15.04.2011
Beşiktaş 2 : 2 Gençlerbirliği
Beşiktaş, 28. hafta maçını Pazartesi günü oynuyor, 29. hafta karşılaşmasına ise aynı haftanın Cuma günü çıkıyor! TFF’nin Beşiktaş’a karşı allerjisi olduğu zaten apaçık ortada. Peki buna müsaade eden Beşiktaş yönetimine ne demeli? Bu tür acizlikler taraftarın yüreğini sızlatıyor. Böyle bir haksızlık Beşiktaş’tan başka hangi takıma yapılabilmiştir?
Tayfur Hoca, hem Quaresma’yı kadroya almayarak hem de maçtan sonraki demeçleri ile, Ligdeki maçları ciddiye almadığını, sadece kupayı hedeflediğini belirtmiş oldu. Bir takımın hocası böyle düşünürse oyuncuları da ona uygun bir futbol ortaya koyarlar. Beşiktaş’ın her ne koşulda olursa olsun, lige havlu atmasını içime sindiremiyorum. Beşiktaş her koşulda, bir kaç kulvarda mücadele edebilmelidir. Bazılarına gore, şampiyon olamadıktan sonra sıralamanın önemi olmayabilir. Ama taraftar için sıralama her zaman önemlidir. Ayrıca artık, üst sıralarda ligi bitirmenin maddi getirisi de var. Teknik heyet ve futbolcular, Beşiktaş uğradığı bu gelir kaybının farkında değillermiş gibi davranıyorlar.
Beşiktaş yönetimi, gelecek sezonlarda, futbolcu ve teknik kadro ile öyle bir sözleşme imzalamalı ki, şampiyon olamamak, şampiyonlar ligine gidememek ve ligi üst sıralarda bitirememekten dolayı uğradığı gelir kaybını futbolcularına ve teknik heyetine ödetebilmeli. Buna karşın, teknik heyet ve futbolcuların gelirleri de, elde edilen başarılara gore artmalı. Yani, bir anlamda performans değerlendirme sistemi oluşturulmalı. Bir başka önemli husus da, yabancı transferinde başarıya aç oyuncular tercih edilmeli. Emeklilik öncesi son voleyi vurmak için gelen oyunculardan fazla hayır gelmiyor.
Cuma akşamı olmasına rağmen, taraftarlar tribünleri doldurmuştu. Hava, iyi futbol oynamaya çok müsaitti. Tayfur Hoca, ilk onbirinde Nihat ve Fernandes’e şans vererek onlara güvenin sürmekte olduğunu gösterdi. Ancak bu iki oyuncu da, oyunda kaldıkları sürece Tayfur Hoca’nın güvenini boşa çıkardılar. Her ikisini de 67. dakikada oyundan alarak yerlerine Aurelio ile Bobo’yu koydu. Fernandes’in oyundan çıkarken Tayfur Hoca’nın uzattığı eli sıkmaması son derece saygısızcaydı. Sanki çok iyi bir performans göstermiş gibi Tayfur Hoca’yı protesto etmeye kalkıştı.
Bir kaç söz de Nihat için etmek istiyorum; Nihat sahada top oynamaktan çok, eliyle, koluyla yaptığı işaretlerle arkadaşlarının yapacağı işleri idare ediyor. Koşmaktansa konuşmayı tercih ediyor. Tribünlerin ona taktığı ‘genel müdür’ lakabının nedenini dün çok net olarak anladım. Bir ara sadece Nihat’ı izledim. Sürekli topun kendisine gelmesi için işaret ediyor ve kendi bölgesindeki savunmayı da yapmayıp, Hilbert’i yönlendirmeye çalışıyor. Oysa bu davranışlarda bulunmasa, sadece oyununu oynasa bu kadar itici olmayacak.
Maçtan aklımızda kalan önemli pozisyonlara gelince; Maçın ilk 10 dakikasında Beşiktaş, Simao ve Ernst’le iki net gol pozisyonu yakaladı. Ondukuzuncu dakikada İsmail Köybaşı, Gençlerbirliği kalecisi Özkan’ın açılmasını fırsat bilerek, sol kanattan sert vurarak şansını denedi. Arka direğe gelen topla buluşan Nihat topu boş kaleye atamayınca Beşiktaş bir golden oldu. Bu pozisyondan 3 dakika sonra, defansın arkasına atılan topla ceza sahasında buluşan Nihat Kahveci, topu kaleci Özkan’dan kurtarmaya çabalarkan yerde kaldı. Hakem devam kararı verdi. Oysa pozisyon kesinlikle penaltı idi. Zira rakip defans oyuncusu Nihat’ı arkadan iterek hem pozisyonunu bozdu hem de yere düşürerek kalecisine avantaj sağladı. Sanırım kalecinin topa sahip olması hakemin kafasını karıştırdı.
Beşiktaş’ın ilk golü 27. dakikada Simao’dan geldi. Sol çaprazdan ceza sahasına giren İsmail Köybaşı, topu Simao’ya bıraktı. Simao’nun düzgün vuruşuyla meşin yuvarlak ağlarla buluştu. Bu golde İsmail Köybaşı’nın emeği çok büyüktü. Ancak aynı İsmail Köybaşı yaptığı hatalarla hem Beşiktaş’ın ikinci golü yemesine hem de Gençlerbirliği’nin galibiyet golünü atabileceği pozisyonları bulmasına neden oldu. Beşiktaş’lı futbolcular 2. golden sonra maçın bittiğine hükmettiler ve oyunu rölantiye aldılar. Ciddiyetsizlikten, girdikleri pozisyonları gole çeviremediler. Bu ciddiyetsizlikten yararlanan Gençlerbirliği ise maçtan beraberlik ile ayrılmayı bildi. Cuma gecesi, İstanbul trafiğine rağmen, tribünleri dolduran seyirciye çok yazık oldu.
Madem lig maçları artık Tayfur Hoca ve futbolcular için çok bir şey ifade etmiyor, bu durumda Tayfur Hoca’nın önümüzdeki maçlar için yapacağı hamle, Beşiktaş’ın geleceği olan Atınç, Onur, Furkan, Doğukan ve Muhammed gibi oyuncularla sahaya çıkmaktır. Bu gençleri daha once çeşitli vesilelerle seyretme imkanımız oldu. Özellikle, Gaziantep B.Belediyespor ile oynanan kupa maçında çok iyi bir performans sergilediler. Bu çocukları ne kadar hızlı takıma monte edebilirse Beşiktaş’a o kadar fazla hizmet etmiş ve katkı sağlamış olur. As futbolcularını ise kupa maçlarına saklasın.
15.04.2011
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Fiyapı İnönü
Hakem: İlker Meral, Mustafa Emre Eyisoy, Gökhan Memişoğlu, Serdar Karakaş (4.)
Beşiktaş: Rüştü Reçber, Roberto Hilbert, İbrahim Toraman, Tomas Sivok, İsmail Köybaşı, Necip Uysal, Fabian Ernst, Nihat Kahveci (Dk.67 Mehmet Aurelio), Manuel Fernandes (Dk.67 Bobo), Simao Sabrosa, Hugo Almeida.
Yedekler: Cenk Gönen, Atınç Nukan, Rıdvan Şimşek, Onur Bayramoğlu, Erhan Güven, Mehmet Aurelio, Bobo
Teknik Direktör: Tayfur Havutçu
Gençlerbirliği: Özkan, İ.Burak, Aykut, Serkan (Dk.55 Yasin), Ermin Zec (Dk.82 Mununga), Mustafa, Randall (Dk.61 Emre), Jedinak, Mehmet, Cem, Murat.
Yedekler: Ramazan, Hurşut, Mahmut, Emre, Yasin, Emre Balak, Mununga.
Teknik Direktör: Ralf Zumdick
Sarı Kartlar: Tomas Sivok (Dk.61) Murat Kalkan (Dk.60) Gençlerbirliği
Goller: 27. dakikada gelişen atağımızda sol çaprazdan ceza sahasına giren İsmail Köybaşı, Simao’ya bıraktı. Portekizli oyuncumuzun vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu (1-0).
52. dakikada Nihat Kahveci’nin kullandığı korner atışında ön direkte iyi yükselen İbrahim Toraman, topu ağlarla buluşturarak takımımızı 2-0 öne geçirdi.
62. dakikada Gençlerbirliği, Michael Jedinak’ın serbest vuruştan golüyle farkı 1’e indirdi (2-1).
72. dakikada Mustafa Pektemek’in golüyle skor 2-2 oldu.