11.03.2011
Manisaspor 0 : Beşiktaş
Beşiktaş’ın önünde, bu maç dahil, 10 maç daha vardı. Yani ortada, alınabilecek 30 puan var. Bu 30 puanın alınması demek, mevcut sıralamada üst sıralara yükselmek demek. Şampiyon olunmasa da üst sıralamada olmanın ödülü ise, federasyonun dağıttığı yayın gelirlerinden daha fazla pay almak demek. İşin moral ve motivasyon etkilerini ise bir kenara koyuyorum. Ama Schuster maalesef bu gerçeğin pek farkında değil gibi gözüküyor ve Beşiktaş’ı maddi olarak zarara sokuyor.
Schuster’in Manisaspor maçındaki en büyük hatası, ilk yarıda ve ikinci yarının ilk yirmibeş dakikasında hiç bir varlık gösteremeyen ilk onbirinde ısrar etmesidir. Rakip ceza sahasına bile giremeyen kadroya 70 dakika sabretmesini hayretler içinde seyrettik. Takımın kötü gitmesinin en büyük nedeni ise, Guti’nin çok düşük bir performansla oynaması ve fizik olarak çok güçsüz bir görüntü çizmesi idi. Beşiktaş’ta topu alan her futbolcu önce etrafta Guti’yi arıyor, bulamazsa en yakınındaki arkadaşına pas atıyor. Kimse sorumluluk almak istemiyor.
Guti bu maçı hemen hemen hiç koşmadan oynadı. İkili mücadelelerin tümünü kaybetti. Sanki çok ağır bir hastalıktan yeni çıkmış gibiydi. Attığı pasların herhalde yüzde yetmişi yerini bulmamıştır. Üstelik, takım hücuma çıkarken kaptırdığı toplarla da rakibin tehlikeli ataklar yapmasına, pozisyon bulmasına neden oldu. Guti’yi ilk defa bu kadar oyundan kopuk oynarken gördüm. Sanki birilerine küsmüş de, o yüzden laf olsun diye oynuyor gibiydi.
Schuster’in, Guti’yi maçın ikinci yarısında oyundan alması gerekirken, 90+2. dakikaya kadar oyunda tutması anlaşılır gibi değildi. Guti’nin yerine 90+2.dakikada Ernest’i oyuna sokmasının ise hiçbir mantığı yoktu. O dakikada yapılacak değişikliğin üç amacı olabilir; Birincisi, takım farklı galiptir ve bu galibiyette en çok emeği olan oyuncuyu alkışlatmak istiyordur. İkicisi, takımı galiptir ama son dakikalarda rakip bastırmaktadır. Bu dakikada vakit geçirmek için değişiklik yapılır. Bu değişiklik genellikle savunmada ya da orta sahada yapılır. Üçüncü amaç ise, yenik durumda iken beraberliği sağlamak ya da beraberlik durumda bir gol atarak öne geçmektir. Bu durumda ise oyuna bir forvet oyuncusu da sokarak son dakikada şans ararsın. Ama Ernst gibi bir orta saha oyuncusunu, sonuç berabere iken oyuna alamazsın.
Schuster yaptığı bu değişiklikle hem kendini komik duruma düşürdü, hem de Ernst’i harcamış oldu. Zaten Schuster’in sezonun ikinci yarısından itibaren Ernst’e karşı anlaşılmaz bir ilgisizliği var. Geçen senenin ve bu sezonun ilk yarısının en iyi oyuncusunu birden ikinci plana atmanın makul bir nedeni olamaz. Bu konuda Beşiktaş yönetiminin Schuster’e baskı yapması gerekir. Aykut Kocaman da sezonun ilk yarısında Alex’e karşı tavır koyuyordu. Ancak, Aziz Yıldırım’ın isteği üzerine Alex takıma monte edilince FB’de işler düzelmeye başladı. Kulüp başkanlarının teknik direktörlere temel konularda müdahale etmeleri gerekir. Çünkü Kulüp başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, teknik direktörün patronudur. Ancak Beşiktaş’ta Schuster, kendisi patronmuş gibi davranmaktadır.
Schuster’i eleştirmekten, bir türlü maçın analizine giremedik. Gerçi analiz edilecek bir maç da olmadı ama yine de yazalım; Manisaspor sahaya gol yememek amacıyla çıkmıştı. Takım olarak çok iyi savunma yaptılar. Yarattıkları tehlikeli pozisyonlar genellikle kontra ataklardan geldi. Beşiktaş ise 70. dakikaya kadar rakibi rahatsız edecek ataklar geliştiremedi. Orta sahadaki top kayıpları yüzünden etkili ve organize ataklar seyredemedik. Quaresma’nın oyuna girmesi ile birlikte Beşiktaş hucumda biraz hareketlenmeye başladı.
Maçtan aklımızda kalan pozisyonlara bakınca; ilk önemli pozisyon, 70. dakikada Bobo’nun Simao’dan aldığı pasla ceza sahasına girmesi, üç rakip oyuncuyı çalımlayıp şutunu çekmesidir, Bu pozisyonda kaleci İlker topu yumruklayarak dışarı attı. İkinci pozisyon 72. dakikada gelişti. Guti, defansın arasına güzel bir pas attı. Topla ceza sahasında buluşan Simao, topu ayağından fazla açınca rakip oyuncuların müdahalesiyle pozisyonunu kaybetti. Bu pozisyondan sonra, 75. dakikada Manuel Fernandes ceza sahasının dışından çok sert vurdu. Kaleci İlker’den dönen topa çok müsait durumda olan Bobo dokundu, ancak meşin yuvarlak üstten auta çıktı. Bobo’nun, önündeki koskoca boş kaleye topu atamaması seyirciyi şaşkınlığa düşürdü.
Maçın son 10 dakikasında Beşiktaş’ın atakları sıklaştı. Seksenüçüncü dakikada genç oyuncumuz Doğukan Pala, ceza sahasına ortaladı, Bobo, topa uzanmasına karşın yetişemeyince mutlak bir gol daha kaçtı. Bu pozisyondan bir dakika sonra, Ekrem ile Fernandes’in paslaşmaları sonrasında Ekrem kale önündeki Bobo’ya pas attı. Bono’nun kafa vuruşunda meşin yuvarlak direğin yanından auta çıktı. Böylece Bobo, son maçların başarısız ismi Almeida’yı aratır oldu.
Bu maçın en önemli kazancı, Schuster’in mecburiyetten sol kanatta oynattığı Doğukan oldu. Doğukan ilk kez A takımı ile maça çıkıyor olmasına rağmen çok rahat bir oyun sergiledi. Gösterdiği performansla gelecek için umut verdi. Sol ayağı ile çok etkili ortalar yapabildiğini gösterdi. Schuster’in bu gençlere mecburiyetten değil, sezonun başından itibaren, takıma kazandırmak amacıyla forma vermesini tercih ederdim.
Maçın hakemi Barış Şimşek çok rahat bir maç yönetti. İki takım için de hatalı düdükler çalmadı. Maçın sonucu her iki takım için de adil oldu.
Manisaspor:0 – Beşiktaş:0
11.03.2011
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Manisa 19 Mayıs
Hakem: Barış Şimşek, Serhan Malkoç, Hakan Yemişken, Kutluhan Bilgiç (4.)
Manisaspor: İlker, Ömer, Dixon, Hüseyin, Ferhat, Murat (Dk.90 Bekir), Yiğit, Iwanski (Dk.82 Ahmet İlhan), M.Güven, Simpson, Manucho (Dk.68 Kahe)
Yedekler: Recep, Kalabane, Eren, Ahmet İlhan, Bekir, Onur, Kahe
Teknik Direktör: Hikmet Karaman
Beşiktaş: Rüştü Reçber, Ekrem Dağ, İbrahim Toraman, Matteo Ferrari, Doğukan Pala, Mehmet Aurelio, Manuel Fernandes, Guti Hernandez (Dk.90+3 Fabian Ernst), Simao Sabrosa, Bobo, Roberto Hilbert (Dk.71 Quaresma)
Yedekler: Cenk Gönen, Nihat Kahveci, Ricardo Quaresma, Necip Uysal, Erhan Güven, Fabian Ernst
Teknik Direktör: Bernd Schuster
Sarı Kart: Doğukan Pala (Dk.68), Bekir (Dk.90) Manisaspor
