Futboldaki Gerileme Devri Ciddiye Alınmalı

0
556

SL 17. Hafta Beşiktaş 2 : 1 Kayserispor 09.12.2006

Futbol seyretmeye başladığım yetmişli yıllardan bu yana,hatırladığım kadarıyla, her sezon en azından bir ya da iki takım güzel futbol oynar ve seyirciye zevk verirdi. Bu sezonun ilk yarısında hiç bir takım seyircisini memnun edemedi. 2002 yılında elde edilen Dünya üçüncülüğünden sonra Türk futbolu gerileme devrine girmişti. Bu gerileme hızla devam ediyor. 2006 Dünya kupasına katılamayışımız, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde kolay bir gruptan bir üst gruba çıkamayışı hatta UEFA’ya bile katılamayışı, Kayseri ve Trabzon’un erken havlu atması, FB ve Beşiktaş’ın UEFA’da yola devam edebilmesinin son maçtaki performanslarına kalması hep bu gerilemenin nedenleri.

Türk futbolunun bu gerileme devrini atlatabilmesi için bazı radikal kararlar alınması gerekiyor. Öncelikle, kulüplerin transfer ettiği yabancı futbolcuların kaliteli ve Türk futboluna katkı yapabilecek özelliklerde olması gerekiyor. Ülkemizde oynayan yabancı oyuncuların ülke futbol kalitesini artıracak özelliklere sahip değiller. Pek çok kulüp, sanki mecburmuş gibi, sırf yabancı kotasını doldurmak için transfer yapmakta ve zaten kıt olan kaynaklarını da israf etmekteler. 

Gerileme devrinden kurtulmak için ikinci önemli adım kulüplerin alt yapılarından gelmelidir. Son yıllarda, BJK, GS, FB ve TS kulüplerinin alt  yapılarından yetişen ve süper ligde oynayan etkili bir futbolcu (GS’li Arda hariç) hatırlamıyorum. Federasyon da bu konuda yeterince duyarlı değil. Federasyon alt yapıdan yetişen oyunculara forma veren kulüpleri değişik yöntemlerle ödüllendirmesi ve teşvik etmesi gerekir. Öyle büyük teşvikler olmalı ki her kulüp alt yapısına yönelip, yeni futbolcular bulmanın yolu aramalı. Dört büyük takımın PAF liginde yaklaşık seksen futbolcusu bulunuyor. Bu seksen futbolcudan kaç tanesi süper ligde kendi takımlarında forma bulabiliyorlar?

HAKEMLER, ŞİKE VE TEŞVİK

Gerileme devrinin müsebiblerinden bir tanesi de hakemlerimizdir. Hakemlerimizin uluslararası turnuvalarda görevlendirilmeyişi onların kalitesinin bir göstergesidir.  Verdikleri yanlış kararlarla hem sonuçlara etki ediyor hem de futbolcuların yanlış yetişmelerine neden oluyorlar. Türkiye liglerinde kolay faul kararlarına, ucuz penaltılara alışmış futbolcular uluslararası arenaya çıktığında aynı hakem kararlarını göremeyince sudan çıkmış balığa dönüyor.

Gerileme devrinin en önemli nedenlerinden biri de tabii ki şike ve teşvik primidir. Bu konuda ne Federasyon ne de siyasi otorite ciddi adımlar atamıyor. Tam tersine ortaya çıkan bir kaç yürekli adam da susturulmaya çalışılıyor. Fenerbahçe’nin İstanbulspor’a verdiği teşvik primi belgelendi, ama sonuç ortada. Yapanın yanına kar kaldı. Ankaragücü’lü Cafer konuştu, şimdi ortalarda görünmez oldu. Acarkent ve benzeri suistimallerin üzerine giden basın kuruluşları şike ve teşvik söz konusu olduğundan sus-pus oluyorlar. Çünkü en çok şike ve teşvik primini basınımızın genel yayın yönetmenleri ve spor müdürlerinin tuttuğu takımlar yapıyor. 

Habertürk adlı kanal bu konuda biraz yürekli tavırlar göstermeye başlamıştı ama maalesef onlarda reklamın gücüne teslim oldular. Bugüne kadar pek çok şike ve teşvik olayını ekranlara taşıyan Tuğrul Yenidoğan canlı yayın esnasında susturuldu. Oysa, sayın Yenidoğan, Aziz Yıldırım’ın son şike iddiları hakkında oluşturduğu savunma tezlerini çürütecek bilgi ve belgeleri ekrana getirmek üzereydi. Bu konuda Koç grubunun Habertürk’ü reklam silahı ile sindirdiği söyleniyor. Şayet bu iddia doğru ise şike ve teşvik primi kavramlarının yanına bir de “reklam tehditi” kavramını koyacağız gibi görünüyor.


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here