Bu İşler Organize İşler! Beşiktaş 0 – GS 2
Geçen haftaki maç yazımda, futbol endüstrisini yöneten güçlerin bir takımın daha ligin ilk yarısında arayı açıp, şampiyonluğa gitmesini istemediğini yazmıştım. Hele bu takım Beşiktaş ise kesinlikle müsaade edilmez. Hemen devreye hakemler, gözlemciler, PFDK vd girerler; Beşiktaşlı oyuncular kırmızı kart görür, teknik direktörleri cezalandırılır, sahası kapatılır. Yetmezse devreye TFF girer; yabancı transferini serbest bırakır. Çünkü Beşiktaş yerli ağırlıklı iyi bir takım kurmuştur. Yabancı oyuncuya ayıracak fazla parası yoktur.
Son haftalardaki performansına baktığımızda Beşiktaş’ın Galatasaray’ı yenip, devreyi lider bitirmesi büyük olasılık olarak gözükmekteydi. Galatasaray’ı yendiği anda aradaki puan farkı beşe çıkacaktı. Bu durumu kapatmak için ‘futbol endüstrisinin ilahları’ bir hafta önceden devreye girdiler. Beşiktaş’ın en güçlü bölgesi olan orta sahanın göbeğinden Atiba’ya kırmızı kart cezalısı haline getirip, Beşiktaş’ın bu bölgesini zayıflattılar.
Bu da yetmedi, GS ve Beşiktaş’ın bu maçtan önce oynayacakları kupa maçlarını ertelediler. Neden olarak maç yoğunluğu ve yorgunluk dediler. Bu iki takım dışındaki tüm takımlar kupa maçlarını oynadılar. Onların bu maç trafiğinde herhalde yorulmayacağını varsaymışlardı. Ama asıl amaç belliydi; GS maçından önce kırmızı kart görecek oyuncuların kupa maçında oynamayarak cezalarının bitmesini önlemekti. Böylece Atiba GS maçında forma giyemedi.
Beşiktaş’ta zaten bu yoğun maç trafiğinde pek çok oyuncusu sakatlanmıştı. Orta sahada Atiba’nın yerine görev yapacak oyunculardan Necip de sakattı. Bu durumda orta sahada Atiba’nın yerine oynayabilecek tek futbolcu, defansif gücü zayıf olan Oğuzhan’dı. Biliç bu koşullarda; kalede Tolga, sağ bekte Serdar, defansın ortasında Ersan-Franco, sol bekte Motta, orta sahada Veli, Sosa, Oğuzhan, sol açıkta Olcay, sağ açıkta Gökhan ve ileri uçta Demba Ba ile sahaya çıktı.
Galatasaray’ın orta sahada baskı uygulayıp, Beşiktaş’ı oyundan düşüreceği beklenirken Beşiktaş oyuna çok hızlı başladı. Galatasaray’dan beklenen baskıyı Beşiktaş kurdu. İlk 30 dakika Galatasaray korner atışı dışında Beşiktaş ceza sahasına bile giremedi. Buna karşın Beşiktaş rakip ceza sahası alanında daha çok oynadı ve gol pozisyonları da yakaladı. Ancak bu pozisyonları gole çeviremedi.
Beşiktaş’ın azılı düşmanlarının başında gelen Cüneyt Çakır niyetini daha ilk yarıda gösterdi. Yirminci dakikada Ersan’ın Burak’a yaptığı faulde hiç tereddütsüz elini cebine attı ve sarı kartını çıkarttı. Kart gerektirmeyen bu pozisyonda gelecek kırmızı kartın sinyallerini verdi. Yirmi dördüncü dakikada Beşiktaş ceza sahası içinde Melo’nun Veli’ye dirsek attığı pozisyonda faul düdüğü çaldı. Şayet bu pozisyonda faul çaldıysa, bunun cezasının da kırmızı kart olması gerekirdi. Ama Cüneyt Çakır’ın eli cebine gitmedi. Belli ki tezgah Veli’yi kızdırıp oyundan attırmak üstüne kurulmuştu. Buna karşın, Sosa’nın orta sahadan hızla hücuma çıktığı pozisyonda, Selçuk’un arkadan beline sarılmasında avantaj kuralını uyguladı ve hücumu kesmedi. Ama pozisyon bittiğinde göstermesi gereken sarı kartı için eli yine cebine gitmedi.
İkinci yarı başladığında Beşiktaş yine üstün bir oyun ortaya koydu. Daha 48.dakikada Oğuzhan’la gole çok yaklaştılar. Bu pozisyonda dört dakika sonra korner atışından gelen topla gole ulaştı. Gol öncesinde Melo yine Veli’ye faul yaptı ve topa müdahalesini engelledi. Top kornere gitti Cüneyt Çakır bu pozisyonu da görmezden geldi. Kullanılan korner atışı esnasında Burak’ın Veli’ye ceza sahası içinde yaptığı bir faul daha var. Senaryo Veli’yi oyundan atmak üzerine kuruldu ya; Cüneyt Çakır bunu da görmezden geldi ve Beşiktaş golü yedi.
Beşiktaş golün şokunu çok kısa sürede üzerinden attı ve tekrar rakibi üzerinde baskı kurmaya başladı. Gökhan ve Olcay’la kanatlardan akın akın gelen Beşiktaş bu dakikalarda Oğuzhan ve Sosa ile gole yine çok yaklaştı. Durumun Beşiktaş’ın lehine döndüğünü gören Cüneyt Çakır tekrar devreye girdi; GS yarı sahasında Olcay’ın Melo’ya yaptığı faul ile başlayan gerginlikte beş GS’li oyuncu Veli’nin üzerine yürüyor. Cüneyt Çakır hemen yanı başlarında. Selçuk Veli’nin gırtlağına sarılıyor, o arada Sneijder eli ile Veli’nin yüzüne vurmaya çalışıyor. Eli Veli’nin yüzüne değiyor. Veli de aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyor ve parmağı Sneijder’in yüzüne değiyor. Ufacık bir temas ama Sneijder de bu işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmiş ya, kurşun yemiş gibi kendini yere atıyor ve başlıyor kıvranmaya.
Bu olayları hemen yanı başında izleyen Cüneyt Çakır tereddütsüz Veli’yi çağırıp kırmızı kartını gösteriyor. Böylece Beşiktaş’ın orta sahasını yok etme görevi başarıyla tamamlanmış oluyor. Oysa aynı Cüneyt Çakır, geçen sezon FB maçında Emenike’nin 71.dakikada Sivok’a kafa attığı pozisyonda da faul çalmış ve Emenike’yi sarı kartla geçiştirmişti. O kafaya sarı kart gösteren Cüneyt Çakır’ın bu pozisyona kırmızı kart göstermesi onun bu işleri organize bir şekilde yaptığının göstergesidir.
Bu iki örnek Cüneyt Çakır’ın ilk vukuatları değil. Hemen aklıma gelen iki Cüneyt katliamını hatırlatayım; Tarih 20 Şubat 2011, Beşiktaş ile FB oynuyor. Beşiktaş İnönü’de 2-1 öndeyken Ferrari’ye kırmızı kart ve penaltı ile FB’nin 4-2 galip gelmesi sağlanıyor. Bir diğer örnek de 21 Aralık 2008’de oynanan GS maçından. Cüneyt Çakır bu maçta da iki penaltı yaratıp, Delgado’ya gösterdiği kırmızı kart ile GS’ın 4-2 galip gelmesini sağlamıştı. Daha bunun gibi nice örnekler var. FB ve GS maçlarında yaptıkları da cabası.
Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra bile rakibini hırpaladı ve baskı kurdu. Oğuzhan ve Gökhan’la çok net iki pozisyon yakaladılar. Gökhan’ın şutu üst direğin çatal diye adlandırılan yerinden geri geldi. Beşiktaş bu pozisyonları gole çeviremeyince sahadan 2-0 yenik ayrıldı.
Son söz; TFF Beşiktaş’ı bilinçli olarak Olimpiyat stadyumuna mahkum ediyor. Olimpiyat stadyumuna ulaşmak büyük sıkıntı olduğundan taraftarın az sayıda gitmesi ve gerekli desteği verememesi hedefleniyor. İstanbul’da pek çok stadyum varken, Beşiktaş’ı Olimpiyat stadyumuna mahkum etmek, son günlerin moda deyimi ile, çok manidar. Örneğin, Başakşehir bu hafta deplasmanda FB ile oynadı. Önümüzdeki haftalarda da maç yok. Yani sahanın bozulması mazereti de yok. Neden Başakşehir stadyumunda oynanmadı bu maç? Konyaspor da deplasmandaydı ve stadyumlarının kullanımını Beşiktaş’a açtıklarını deklare etmişlerdi. Beşiktaş da istemesine rağmen neden Konya stadyumuna izin verilmedi?
Bu soruların cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz; Bu günler ileride TFF’nin utanç yılları olarak tarihe geçecek. Hem de Beşiktaş düşmanı bir Beşiktaş’lının başkanlık dönemi olarak!
MAÇIN AYRINTILARI
Stat: Atatürk Olimpiyat
Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun, Özgüç Türkalp(4. Hakem)
Beşiktaş: Tolga, Serdar, Pedro, Ersan, Motta, Veli, Gökhan, Sosa(Dk.85 İsmail), Oğuzhan, Olcay(Dk.66 Kerim), Demba Ba(Dk.75 Cenk T.)
Yedekler: Cenk G., Atınç, Ümit, İsmail, Uğur, Kerim, Cenk T.
Teknik Direktör: Slaven Bilic
Galatasaray: Muslera, Chedjou, Sabri, Semih, Telles, Emre, Selçuk, Sneijder(Dk.80 Olcan), Melo(Dk.71 Bruma), Umut(Dk.60 Hamit), Burak
Yedekler: Sinan, Hakan, Hamit, Yasin, Olcan, Pandev, Bruma
Teknik Direktör: Hamza Hamzaoğlu
Goller: Melo (Dk.50), Burak (Dk.90+5)
Sarı Kartlar: Ersan (Dk.20), Emre (Dk.90+1)
Kırmızı Kart: Veli (Dk.62)