SL 6. Hafta Galatasaray 1 : 0 Beşiktaş 17.09.2006
Beşiktaş defansı sezon başından beri alarm veriyor ve “Her an bir iş kazasına hazırım” diyordu. Nitekim beklenen “İş kazaları” Trabzon ve Galatasaray maçlarında peşpeşe geldi. Öncelikle İbrahim Toraman’a sitem etmek istiyorum. Öyle kritik maçlar öncesi takımını yalnız bıraktı ki afedilir gibi değil. Beşiktaş yönetiminin bu oyuncuya verdiği cezayı çok merak ediyorum. İkinci sitemim ise Gökhan Zan’a ! Gökhan tam anlamıyla hastalık hastası. Yolda yürürken bile “sakatlanabilen” bir oyuncu. Bir TV sohbetinde Milli Takım’dan hocası olan fatih Terim de bu özelliğinden yakınarak Beşiktaş yönetimini uyarmıştı. Gökhan’ın psikolojik destek almasını gerektiğine inanıyorum.
Tigana’nın işine karışacak halim yok. Takımı en iyi o tanıyor. Kimin performansını iyi bulursa onu oynatır. Ancak Kleberson sahaya yansıttığı performansı ile, “Ben bu takımda oynamak istemiyorum” diye bağırıyor ve Tigana Kleberson’da ısrar ederek orta saha hakimiyetini rakip takımlara bırakıyor. Bu mevkide Fahri Tatan’a daha fazla şans verilebilir. Maçla ilgili teknik detaya girmeye gerek yok. Galatasaray üç puanı daha fazla istedi ve aldı. Kendilerini kutlamak gerekir.
YALANCI ÇOBAN BURAK
Burak elle gol atmasının ardından, CSKA Sofya maçında da haksız bir penaltı yarattı. Bu tip futbolcular hakemlerin en çok korktuğu futbolcu tipidir. Bir kez adları “sahtekar”a çıktı mı maçtaki her hareketlerine tereddütle bakılmaya başlanır. Galatsaray maçında bu düşünce sisteminin tipik bir örneğini yaşadık. Hakem Cüneyt Çakır bu teredütünden dolayı Burak’ın İnomoto tarafından düşürülmesini penaltı olarak değerlendiremedi. Burak, Beşiktaş camiasının Arif Erdem tarzı futbolcularda haz almadığını bir an önce kavramalı ve kendine çeki düzen vermeli.
Cüneyt Çakır genel olarak iyi bir yönetim gösterdi. Ancak bazı pozisyonlarda yeterince cesur değildi. Sabri’ye itirazdan dolayı gösterdiği sarı kartta son derece haklı idi. Ancak Sabri’nin kart gördükten sonraki pek çok pozisyonda gösterdiği tepkilere ikinci sarı kartı gösterme cesaretini kendinde bulamadı. O zaman birinci sarı kartı gösterip şov yapmanın anlamı nedir? Bu cesaretsizliği yüzünden ileride başı çok fazla ağrıyacak. Çünkü bu cesaretsizliğini gören diğer futbolcular, itiraz nedeniyle sarı kart gördükten sonra kendisi ile restleşip, itirazlarını sürdürecekler.
TİGANA’NIN OTORİTESİ SORGULANIYOR
Hazır hakemden söz açılmışken, Tigana’ya da bir eleştirim var; Tigana yenilginin nedeni olarak hakem Çakır’ın Galatasaray’dan Song’u oyundan atmamasını gösteriyor. Bir anlamda, Galatasaray’ı onbir kişi ile yenemezdik demeye getiriyor. Belli ki Tigana’ya Beşiktaş’ın etik değerleri ve tarihi hiç anlatılmamış. Beşiktaş’ın bu tür ucuz mazeretlere hiç ihtiyacı olmamalı. Tigana biraz da hatayı kendinde aramalı.
Maç sonrası röportajda Beşiktaş kaptanı İbrahim Üzülmez’e Tigana’nın bu sözleri hatırlatıldığında Üzülmez’den çok ilginç bir tepki geliyor. Üzülmez, “Hiç kimse artık hakemlerle uğraşmasın. Yenilginin sebebini hakemde aramak yanlış” diyor ve Hoca’sına tepki gösteriyor. Bununla da kalmıyor ve Delgado ile Ricardinho’nun birlikte oynamaması konusunda kendisine yöneltilen soruya ,”Elinde iyi oyuncu varsa sahaya süreceksin. İkisi elbette birlikte oynayabilir” diyerek Tigana’ya ikinci kez eleştiri yolluyor. Bir takımda oyuncular medya önünde hocalarını bu şekilde eleştirmeye başlamışsa, o hocanın artık takım üzerinde otoritesi kalmadığı anlamına gelir. İbrahim Üzülmez’i düşüncelerine yüzde yüz katılmama rağmen, bu düşüncelerini medya önünde dile getirdiği için kınıyorum. Bir futbolcunun bu kadar açık bir şekilde hocasını eleştirme hakkı olmadığını düşünüyorum.