Sezonun En Heyecanlı Maçı

0
693

SL 32. Hafta Galatasaray 0 – 1 Beşiktaş 08.05.2016

Beşiktaş için bu maç, ’tamam’ ya da ‘devam’ maçı niteliğindeydi. Beşiktaş maçı kaybeder, Fenerbahçe de rakibi Başakşehirspor’u yenerse puan farkı eşitlenecekti. Bu durumda, ikili averaj kuralından dolayı avantaj Fenerbahçe’ye geçecekti. Dolayısıyla sezonun en kritik maçı bu maçtı dersek yanılmayız.

Üç büyükler arasındaki rekabette, Galatasaray ya da Fenerbahçe şampiyonluk şansını yitirmişse, o kulübün taraftarları Beşiktaş’ın şampiyon olmasını ister. Ama bu iyi niyet, kulüplerin yönetimleri için geçerli değildir; kulüplerin, federasyon ve yayıncı kuruluştan elde edilen gelirlerin bir kısmı, kazanılan şampiyonluk sayısına göre belirlendiğinden, Beşiktaş’ın şampiyonluk sayısının artmasından rahatsızlık duymaktadırlar. Nitekim ligde herhangi bir iddiası kalmayan Galatasaray takımının Beşiktaş’a karşı sezonun en iyi performansını göstermesinin nedeni de budur.

Elbette Galatasaraylı futbolcuları gösterdikleri performanstan dolayı suçlayamayız. Şampiyonluğa yakın olan takımı yenmeyi tüm takımlar isterler, bu çok normaldir. Ancak maç boyunca yarattıkları gerilimi ve sertliği anlamak mümkün değil. Podolski’nin daha 8. dakikada Oğuzhan’a yumruk atması (bu hareket sarı kart değil, kırmızı kart olmalıydı), 14. dakikada Emre ve Sabri’nin yarattığı gerilim tamamen anlamsızdı.
Beşiktaş bu maça çıkarken oldukça stresliydi. İlk yarıda Beşiktaş net gol pozisyonları bulmasına rağmen, sezon boyunca vermediği kadar çok gol pozisyonunu da rakibe sundu. Beşiktaş’ın ilk net gol pozisyonu daha 5. dakikada yaşandı; Sağ kanattan Beck’in ortaladığı topla ceza sahası sol çaprazında buluşan Olcay altıpasın üzerindeki Sosa’ya çok güzel bir pas attı. Sosa topun gelişine vurdu ama bu vuruş hem isabetsiz hem de zayıf olunca Muslera bu şutu kolay kurtardı.

Bu net gol pozisyonundan 2 dakika sonra ise kalesinde net bir pozisyon yaşadı: Yasin, Podolski ile girdiği verkaç sonrasında bir anda Tolga ile karşı karşıya kaldı. Tolga zamanında çıkarak açıyı daraltınca Yasin ceza sahası içi sol çaprazından kaleye şutunu çekti ve top dışarı gitti.

İlk yarıda topa daha çok hâkim olan, daha çok topla oynayan Galatasaray olmasına rağmen net gol pozisyonları üreten taraf Beşiktaş’tı. On beşinci dakikada Quaresma’nın pasıyla buluşan Sosa’nın kaçırdığı pozisyon, 26. dakikada Gomez’in düşerken verdiği pasla buluşan Olcay’ın kaçırdığı pozisyonlar stresi bu kadar yüksek olmayan maçlarda büyük olasılıkla golle sonuçlanırdı. Stres o kadar yoğundu ki, Oğuzhan ve Atiba’nın top kayıpları ve hatalı pas sayıları neredeyse tüm sezon toplamına eşitti.

İkinci yarıya Beşiktaş daha organize ve rahatlamış bir şekilde başladı. İkinci yarının ilk on beş dakikasında Sosa üç net gol pozisyonundan yararlanamadı. Kaçan pozisyonları Sosa’nın son maçlardaki şansızlığına yormak gerekiyor. Bu kaçan pozisyonlardan sonra, Tosiç’in orta sahadan çektiği sert şutunu ve Atiba’nın ceza sahası içinden çektiği sert şutları Muslera önledi.

Bence maçın kırılma anı (belki de ligin kader anı) 74. dakikada yaşandı; Oyuna yeni giren Sinan Gümüş, Tosiç’le girdiği mücadeleden galip çıkıp Emre Çolak’a bir ara pası yolladı. Ceza sahası içi sağ çaprazında topla buluşan Emre Çolak bir anda Tolga ile karşı karşıya kaldı. Emre’nin çektiği şutu son anda ayakları ile karşılayan Tolga geçtiğimiz hafta yaptığı hatayı fazlasıyla affettirmiş oldu.

Kaçan bu pozisyondan iki dakika sonra Beşiktaş’ın golü geldi. Orta sahadan Atiba’yla başlayan atakta Cenk Tosun ceza sahası sol çaprazına hareketlenen Oğuzhan’a pasını attı. Oğuzhan topla ceza sahasına yayına doğru hareketlenirken Cenk Tosun da ceza sahası sol içine koşu yaptı. Oğuzhan topu ceza sahası içine kaçan Cenk’e attı. Ceza sahası içi sol çaprazında topla buluşan Cenk pasını altıpasa hareketlenen Gomez’in önüne bıraktı. Gomez de yakın mesafeden boş kaleye şutunu çekerek Beşiktaş’ı 1-0 öne geçiren golü attı.

Galatasaray bu golden sonra savunma güvenliğini bırakarak gol için Beşiktaş’ın üstüne gelmeye başladı. Ancak takım oyunu oynamadıkları ve uyumsuz oldukları için elde ettikleri pozisyonları değerlendiremediler. Buna karşın verdikleri boşluklardan da Beşiktaş yararlanamadı. Maçın son 15 dakikalık dilimi top bir o kalede, bir bu kalede oynandı ve heyecan doruktaydı. Galatasaray’ın atacağı bir gol puan farkını bire indirebilir, bu da sonraki maçları riske sokabilirdi. Ancak korkulan olmadı ve Beşiktaş maçı 1-0 galip bitirdi. Kazanılan bu üç puan şampiyonluğun müjdecisiydi.

Önümüzdeki hafta Beşiktaş, Osmanlıspor’u da yenerse bir hafta öncesinde şampiyonluğa ulaşmış olabilir. Yeni stadyumun yarattığı ambiyans ve seyirci baskısını düşünürsek Beşiktaş’ın şampiyonluğu haftaya kutlaması çok yüksek bir olasılık.

Maçın Ayrıntıları (dış bağlantı)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here