Fenerbahçe’nin İstanbulspor’a verdiği teşvik primi spor kamuoyunun gündemine bomba gibi düştü. Konu ile ilgili olarak Beşiktaş yönetimi hariç herkes konuşuyor. “Beşiktaş’ın hakkını kimseye yedirmem” diye yumruğunu masaya vuranların Beşiktaş’ın gasp edilmiş şampiyonluğunun hesabını sormuyor olmalarını içime sindiremiyorum.
Bir an için senaryoyu ters çevirip, prim veren tarafın Beşiktaş ve şampiyonluğu gasp edilen tarafın Fenerbahçe olduğunu varsayalım; Ülkemiz şu an tsunamiden beter bir felaket yaşıyor olurdu. Başkan Aziz Yıldırım Bölge Mahkemelerinden Danıştaya kadar bütün yargıyı ayağa kaldırır, UEFA’yı ve FIFA’yı birbirine katar, bununla da yetinmez konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar taşırdı.
Beşiktaş Başkanı ve Yönetim Kurulu ise suskunluğunu sürdürüyor. Yapılan haksızlıklar karşısında suskun kalmak Beşiktaş’ın “efendi duruşu” olarak bizlere yutturulmaya çalışılıyor. Ne de olsa bizler yıllarca “şerefli ikincilik” söylemlerine alıştırıldık ya, bunu da yutar, otururuz zannediliyor. Artık susmayacağız. Yöneticilerimiz sussa da bizler konuşacağız. Beşiktaş’ın gasp edilmiş şampiyonluklarının hesabını her fırsatta ve her platformda soracağız.
GÜNDEM DEĞİŞTİRME UZMANI
FB Başkanı Aziz Yıldırım kamuoyunun gündemini değiştirmek konusunda oldukça başarılı. Bu sezon Beşiktaş Fenerbahçe’yi 10 kişi kalmasına rağmen yendiğinde, Aziz Bey Emre ile Nobra arasındaki hoş olmayan olayı gündeme taşıyarak mağlubiyeti derhal unutturdu. Galatasaray mağlubiyetinden sonra ise boşaltılmayan merdivenler konusunda gürültü çıkartarak yine gündemi değiştirmeyi başardı. Gündem değiştirme konusunda en büyük yardımı ise Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka’dan alıyor. Teşvik primi vakıasında da yine Şansal Büyüka’nın yazdığı bir makaleye dayanarak gündemi değiştirmeye çalışıyor. Bu sefer Beşiktaş’ın 100. yılında elde ettiği şampiyonluğu karalayarak bunu yapmaya çalışıyor. Tam bir suçlu ve suçluluk psikolojisi ile !
Ama artık yol açıldı. Mutlu Çelik Star TV’de bizzat kendi yaşadığı bir teşvik primi olayını detayları ile anlattı. Bundan sonra geçmiş hakkında konuşan çok olacak. Başta Fenerbahçe olmak üzere bir çok kulübün başı ağrıyacak.
BİR SİTEM DE ALİ RIZA DİZDAR’A
Ali Rıza Bey iyi bir Beşiktaş’lı ve iyi bir hukukçudur. Tribündeki ölüm olayından sonra BJK Yönetimi tarafından kurulan “Spor Terörünü Önleme Komitesi”nin Başkanlığına seçilmiştir. Haftasonu bir TV kanalında bu teşvik primi konusunda kendisi ile sohbet ediliyor ve fikri soruluyor. Ali Rıza Bey ise delillerin yeterli olmadığını ve İstanbul Spora verilen para için “teşvik primidir” diyemeyeceğini söylüyor. Olayı sadece vergi kaçırma suçu ile açıklamaya çalışıyor. Neymiş, yeterli kanıt yokmuş ! Spiker ısrarla bu paranın Beşiktaş maçının ilk onbirinde oynayanlar, oyuna sonradan girenler ve yedekler arasında belli bir paya göre dağıtıldığını söylemesine rağmen sayın hukukçumuz teşvik primi denilemeyeceği konusunda ısrar ediyor.
Ali Rıza Bey, siz hukuku herkesten iyi bilirsiniz. Suçu ispat edilene kadar herkes suçsuzdur, tamam ama mahkeme bitene kadar da zanlıdır. Mahkemesi bitmemiş zanlıyı suçsuz ilan etmek size mi kaldı? Bir de üstelik bu tavrınızı “Beşiktaşlılık duruşu” olarak adlandırdınız. İnönü Stadyumundaki ölüm olayından sonra Beşiktaş’a yargısız infaz kararıyla 3 maç ceza verdiklerinde de Başkan ve Yönetim Kurulumuz aynı “Beşiktaşlılık duruşu”yla sus pus olmuşlardı. Artık ben nasıl bir “duruşum” olması gerektiğini şaşırmış vaziyetteyim. Allahım sen aklıma mukayyet ol!