Ne Haftaydı Ama!

0
525

SL 32. Hafta İstanbulspor 1 : 1 Beşiktaş 15.05.2005

Pazar günü Beşiktaş maçını seyretmek için İzmit’e gidemedim. TV’den izlerim, böylece diğer maçları da takip etme imkanım olur, diye düşündüm. Okuldan bir kaç arkadaşımı eve davet ettim, malum maç tek başına seyredilmez. Beşiktaş maçını seyredelim diye oturduğumuz TV karşısında, bir o kanala bir bu kanala zap yapmaktan hiç bir maçı ağız tadıyla seyredemedik. Futbol Federasyonu, tüm maçları aynı gün ve saate koyarak bu sezonun en heyecan dolu haftasını futbol severlere zehir etti. Oysa, TFF, düşme hattındaki takımların maçlarını Cumartesi gününe, ligin zirvesine ve şampiyonluğa oynayan takımların maçlarını da Pazar gününe alsa sorun çözülecek ve futbol severler futbola doyacaklardı.

Görebildiğim kadarıyla Beşiktaş,  ligdeki konumu kesinleştiğinden, maça fazlaca asılmadı. Maça giden arkadaşlarla maç sonu yaptığım telefon görüşmelerinde İstanbulspor’un da maçı kazanmak için çok fazla çaba sarf etmediğini öğrendim. Oysa Beşiktaş önünde alacakları 3 puan onları ateş hattının üst sınırına çekebilirdi.

Fenerbahçe’nin Ankaragücü’ne puan kaptıracağını tahmin ediyordum. Ama en fazla bir puan kaybeder diye düşünüyordum. Yenilgi herkes gibi benim için de süpriz oldu. Galatasaray’ın ise en azından bir puan alabileceğini tahmin ediyordum. Yenilmeleri benim için ayrı bir süpriz oldu. Allahtan, loto, toto, iddia gibi talih oyunlarından oynamıyorum. Tüm tahminlerim de yanılır, paramı sokağa atmış olurdum.

BIÇAK SIRTI DENGELER

Futbol dünyası,  tamamen “bıçak sırtı denge” dediğimiz türden dengelerle ayakta durmaya çalışıyor. Bu tür dengelerin başrol oyuncuları arasında önce hakemler sonra teknik adamlar ve futbolcular, en sonra da kulüp başkanı ve yöneticileri yer alıyor. Başarısızlığın hesabı önce bunlara kesiliyor.

Geçen hafta Fenerbahçe’yi 5-1 gibi farklı bir skorla yenen GS takımının teknik direktörü Hagi bu hafta medya tarafından derhal infaz edildi. Elindeki dar kadro ile GS’yı ligin sonuna kadar iddialı bir konumda tutmayı başaran Hagi’yi alkışlamak kimsenin aklına gelmedi. Üstelik bir de Türkiye kupası kazanmış olması çok çabuk unutuldu. Medya aslında Hagi’yi geçtiğimiz hafta asmaya hazırlanmıştı. Kupa maçı finalinde Ribery ve Necati’yi oyundan aldıktan sonra bir gol yese, Hagi daha o maçta infaz edilecekti. Tam tersi olunca medya cellatlarının hevesi kursaklarında kaldı.

Aynı infazı Daum’a da uyguladılar. Çünkü Daum takımını onların istediği gibi oynatmıyor. Onların istedikleri oyuncuları ilk onbire koymuyor. Ama ligdeki konumlarına baktığımızda FB lider ve şampiyonlukta ipi göğüslemeye en yakın takım. Bu durumda kim haklı? Takımı şampiyon yapmakta olann Daum’mu yoksa bol keseden atan futbol yazarları mı? Futbol dünyasında ülkemiz, çok yakında, şampiyonluk yaşatan teknik adamların kovulduğu ülke olarak ün salmaya başlayacak.

HAKAN AYIP ETTİ

Hagi’nin son yirmi dakikada Hakan’ı oyundan alması bazı yorumculara göre olumlu bazılarına göre de olumsuzdu. Herkesin fikrine saygı duyarım. Ama bana gör GS’ın son yirmi dakikada beraberliği yakalayıp öne geçememesinin baş sorumlusu Hakan’ın oyundan çıkarken yaptığı hareketlerdir.

Hakan’ın protesto gösterisi, başta oyuna girmekte olan Cafercan olmak üzere tüm takımı olumsuz etkiledi. Kendinizi Cafercan’ın yerine koyup bir düşünün; Hakan gibi bir starın yerine giriyor ve Hakan bu değişikliği protesto ediyor. Şimdi tüm stadyumun ve TV karşısındaki seyircinin gözü Cafercan’ın üzerinde. Herkes, acaba haklı bir değişiklik mi diye düşünülmeye başlamış . Bu çocuk, hata yaparım kokusuyla nasıl bir performans gösterebilir ki? Zaten oldukça genç ve tecrübesiz; sahada ayaklarının bir birine dolanması normal değil mi?

Hakan’ın davranışları karşısında Ersun Yanal’ın aldığı karara daha bir sempatiyle bakmaya başladım. Hakan’ın oynadığı takımına faydası kadar zararı da dokunuyor diye düşünüyorum.


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here