ın toparlanması için önünde yaklaşık 10 gün var. Bu süre hafif sakatlığı bulunan oyuncuların iyileşmesi ve formsuz oyuncuları form kazanması için yeterli bir süredir. Umarım milli takımlarda oynayan oyuncular sakat geri dönmezler.
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Kamil Ocak Stadı
Hakemler: Halis Özkahya, Baki Tuncay Akkın, Ekrem Kan, Hüseyin Sabancı (4. Hakem)
Gaziantepspor: Karcemarskas, Ivan de Souza, Dany, Emre Güngör, El Yasa, Popov, Wagner (Dk. 81 Djako), Orhan Gülle (Dk. 54 Murat), Serdar Kurtuluş, Sosa, Cenk,
Yedekler: Mahmut, Murat, Djako, Şenol, Alper, Binya Augustin, Mehmet
Teknik Direktör: Abdullah Ercan
Beşiktaş: Rüştü Reçber, İsmail Köybaşı, Mustafa Pektemek (Dk. 69 Roberto Hilbert), Necip Uysal, Simao, Holosko, Sidnei, Egemen Korkmaz, Fernandes, Aurelio, Ekrem Dağ
Yedekler: Cenk Gönen, Veli Kavlak, Fabian Ernst, Roberto Hilbert, Edu, Tanju Kayhan,
Atınç Nukan
Antrenör: Carlos Carvalhal
Sarı Kartlar: Orhan Gülle (Dk. 9), Aurelio (Dk. 18), Wagner (Dk. 25), Serdar Kurtuluş (Dk. 30), Sosa (Dk. 80)
Kırmızı Kartlar: Necip Uysal (Dk. 64), İsmail Köybaşı (Dk. 84)