30-31 Ocak 2010 tarihlerinde yapılan Genel Kurul toplantılarından sonra yapılan seçimde Yıldırım Demirören yeniden başkan seçildi. Toplam 7600 kişi oy kullandı. Oyların 4506’sını (%59,2) Yıldırım Demirören, 2837’sini (%37,4) ise Murat Aksu aldı. Katılımcıların %3,4 ise (257) boş oy kulladı. Bu boş oyların anlamı; her iki adaya da güvenmiyorum şeklinde yorumlanabilir.
Seçim sonuçlarını değerlendirmeden önce her iki adayın seçim öncesi çalışmalarına ve vaadlerine bir göz atalım: Yıldırım Demirören, futbol takımını 2008-2009 sezonunda hem lig hem de kupa şampiyonu yapmasına rağmen, taraftarın tepkisini çekmişti. 2010-11 sezonunun başlamasıyla birlikte, nerdeyse her maçta taraftar “Yeter Demirören, yeter” diye bağıryordu. Bu protestolar, başkanın da rest çekip, “Tribünleri temizleyeceğim” sözleri üzerine daha da sertleşmiş, başkana fiili saldırı ve küfürleşmeye kadar gitmişti.
Peki, camiaya iki kupa kazandıran başkana yönelik tepkilerin nedeni neydi?
TARAFTARIN TEPKİSİ
Öncelikle kulübün borçlarının hızla yükselmesi, bu borçlar içinde başkanın alacaklarının hızla artması, taraftarının tepki göstermesinin birinci nedeni idi. “Biz seni kulübü iyi yönet diye seçtik. Kulübe borç ver diye değil” diyorlardı. Balkanın ve baba Demirören’in bundan önceki Mali Genel Kurullarda alacaklarını bir tehdit olarak kullanmış olması da ayrıca bu tepkilere zemin hazırlamıştı.
Taraftarın tepkisinin önemli nedenlerinden biri de başkan Demirören’in yanlış transfer politikaları idi. 2009 sezonu bitiminde Gaziantepspor’dan yapılan transferler çok tepki çekmişti. Beşiktaş kulübü’nün Gaziantepspor’a Tabata için 8 milyon Avro, İsmail Köybaşı için de 5,5 milyon Avro ödeyecek olması taraftarı isyan ettirmiş, Başkan Demirören ile Gaziantepspor başkanının iş ilişkisi olduğu iddialarının basında çıkması taraftarın sabrını taşırmış ve “Başkan olsana, başkan olsana, Gaziantep’e başkan olsana” diye tezahürat yapmalarına neden olmuştu. Bunu yanı sıra, bedava yollanılan İbrahim Kaş’ın bir yıllığına 1,5 milyon Avro’ya kiralanması, 5 milyon Dolara satılan Nihat’ın bonservisine 5 milyon Avro ödenmesi de tepkilerin artmasına neden olmuştu.
Wolfsburg maçına gelen FB’li Ferit Şahenk’in daveti üzerine Bükreş’e FB’yi desteklemeye gitmesi de taraftarı incitmişti. Zira, Beşiktaş başkanını maça davet eden FB başkanı Aziz Yıldırım değildi. Üstelik, FB yönecisi Cihan Kamer, Wolfsburg’a aynı ekiple gelmesine rağmen, Aziz bey kızabilir deyip Beşiktaş maçına gelmemesine rağmen Demirören’in Bükreş’e arkadaşları ile gitmesi yakışıksız bulunmuştu.
SEÇİM VAATLERİ
Seçim öncesi başkan adayları neler vaat ettiler?
Murat Aksu’nun seçim sloganı “Değişim, Şimdi” idi. Seçim söylemlerinde ve broşüründe özellikle Beşiktaş’ın artmakta olan borçlarına dikkat çekiyor ve başkanın alacakları konusunda cesur bir tavır ortaya koyarak, bir anlamda “Ödemem” demeye getiriyordu. Ancak bu söylemlerinde, Beşiktaş’ı hızla artmakta olan borçlardan nasıl kurtaracağını anlatmaması kafalarda soru işaretleri uyandırıyordu. Aksu’nun vaatleri arasında; yeni stadyum, profesyonelleşme ve yeniden yapılanma, şefaf finansal yönetim, marka yönetimi ve çağdaşlaşma gibi ayağı daha çok yere basan vaatler yer alıyordu. Borçların nasıl ödeneceği konusu hariç, tüm diğer vaatleri için gerçekleştirilebilir çözüm önerileri sunmakta idi. Broşürünün ilk sayfasına Atatürk’ün resmini koyup, Gençliğe Hitabesine yer vermesi ise anlamlıydı.
Demirören’in seçim sloganı; “Kazanan Takımın Yeni Oyun Sistemi” idi. Demirören’in söylemleri ve seçim broşürü incelendiğinde, elle tutulur tek vaadi 42,000 kişilik yeni İnönü Stadyumu idi. Ancak, başkan olduğu 2004 yılından beri her sıkıntıya düştüğünde bu vaadi yenilemiş olması inandırıcılığını ortan kaldırmıştı. Seçim broşürlerinde, kendisini desteklemediğini açıkça belirtmiş olmalarına rağmen Süleyman Seba ve Hikmet Çetin’in resimlerini kullanmış olması da Demirören’in seçim öncesinde ne kadar çaresizlik içinde olduğunu göstermektedir.
Demirören’in seçim broşüründe yer alan diğer vaatleri ise; Taraftarın gurur duyacağı bir Beşiktaş yaratacağı, profesyonel kadrolarla kulübü yürüteceği, amatör branşlara para ayırmayacakları ve 27 adet iştişare heyeti oluşturacağı idi. Bu vaatlerin okuyan aklı selim bir Beşiktaş’lının normal olarak Demirören’e oy vermemesi gerekirdi. Demirören, bu vaatler listesi ile 2004’ten beri kulüp yönetimini profesyonelleştiremediğini, bir anlamda tek başına yönettiğini söylüyor. Futboldan kazanılan gelirin sadece futbola harcanacağını, amatör branşlara para ayrılmayacağını, bu branşların sponsorluk gelirleri ile yürütüleceğini söylüyor. Boks, güreş, atletizim, kürek, jimnastik, briç vs gibi branşlara sponsor bulmanın imkansız olduğu orta. Bu branşları kapatacağını açıkça belirtmesine rağmen Demirören’in oy alması ilginç değl mi? İstişare heyetleri kurmak istemesinin nedeni ise kendisine sadık oy potansiyeli olan kişilere yeni dükalıklar kurmaktır. Kendi yönetim kurulunun fikirlerini almadan tek başına kararlar veren bir başkanın 27 adet istişare kurulunda bulunacak 100 den fazla kişiyi dinlemesi mümkün müdür?
NEDEN DEMİRÖREN KAZANDI
Beşiktaş taraftarı ve kongre üyeleri arasında tavır farkı gerçekten var mıydı? Kongre üyeleri neden Demirören’i seçtiler? Bunun bir temel nedeni var:
Bu temel neden Demirören’in Aksu’yu siyaseti kulübe sokmakla suçlaması idi. Bu iddia kongre üyeleri tarafından çok fazla önemsendi. Beşiktaş camiası, yapısı gereği demokrat ve laiktir. Murat Aksu’nun aday olmasını, AKP iktidarının toplumdaki tüm resmi ve sivil kuruluşları ele geçirme politikasının bir devamı olarak algıladılar ve tepki gösterdiler. Bu konuda Demirören’in fırsatçılığı ve belden aşağı vurması ne kadar etkili olmuşsa, Aksu’nun da kendini yeterince ifade edememesi ve kongre üyelerini ikna edememiş olması o kadar etkili olmuştur.
Bunun yanı sıra, 7 yıl boyunca sürekli yeni üyeliklerle kulüp içindeki konumunu sağlamlaştırmış olması da Demirören’in seçimi kazanmasında etkin rol oynamıştır.