20.02.2011
Beşiktaş 2 : 4 Fenerbahçe
Futbol ilginç bir oyun. Bir takım maçı farklı kazanmaya giderken bir anda mağlup olabiliyor. Dün de Beşiktaş farklı kazanabileceği maçı, yaptığı çok basit hatalar sonucunda farklı kaybetti. Bu mağlubiyetin üç mimarı vardı; Önem sırasına göre, önce Schuster’i, sonra Cüneyt Çakır’ı, en son olarak da Ferrari’yi sıralamaya koyabiliriz.
Schuster Türkiye’ye geldiğinden beri kişisel hırs ve kaprislerini öne çıkartarak Beşiktaş’ı sabote ediyor. Bu kaprislerinin ilk kurbanı Fatih Tekke oldu. Oysa Fatih Tekke gibi oyuncular, Quaresma ve Guti gibi oyuncuların olduğu takımlarda en az dört maç kazandırırlar. Bobo’nun sakat olduğu dönemde Schuster, elinde Fatih Tekke varken sırf kaprislerinden dolayı santrafor olarak sahaya Ali Kuçik’i sürmüştü. Oysa ilk yarıda puan kaybedilen Kasımpaşa, Konya, Gaziantep gibi maçlarda Fatih Tekke oynamış olsa en az 6 puan kazandırabilirdi.
Schuster’in vukuatları Fatih Tekke ile de sınırlı değil. İlk yarı sonunda sakatlanan Bobo’ya takmış durumda. Bobo’nun sakatlığının sahte olduğunu ima edip, kadroya almıyor. Üzülmez ile Toraman’ın kavgasından sonra, çok önemli Kiev maçında Toraman’ı kulübede oturtup, aylardır futbol oynamamış olan Ferrari’yi sahaya sürüyor. Son olarak da, takımın iyi savunma yapmadığını söyleyen Sivok’u Fenerbahçe maçında kadro dışında bırakıyor.
Schuster’in Fenerbahçe karşısına sürdüğü ilk onbirde Sivok yerine Ferrari’ye yer vermesi en temel hatası idi. Zira Ferrari, Kiev maçında kendisine tanınan şansı iyi değerlendirememiş, hazır olmadığını göstermişti. Amaç Ferrari’yi kazanmak ise, daha kolay maçlar seçilir ve skorun garantiye alındığı dakikalarda oyuna sokulabilirdi. Schuster’in yedek kulübesi tercihi de baştan sona yanlıştı. Yedek kulübesinde bir tane defans oyuncusu yoktu. Buna karşın yedekler arasında üç tane orta saha oyuncusu vardı. Oysa Sivok kadroda olsa, Ferrari atıldığında onun yerine Aurelio’yu değil Sivok’u koyar, en azından beraberliği korurdu. Yedekler arasında Bobo’nun olmaması ise ayrı bir Schuster klasiğiydi.
Schuster’in diğer bir yanlışı da oyun içerisinde gerekli değişiklikleri doğru şekilde yapmamış olmasıdır. İlk yarıda sahada gezinen Almeida’yı ikinci yarı başında oyundan alıp yerine Nobre’yi koyması gerekirdi. Ancak Schuster bu değişikliği 87. dakikada, skor 4-2 olduktan sonra akıl edebildi. Bu değişikliği zamanında yapabilse, yabancı kontenjanından dolayı oyunda olan Ekrem Dağ’ı da oyundan alıp yerine Hilbert’i koyabilirdi.
Gelelim maçın hakemine; Cüneyt Çakır yurt dışında çok iyi maçlar yönetip, haklı övgüler alan bir hakem. Böyle önemli maçları yönetmeyi de hak ediyor. Ancak, bu düzeyde bir hakem, yurt dışında farklı, yurt içinde farklı düdükler çalışyorsa, yaptığı hatalar art niyetli olarak nitelendirilir. Maçın ilk onbeş dakikasında Beşiktaş lehine çalmadığı faulleri, FB lehine yanlış verdiği faulleri hatırlarsak ne demek istediğim daha net anlaşılır. FB’nin golü gelene kadar Selçık’un Quaresma’ya yaptığı faullerden hiç kart almamış olması ilginçtir. Buna karşın Çakır, ilk yarıda Ekrem ve Quaresma’ya gösterdiği sarı kartlarla Beşiktaş’ı pasifleştirmeye çalıştı.
FB’nin ilk golünden önce Çakır yarattığı faul atışları ile Alex’e gol ortaları yapma imkanı sapladı. Nitekim, golden önceki pozisyon da faul değildi. Beşiktaş’ın attığı golden sonra baskılı oyunu ile rakibini bunalttığı son dakikalarda, uzatmaları oynatmayıp, Beşiktaş’ın gollük atağını kesti. İkinci yarıda Beşiktaş oyuna iyi başlamış ve golü bularak öne geçmişti. Baskısını artıran Beşiktaş’ı bu kez Çakır, avantaj kuralını en az dört kez ihlal ederek durdurdu. Öyle pozisyonlarda avantaj kuralını ihlal edip, faul atışları çaldı ki, bu pozisyonları avantaj kuralına göre devam ettirse büyük ihtimalle golle sonuçlanabilirlerdi.
Ferrari’nin atıldığı pozisyonda önce Lugano’nun arkadan yaptığı bir faul vardı. Çakır, hemen önünde olan bu pozisyona faul çalsa Ferrari oyundan atılmayacaktı. Elbette Çakır’ın yaptığı bu hata Ferrari’yi aklamaz. Ferrari bu hareketi ile takımına ihanet edip, farklı kazanılacak maçın kaybedilmesine neden oldu. Ferrari bu maçın Beşiktaş camiası için ne derece önemli olduğunun farkında değil. O pozisyondan önce de Lugano’yu ceza sahası içinde yaka paça aşağı indirmişti. Bir yıla yakındır yan gelip para kazanan bu oyuncunun kulüp tarafından nasıl cezalandırılacağını merak ediyorum.
Maçı özetlemeye çalışırsak; İlk yirmi dakika, Çakır’ın da desteği ile FB daha etkili bir oyun ortaya koydu. Golü de bu dakikalarda buldular. Yirmibeşinci dakikadan sonra ise Beşiktaş oyunun insiyatifini ele aldı. İkinci yarıya kararlı ve istekli başlayan Beşiktaş FB’yi kendi yarı sahasına hapsettiği gibi galibiyet golünü de buldu. Maçın kırılma anlarından biri 60. dakikada Almeida’nın kaleci Volkan ile karşı karşıya kalıp, golü atamaması idi. Almeida bu golü atabilse maç çok daha farklı bitebilir, belki de Ferrari’nin o dengesiz hareketi de oluşmazdı. Maçın ikinci kırılma noktası ise Ferrari’nin yaptırdığı penaltı idi. Ferrari’nin bu sorumsuz davranışı FB beraberliği yakaladığı gibi, 10 kişi kalan Beşiktaş önünde oyunun hakimiyetini de ele geçirdi.
Penaltı ile berarberliği yakalayana kadar sahada görünmeyen Alex ortaya çıktı ve Beşiktaş’ı mağlup eden golleri attı. Her ne kadar bazı yorumcular Alex’in attığı üçüncü gol için ofsayt olmadığını söylüyorlarsa da pozisyon net ofsayttı. Çakır ile birlikte maçın skorunu tayin etmeye soyunan yan hakem Bahattin Duran bu pozisyonu görmezden geldi.
Özet olarak bu maç üç bölümde oynandı; İlk yirmibeş dakika FB’nin üstünlüğü söz konusu idi. Yirmincibeşinci dakikadan Ferrari’nin atıldığı dakikaya kadar Beşiktaş’ın kesin üstünlüğü vardı. Bu dakikadan sonra üstünlük FB’nin eline geçti. Şayet Beşiktaş bu maçı 11 kişi tamamlayabilse maçı farklı bir skorla kazanırdı.
Beşiktaş: 2 Fenerbahçe: 4
20.02.2011
MAÇIN AYRINTILARI
Beşiktaş: Rüştü Reçber, Ekrem Dağ, İbrahim Toraman, Matteo Ferrari, İsmail Köybaşı, Fabian Ernst, Necip Uysal (Dk. 70 Mehmet Aurelio), Guti, Simao, Quaresma, Almeida (Dk. 87 Mert Nobre)
Yedekler: Hakan Arıkan, Fernandes, Mehmet Aurelio, Onur Bayramoğlu, Erhan Güven, Roberto Hilbert, Mert Nobre
Teknik Direktör: Bernd Schustetr
Fenerbahçe: Volkan, Lugano, Yobo, Emre (Dk. 77 Özer), Niang, Alex, Selçuk Şahin, Andre Santos, Mehmet Topuz, Gökhan Gönül (Dk. 82 Bekir), Dia (Dk. 77 Baroni)
Yedekler: Mert, Bekir, İlhan, Stoch, Baroni, Özer, Semih
Teknik Direktör: Aykut Kocaman
Sarı Kartlar: Ekrem Dağ (Dk. 12), Andre Santos (Dk. 18), Quaresma (Dk. 30), Gökhan Gönül (Dk. 61), Rüştü Reçber (Dk. 64), Necip Uysal (Dk. 67), Bekir (Dk. 84), Mehmet Topuz (Dk. 87)
Kırmızı Kartlar: Ferrari (Dk. 63)
Goller: 4. dakikada Fenerbahçe’nin kazandığı serbest vuruşta Alex topu ceza sahasına gönderdi. Rüştü boşa çıktı. Necip’e çarpan top filelerle buluştu 1-0.
44. dakikada Ekrem Dağ ceza sahası sol çaprazında topla buluştu. Rakibinden sıyrılan Ekrem harika bir vuruş ile durumu 1-1 yaptı.
50. dakikada kullanılan serbest vuruşta Simao’nun şutu baraja çarpıp İbrahim Toraman’ın önüne düştü. Toraman’ın çaprazdan kaleye gönderdiği şut gol oldu ve Beşiktaş 2-1 öne geçti.
65. dakikada penaltı kazanan Fenerbahçe’de Alex topu filelere göndererek skoru 2-2 yaptı.
72. dakikada Emre’nin soldan yaptığı ortaya Alex kafayla vurdu ve sarı-lacivertliler 3-2 öne geçti.
75. dakikada Dia’nın ara pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan Alex, Rüştü’yü çalımlayarak topu filelere gönderdi ve skoru 4-2 yaptı.