Beşiktaş Yönetimi bu yıl da transfere hızlı girdi. Yapılan transferle ilgi konuşmak için henüz çok erken. Yine de ilk izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim; Genç oyunculardan Serdar Kurtuluş ve Burak Yılmaz hakkında hiç bir fikrim yok. Ancak genç olmaları ve Tigana’nın incelemesinden geçmiş olmaları bana umut veriyor. Fahri’yi ise Milli maçlarda seyretme imkanım oldu. Oyun anlayışını ve disiplinini ben çok olumlu buldum. Koray’la birlikte, defansın önünde çok sağlam bir ikili oluşturabilir. Baki Mercimek’i pek çok kez seyretme fırsatı bulmuştum. Bu oyuncunun Beşiktaş’ta forma bulma şansının çok yüksek olduğuna inanmıyorum.
Forvette Gökhan Güleç’le iyi bir ikili oluşturmaya başlayan Bobo kesinlikle transfer edilmeli. Bu çocuk çok genç ve futbolu iyi biliyor. Bir kaç yıl içerisinde Avrupa’nın her takımında oynayacak düzeye gelir. Bizler de Ferdinand’a yaptığımız gibi,”Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli” nakaratını söylemeye devam ederiz. Kaleci Vedran Rudje’nin kariyeri iyi gözüküyor. Fransa’da 3 kez, Belçika’da da iki kez yılın kalecisi seçilmiş. Bu kariyerdeki bir kaleci için çok fazla söz söylemeye gerek yok.
Gelelim Nobre’ye; Nobre futbol olara Beşiktaş’a çok şeyler katabilir. Ama kişiliği Beşiktaş’la hiç bir zaman uyuşmayan bir futbolcu. Bu futbolcuyu transfer edenlerin Beşiktaş etiği hakkında en ufak bir bilgileri olduğunu zannetmiyorum. Üstelik geçtiğimiz sezon,”El Değmemiş Bir Lig İstiyoruz” pankartını açtıranlar da bunlar değil miydi? Şimdi utanmadan ligimiz “elleyenlerden” birini transfer ettiler. Nobre’nin Beşiktaş’ta çok gol atacağına inancım tam, ancak hiç birine sevinmeyeceğimi de şimdiden söyleyebilirim. Nobre’ye Fenerbahçe’den transfer edildiği için değil, futbol ahlakı olmadığı için karşıyım.
TÜMER HARAKİRİ YAPTI
Tümer’in transferine ise profesyonel açıdan bakmak istiyorum. Çünkü onunla aramda hiç bir zaman duygusal bir bağ oluşmadı. Beşiktaş forması üzerinde hep iğreti duruyordu. Profesyonel açıdan baktığımda, daha iyi koşullarda başka bir takıma transfer olmak her futbolcunun hakkıdır. Beşiktaş’tan pek çok yıldız futbol kariyerlerini başka forma altında tamamladılar. Ancak onların büyük çoğunluğu halen Beşiktaş taraftarının kalbinde önemli bir yer işgal ediyor. Çünkü pek çoğu Beşiktaş’tan kendi rızaları ile gitmediler. Gönderildiler. Tümer ise kendi rızasıyla gitti.
Tümer’in FB’ye gitmesiyle kazandıkları ve kaybettiklerini teraziye koyduğumda, kaybettiklerinin çok daha ağır bastığını görmekteyim. Kazancı, futbol kariyerinin sonunda elde edeceği bir kaç milyon ekstra paradır. Yani, futbolcu deyimiyle, son voledir. Kaybettiği ise, ömür boyu sürecek olan, “Beşiktaş’lı Tümer” ünvanıdır. Bu kaçırdığı ünvanın sağlayabileceği imkanlar, “son volenin” sağladığı parayla kesinlikle ölçülemez. Şundan eminim ki Tümer, Fenerbahçe taraftarı gönlünde de hiç bir zaman “Fenerbahçe’li Tümer” olarak yer alamayacaktır. Yani İsa’ya ne de Musa’ya yaranamayacaktır. Yazık etti kendine.