Millilerimiz İsviçre karşısında çok kötü bir sınav verdiler. Bunun bir çok nedeni var. Teknik konulara girip, şu iyi oynadı bu kötü oynadı demek istemiyorum. Çünkü Türk Milli Takımı maçı daha oynamadan kaybetmişti.
Nedeni son derece basit; Rakibi hafife almak. Başta basın kuruluşları olmak olmak üzere herkes İsviçre’yi çantada keklik gördü. Kimse de oturup İsviçre’yi inceleme zahmeti göstermedi. İsviçre grubunda 10 maç yaptı, 4 galibiyet ve 6 beraberlik aldı. Yani yenilgisi yok. 10 maçta 18 gol attı ve 7 gol yedi. Buna karşın Türkiye 12 maçta 6 galibiyet, 5 beraberlik ve 1 yenilgi aldı. Attığı 23 gole karşın 9 gol yedi. Yani kağıt üzerinde iki takım da aynı performansı göstermişler. Bu koşullarda İsviçre’yi hangi mantıkla çantada keklik gösterdik anlayabilmiş değilim.
İsviçre galibiyeti bizden daha çok hak etti. Doksan dakika disiplinden kopmadan oynadılar. Maç boyunca kalemize 18 şut attılar. Bizim attığımız şut sayısı ise sadece 6. Türk Milli takımını iyi analiz etmişler; Kanatlardaki zaafiyetimizi iyi değerlendirdiler. Bizim teknik heyetimiz ise bu santranç müsabakasında rakibine yenildi.
TERİM VE DİŞLİ’NİN AYIBI
İsviçre’ye karşı taktik ve oyunu yönlendirme mücadelesinde yenilen teknik heyetimiz ve TFF yöneticilerimiz olayı başka bir boyuta taşıdılar. Fatih Terim maçtan sonra, İsviçre milli takımı oyuncularının ve federasyon yetkililerinin çirkin davranışlarını, yenilginin tek nedeniymiş gibi, Türk halkına şikayet ettiler.
Teknik heyetimize ve futbolcularımıza yapılan hareketler çirkindir ve bu çirkinlik karşısında suskun kalmak mümkün değildir. Ama bunun yolu halkı kışkırtmak olmamalıdır. TFF’nin UEFA nezdinde her türlü girişimi yapabilecek donanımı mevcuttur. Yasal yollara başvurmadan, intikam çığlıkları atarak halkı tahrik etmek ne Fatih Terim’e ne de Davut Dişli’ye yakışdı.
Fanatiklerin Yeşilköy havaalınında ve sonrasında yaptıklarını tüm dünya izledi. Bu hareketlerden dolayı Türkiye’ye mutlaka ceza gelecektir. Bu cezanın sorumluları ise yukarıda saydığım kişilerdir.
HEPİMİZİ STRESE SOKTULAR
Yöneticilerimizin bu demeçleri, başta futbolcularımız olmak üzere tüm ulusu strese soktu. Özellikle de İsviçre’de forma giyememiş olan Emre gibi futbolcularımız kurtarıcı gibi lanse edilerek ağır bir yükün altına ittiler. Bu futbolcularımız sahada rahat olamayacak. Bizler de tribün ve TV karşısında rahat olamayacağız. Stresimiz her geçen dakika katlanarak artacak. Bu durumdan karlı çıkacak olanlar ise maalesef İsviçreliler olacak.
TFF yetkilileri Saraçoğlu stadyumuna altmışbin kişi bekliyorlar. Bu yetkililer daha sahip oldukları stadyumların koltuk kapasitelerini bilmiyorlar. Buna karşın da bilet fiyatlarını 250 YTL yapıyorlar. Yani geçmişten hiç ders almamışlar. Bu bilet fiyatına ancak tiyatro seyircisini maça getirebilirsiniz.
Bilet fiyatlarının ucuzlayacağı ve gerçek futbol seyircisinin maça gidebileceği varsayımı ile, Türk seyircilere bir ricada bulunmak istiyorum. Futbolun doksan dakika olduğunu unutmamalıyız. Gollerimiz gecikirse yanlış tezahüratlar ile futbolcularımız baskı altına sokmamalıyız. Maç öncesi BJK, FB ve GS tribün liderleri mutlaka bir araya gelip koordineli bir şekilde tribünleri nasıl coşturacaklarını konuşmalılar. Bu koordinasyon gerçekleştiği takdirde etkili bir tribün desteği sağlanabilir.
Maç sonunda sevinen tarafın biz olacağımızı umuyorum. Zor ama imkansız değil.