05.08.2010
Beşiktaş 3 : 0 Viktoria Plzen
Viktoria Plezen’in ortalamanın üstünde bir takım olduğu ilk maçta apaçık görülmüştü. Beşiktaş, ilk maçta bu takımı hafife almış ve nerdeyse turu daha ilk maçta terk edecek bir skordan kaleci Hakan sayesinde kurtulmuş ve Quaresma’nın yaptırdığı penaltı ile İstanbul için avantajlı bir sonuç yakalamıştı. Beşiktaş, deplasmanda aldığı bu avantajlı sonuçla bu maça çıktı.
Schuster’in beğendiğim özelliklerinden biri, yaptığı hatayı çabuk görmesi ve bu hatadan hızla vazgeçmesidir. Sahaya sürdüğü ilk onbire baktığımızda, ilk maçın ilk yarısında yaptığı hatayı tekrarlamadığı ve rakibin gücüne göre bir tertiple sahaya çıktığını gördük. Orta sahada Ernst ve Necip ikilisi defans bloğunun önünde çok önemli bir güvence oluşturuyor. Nitekim bu ikili, rakip ataklarında ilk müdahaleleri yaparak Beşiktaş defansını rahatlattı.
Sivok’un sakatlığı dolayısıyla defansın göbeğinde oynayan Zapatocny oynadığı güzel oyunla taraftara güven verdi. İbrahim Toraman’ın sakatlanması ile oyuna giren Ferrari ise, yabancı kontenjanından dolayı yollanması gerekli oyuncunun kendisi olmadığını ortaya koydu. Bence hem Zapatocny hem de Ferrari bu takımda kolayca forma bulabilecek oyuncular. İbrahim Toraman ise çok yönlü bir futbolcu olduğunda sağ bek ya da önlibero olarak her zaman bu takımın banko oyuncularından bir olur. Zira, sağ kanatta oynayan Erhan Güven şimdilik bu mevkinin hakkını veremiyor. Çok genç olduğu için Erhan, bu takımda kalmalı ve kendini geliştirmelidir. Ama mevcut performansı ile henüz formayı hak etmiyor. Sanırım Schuster, önümüzdeki maçlarda bu mevkide ya İbrahim Toraman’a ya da Ekrem Dağ’a şans verecektir.
Quaresma her oynadığı maçta seyir zevki yüksek ve aynı zamanda da etkili pozisyonlar izlememize neden oluyor. Aldığı paranın karşılığını vereceğini düşünmeyekteyim. Hem hızlı olup hem de topa bu kadar hakim olabilen bir futbolcuyu izlemek büyük keyif veriyor. Yıllar önce Hagi’nin Galatasaray’ı taşıdığı gibi Quaresma’nın da yıllarca Beşiktaş’ı taşıyacağına inanıyorum. Guti’nin de takıma girmesi ile performansının daha da artma olasığı çok yüksek.
Quaresma’nın attığı gol gerçekten jeneriklere girebilecek taddaydı. Bu golü çıplak gözle izleyenler tribünlerde kendilerinden geçtiler. Golü attıktan sonra bir golde Delgado’ya attırdı. Bu asisti yaparken topla birlikte attığı depar görülmeye değerdi. Herkes, o top dışarı çıkar diye düşünürken, topu aut çizgisine yakın bir mesafede yakalayıp, ortasını yapması müthişti. Topu iyi takip eden ve boşa kaçan Delgado’ya ise sadece bu topa kafa uzatmak kalmıştı.
Hazır söz Delgado’dan açılmışken belirteyim ki, bu takımdan gitmesi gereken futbolcu Delgado değil Tabata’dır. Yönetim, geçen sene astronomik bir bonservis parası ödediğinden Tabata’nın takımda kalmasını istiyor. Oysa, bu iki oyuncunun bugüne kadar göstediği performanslara baktığımızda, Guti’nin yedeği olması gereken futbolcunun Delgado olması gerektiğini söyleyebiliriz. Delgado orta sahada oynayabildiği gibi sol açıkta da iyi bir performans gösteriyor. Holosko’nun attığı güzel gol ise kaçırdıklarından çok daha zor idi. Kolay golleri atamayıp, zoru başarmış olmasından dolayı Holosko’yu eleştiremeyiz. Ancak 90 dakika boyunca takıma katkısı çok sınırlı oldu. Şayet Hilbert’le yollar ayrılacaksa Holosko’nun takımda kalmasında yarar var.
Quaresma bir gol atıp, bir asist yapıp, bir de oyuncu attırarak maçın yıldızlarından biri oldu. Bu maçta yıldızlaşan bir diğer oyuncu ise Necip Usta idi. Necip her geçen gün futbolunu zengişletiriyor ve üstün performansı ile seyircinin gönlünde taht kuruyor. Bu performansını sürdürebilirse Schuster’in de vazgeçilmezlerinden biri olacaktır.
Bir bütün olarak baktığımızda, Schuster’in takıma kişilik ve özgüven kazandırdığını söyleyebiliriz. Tüm oyuncular yardımlaşıyor, birbirlerinin açıklarını kapatmak için çabalıyorlar. Bunu yaparken de hata yapana bağırıp, el kol hareketi yapmadan, yani hata yapanı ateşe atmadan yapıyorlar. Takım olmanın en önemli göstergesi de budur. Bunun yanı sıra, özgüvenleri o kadar yükselmiş ki, ceza sahası dışından kaleyi gören herkes şut çekiyor. 2003’den beri kaleye uzaktan şut atma zaafiyeti çeken Beşiktaş, Schuster ve yeni transferlerle birlikte bu zaafiyeti aşmış gözüküyor. Bu maçta, ceza sahası dışından en az 8-9 etkili şut atıldı. Bu şutlar da seyirciye ayrı bir keyif veriyor.
Beşiktaş’ın yükselen başarılı grafiğini çekemeyenler, bu galibiyeti rakibin 9 kişi kalmasına bağlamalarını esefle karşılıyorum. Rakibin 9 kişi kalması elbette Beşiktaş’a kolaylık sağladı. Ancak rakip 11 kişi devam etseydi Beşiktaş da ona göre oynardı. Özellikle de, bu gerçeği göremeyen Beşiktaş yazarlarını(!) kınıyorum. Ayrıca, maç saat 9’da başladığında hava sıcaklığı 35 derece civarında nem oranı ise %70’lerde idi. Bizler tribünlerde nefes alamayıp, sırılsıklam terlerken, Beşiktaş’lı futbolcuların 3-0’lık sonucu yakaladıktan sonra oyunu rölantiye almalarını anlayışla karşılamak gerekir.
Beşiktaş:3 Viktoria Plzen:0
05.08.2010
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: BJK İnönü
Hakemler: Efong Nzolo, Joel Bruyn, Michael Gerard, Christophe Delacour (4. Hakem)
Beşiktaş: Hakan Arıkan, Erhan Güven, İbrahim Toraman (Dk. 46 Ferrari), Zapotocny, İbrahim Üzülmez, Fabian Ernst, Necip Uysal, Delgado (Dk. 60 Tabata), Holosko, Quaresma, Bobo (Dk. 68 Nihat)
Yedekler: Cenk Gönen, İsmail Köybaşı, Ferrari, Hilbert, Nobre, Nihat, Tabata
Teknik Direktör: Bernhard Schuster
Viktoria Plzen: Krbecek, Limbersky, Bystron, Navratil, Rajtoral, Jiracek, Petrzela (Dk. 75 Hiruska), Horvath (Dk. 84 Rydel), Rada, Kolar (Dk. 75 Hajovsky), Rezek
Yedekler: Tichacek, Hajovsky, Sevinsky, Darida, Rydel, Hiruska, Strihavka
Teknik Direktör: Pavel Vrba
Sarı Kartlar: Limbersky (Dk. 21 – Dk. 51), Delgado (Dk. 30), Rezek (Dk. 45)
Kırmızı Kartlar: Navratil (Dk. 31), Limbersky (Dk. 51)
Goller: 38. dakikada beklenen gol beklenen isimden geldi. Ceza sahası dışında topla buluşan Quaresma, Çek defansının arasına korkusuzca girdi ve ayağının dışıyla vurarak durumu 1-0 yaptı.
57. dakikada Quaresma sağdan ortaladı, kaleciyi geçen topu Delgado kafayla filelere gönderdi ve Siyah Beyazlılarımız, 2-0 öne geçti.
71. dakikada sahneye Filip Holosko çıktı. Sol tarafta topla buluşan Holosko sağ ayağının içiyle sol çaprazdan çok güzel vurdu ve durum 3-0 oldu.