TK Final – 13.05.2009
Beşiktaş 4 : 2 Fenerbahçe
Beşiktaş, şampiyonluk mücadelesini doğrudan etkileyecek bir galibiyetle Kupa’yı kazandı. Bu sezon büyük takımlara karşı üstünlük sağlayamamış ve Fenerbahçe’ye daha bir hafta önce yenilmiş olmanın stresini üzerlerinden atıp bu Kupa’yı kazanmış olmak Beşiktaş’lı futbolculara müthiş bir özgüven kazandıracaktı. Bu özgüvenle, önlerindeki 3 lig maçını da kazanıp, şampiyon olacaklarına inanıyorum.
Maçla ilgili olarak önce Hakem Bünyamin Gezer’i konuşmak istiyorum. Bu memur arkadaşın Beşiktaş maçlarında verdiği kararlar FIFA ve UEFA yetkililerince incelense hakemlik kariyeri anında biter. Alex’le Ernst çarpışıyor, daha doğrusu Alex kendini Ernst’in üstüne atıyor ve memur arkadaş anında düdüğünü çalıyor. Tam bir dakika sonra Ekrem’in önüne Lugano çıkıyor ve düşürüyor, memur arkadaşımız oyunu devam ettiriyor. Çünkü bu faulü verse Lugano 2. sarı karttan oyundan ihraç edilecek.
Skor 4-1 olduktan sonra bu farkı FB’ye yakıştıramıyor olacak ki, 90. dakikada Guiza’nın kendini yere bırakmasını penaltı olarak değerlendiriyor ve farkın ikiye inmesini sağlıyor. Burada bir paragraf da Guiza ve Alex için açmak istiyorum. Büyük futbolcu olmakla iyi futbolcu olmanın en iyi örnekleri olduklarını ortaya koydular. Guiza kaleci Hakan’ın emeklerini çalmak istedi. Oysa büyük futbolcular bu tür emek hırsızlıklarına tenezzül etmezler. Alex ise, büyük futfolcu olsa idi, o penaltıyı göstere göstere dışarı atar ve tüm futbolseverlerin kalbinde taht kurardı. Bu son cümlem elbette bir fantazi; Alex büyük futbolcu olmadığını 2007-2008 sezonunda İnönü’deki maçta beline atılan boş pet şişesi yüzünden dakikalarca yer kıvranarak göstermişti. Memur arkadaşın marifetleri bu penaltı ile de bitmedi. Penaltıdan sonra, maçın bitimine 35-40 saniye varken Beşiktaş mutlak gol pozisyonuna giriyor ve memur arkadaş atağın bitmesine müsaade etmeden maçı erken bitiriyor. Belli ki farkın açılmasına gönlü elvermiyor.
Maçın kilit adamı bence Bobo idi. En iyi adamı demek istemiyorum. Bu maçın yıldızı hiç tartışmasız Holosko idi. Bobo’nun kilit adamlığı ise attığı ve atamadığı gollerden geliyor. Yusuf’un golünden sonra Fenerbahçe moral olarak çökmüş durumda. Özellikle defans oyuncuları ve kaleci çok kötü performans sergilemeye başlamış. 22. dakikada Holosko defans oyuncularını geçip Bobo’ya öyle bir pas atıyor ki, golün kaçması atmaktan daha zor. Bobo bu golü ıskalıyor. Bobo o golü atsa maç o dakikada bitecek, belki de tarihi bir fark yaşanacak. Ama hemen peşinden Guiza golünü atarak Fenerbahçe’nin tekrar umutlanmasını sağlıyor.
Aynı Bobo, 56. dakikada 35 metreden öyle bir şut atıyor ki, kaleci topu bile göremeden gol oluyor. Daha sonra ise, Yusuf’un aut çizgisinden zeka ve yeteneğiyle söküp ortaladığı topa öyle bir kafa vuruyor ki, en kaliteli kalecilerin bile çıkarması çok zor bir golü atıyor. Tam kendini affettirdi derken, Holosko ile ver-kaça girip, Holosko’ya çok güzel bir topuk pası atıyor ve dördüncü golde de pay sahibi oluyor. Tello ve Yusuf 75. dakikadan sonra yorulmasa bu maç daha farklı bir skorla da bitebilirdi.
Mustafa Hoca ilk yarıda İbrahimlerden Toraman’ı sol kanada koyup, Üzülmez’i yanına oturtmuştu. Bence, daha iyi bir sol bek gelene kadar Üzülmez bu takımda banko oynamalı. Takımı ateşlediği gibi, 100 metrelik bir koridoru da tek başına kontrol ediyor. Üzülmez’in önünde oynayanlar kesinlikle defans görevi yapmıyor ve Üzülmez’i bu koridorda yalnız bırakıyorlar.
Sivok iyi bir futbolcu olmasına rağmen bence defansın göbeğinde oynamamalı. Onun yaptığı her hata golle sonuçlanıyor. Guiza’nın attığı golde hatası çok büyüktü. Rakiple top arasına giremedi. Ama her şeye karşın orta sahada oynadığı zaman Beliktaş’ın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Cisse ise ligin sonuna doğru açılmaya başladı. Oynadığı son 3-4 maçta çok olumlu işler yapmaya başladı. Bu maçta da gayet iyiydi.
Fenerbahçe, 26 yıldır Kupa’yı kazanamamanın verdiği baskıyı üstünden atamadıkça, önümüzdeki yıllarda da bugünküne benzer sonuçlara mahkum olacaktır. Fenerbahçe yönetiminin aşırı miktardaki prim vaadi de futbolcular üzerinde olumsuz etki yaratmıştır. Motivasyon konuşmaları yerine, “Çıkın bildiğiniz gibi oynayın” deselerdi Fenerbahçe’li futbolcular bugünkü futbollarından daha iyisini oynarlardı.
Bu Kupa’yı başından beri hak eden taraf kazandı. Fenerbahçe’lilerin bundan sonra yapacakları tek şey, Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ne gitmesi için dua etmektir. Aksi takdirde önümüzdeki sezon Edirne’den öteye gidemezler.
Beşiktaş 4 – Fenerbahçe 2
13.05.2009
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: İzmir Atatürk
Hakem: Bünyamin Gezer, Tarık Ongun, Asım Yusuf Öz, Mustafa Kamil Abitoğlu (4.)
Beşiktaş: Hakan Arıkan, İbrahim Toraman (DK.46 İbrahim Üzülmez), Gökhan Zan, Tomas Sivok, Ekrem Dağ, Edouard Cisse, Fabian Ernst, Yusuf Şimşek (Dk.75 Uğur İnceman), Rodrigo Tello, Filip Holosko, Bobo (Dk.83 Nobre)
Yedekler: Rüştü Reçber, Serdar Özkan, Mert Nobre, Erkan Zengin, Uğur İnceman, İbrahim Üzülmez, Zapotocny.
Teknik Direktör: Mustafa Denizli
Fenerbahçe: Volkan Babacan, Ali Bilgin, Gökhan, Lugano, Roberto Carlos, Deivid, Selçuk, Emre (Dk.67 Deniz), Uğur (Dk.52 Semih), Alex, Güiza.
Yedekler: Volkan Demirel, Önder, Vederson, Kazım, Maldonado, Semih, Deniz Barış.
Teknik Direktör: Luis Aragones
Sarı Kartlar: İbrahim Toraman (Dk.20), Sivok (Dk.33)
Lugano (Dk.13), Semih (Dk.85) Fenerbahçe
Goller: 6. dakikada Tello’nun sol köşeden kullandığı korner atışında topla buluşan Yusuf Şimşek, ceza sahasının dışında sol çaprazdan sert vurdu ve kaleci Volkan Babacan’ı geçen top ağlarla buluştu, Ekibimiz 1-0 öne geçti.
74. dakikada sol kanatta rakibinden topu söken Yusuf Şimşek ceza sahasına girdi ve vuruşunu yaptı. Savunmadan seken topa yükselen Bobo’nun vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu ve Ekibimiz 3-1 öne geçti.
80. dakikada Holosko, Ekibimiz’i 4-1 öne geçiren golü kaydetti.
90. dakikada Güiza ceza sahasında yerde kalınca hakem Bünyamin Gezer penaltı noktasını gösterdi.
90+1. dakikada Alex penaltıyı gole çevirdi (4-2).