07.05.2011
Bursaspor 0 : 3 Beşiktaş
2003-2004 sezonundan beri Bursaspor ve Beşiktaş taraftarları arasında süregelen ‘kan davasını’ bitirmek için Beşiktaş yönetimi ilk adımı atmış ve 5 Aralık 2010’da oynanan maça Bursaspor taraftarlarını davet etmişti. Ancak, bu maç öncesi her iki takım taraftarları arasında yaşanan olaylar nedeniyle her iki kulüp de ikişer maç seyircisi oynama cezası almıştı. Bu maçla ilgili görüş ve yorumlarımı 12 Aralık 2010’da yazdığım ‘Federasyon ve PFDK Ceza Vermeye Yetkili mi?’ başlıklı yazımda belirtmiştim. O gün geçerli olan ilgili yasaya göre Federasyon ve PFDK’nın stadyum dışında yaşanan olaylara ceza verme yetkisi yoktu. Ancak, bu tarihten sonra yürürlüğe giren yeni yasa federasyonlara da önemli yetki ve sorumluluklar vermiş bulunuyor.
Bursa Valisi Şahabettin Harput, ligin 32. haftasında Bursaspor ile Beşiktaş arasında oynanacak lig maçına Beşiktaş taraftarını da davet etmişti. Bu davetin, Vali Harput’un iyi niyetli bir girişimi olduğuna hiç kimsenin bir itirazı olamaz. Ancak, polis ve istihbarat birimleri, her iki kulübün taraftar sitelerindeki yazışmaları dikkate alarak valiyi uyarabilir ve bu daveti maçtan günler önce iptal ettirebilirdi. Bu davetin iptali ise söz konusu üzücü olayların yaşanmasını engelleyebilirdi. Yaşanan olayları Bursaspor’a ve taraftarlarının tümüne mal etmek yanlıştır. Olayları çıkartanlar, holigan olarak tanımlanan bir avuç gözü dönmüş güruhtur. Ancak, yaşanan olaylardan bu güruh ne kadar sorumlu ise, olayların çıkacağını önceden tespit edemeyen güvenlik ve istihbarat birimleri de o derecede sorumludur.
Olaylar tamamiyle Bursaspor’lu holiganlar ile polis arasında yaşanmıştır. Bir Beşiktaş taraftarı olarak, bu olayların yaşanmış olmasına elbette üzülüyorum ama bir o kadar da bu olayların Beşiktaş taraftarının şehre ulaşmadan önce çıkmış olmasına da seviniyorum. Aksi takdirde daha vahim olaylar yaşanabilirdi. Bu olaylardan dolayı Beşiktaş da sorumlu tutulup, cezalandırılabilirdi. Bursa’da yaşanan bu olaylar, 5 Aralık 2010’da İstanbul’da yaşanan olayların sorumlusunun da Bursaspor’lu holiganlar olduğu konusundaki inancımı güçlendiriyor. O olayları biraz hatırlayalım; Bursaspor’lu holiganların otobüsleri şehirde dışında aranmış ve bir sürü kesici alet ile özel hazırlanmış sopaya el konulmuştu. Bursaspor’lu holiganlar bu aramalara rağmen bazı kesici alet ve sopaları saklayabilmiş ve İstanbul’daki olaylarda kullanmışlardı. Bu holiganların İstanbul’a olay çıkartmak için geldikleri hem otobüslerinden çıkan suç unsur aletlerden hem de daha stadyuma gelmeden, Kağıthane tüneli içinde, polisle çatışmalarından belli idi. Bursa’ya gitmekte olan Beşiktaş taraftarlarının otobüslerinde yapılan aramalar da ise suç teşkil edebilecek hiç bir şeye rastlanmamıştı.
Beşiktaş kulübü bu maç öncesi çok akıllı davranmış, Beşiktaş seyircisine ayrılan biletleri satın almamış ve seyahat organizsayonu yapmamıştır. Böylece, çıkabilecek olaylarda kulübün sorumlu tutulma riskini en aza indirmiştir. Bu maça gitmek isteyen taraftarlar biletlerini kendileri satın almış ve seyahat organizasyonunu kendileri yapmışlardır.
Stadyum dışında yaşanan olaylar sonucunda çok sayıda taraftar ve polis yaralanmış ve çevrede büyük zarar oluşmuştur. Bu olayların yaşanmasına paralel olarak, TFF yetkilileri acilen toplanmış ve maçı iptal ettiklerini açıklamışlardır. Bu kararın açıklanmasından sonra stadyumdaki bazı holigan taraftarlar sahaya atlayıp, soyunma odalarıın bulunduğu yerlere girmiş ve Beşiktaşlı futbolcuları aramaya başlamışlardır. Beşiktaş kafilesi otelde olduğundan, futbolcular ve teknik heyet bu olaylardan kurtulmuş ancak stadyuma maç öncesi hazırlıkları için gelen Beşiktaş takımı malzemecileri maalesef dövülerek hastanelik edilmişlerdir.
Yaşanan bu olaylar karşısında TFF’nin Bursaspor’a ağır bir ceza vermesi bekleniyordu. Genel milletvekilliği seçimi arefesinde olunması dolayısıyla, bazı siyasi kişiler verdikleri demeçler ve yaptıkları baskılarla TFF’ni 4 maç seyircisiz oynama cezası vermesine neden olmuşlardır. Ancak, PFDK bu cezayı az bulmuş ve ‘5 maç tarafsız sahada seyircisiz oynama’ olarak değiştirmiştir.
Bu olaylar için verilen cezaya toplumun değişik kesimlerinden tepkiler gelmiştir. Bu tepkilerden en çok dikkatimi çeken üç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum; Sıralamaya aldığım tepkilerin ilki AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç’a ait. Bülent Arınç, “TFF’nin Bursaspor hakkında vermiş olduğu kararı haksız ve çok ağır buluyorum. Olaylar tamamen saha dışında gerçekleşmiştir. Saha dışında meydana gelen bu olaylarda ne kulübün ne de futbolcuların bir müdahalesi var. TFF, vermiş olduğu bu kararla Bursaspor’u hiçbir şekilde müdahil olmadığı bu olaylar nedeniyle çok ağır bir şekilde cezalandırmıştır.” demektedir. Bülent Arınç Manisa milletvekili olmasına rağmen bu seçimde Bursa’dan aday olmuştur. Yukarıda alıntı yaptığım sözleri ile Bursalı seçmenlere hoş görünmek uğruna dolaylı olarak holiganlığı desteklemiş olmaktadır. Peki sayın Arınç, madem sahada dışında yaşananlar kulüpleri ilgilendirmiyor ve ceza almalarını gerektirmiyorsa 5 Aralık 2010 da yaşanan olaylar dolayısıyla Beşiktaş’ın ve Bursaspor’un aldığı cezalara neden tepki göstermediniz? O olaylar da saha dışında gerçekleşmedi mi?
İlgimi çeken ikinci tepki de bir siyasiden geliyor. MHP Bursa milletvekili İsmet Ataman, “Olayların endişe verici boyutlarda vuku bulması ceza vericileri de ürkütmüş, etkilemiş ve verebilecekleri en üst cezayı vermelerine yol açmıştır. Fakat şöyle geçmişe dönüp bir baktığımızda Bursaspor kulübüne reva görülen bu cezanın haddini çok aştığı görülecektir” demektedir. Acaba İsmet Ataman, Arınç gibi oy uğruna, holiganlığı destekliğinin farkında mı?
Sıralamamda üçüncü sırada bulunan tepki ise Diyarbakırspor Kulüp Müdürü Muhittin Ateş’e ait. Geçen sezon Diyarbakırspor ile Bursaspor arasında Diyarbakır Atatürk Stadı’nda oynanan lig maçında bir seyircinin attığı maddenin yan hakeme isabet etmesi nedeniyle o maçın iptal edildiğini hatırlatan Ateş, “O maçın ardından TFF, Diyarbakırspor’a bugünkü cezanın aynısı vermişti. Oysa o maçta sadece hakeme isabet eden tek bir yabancı madde vardı. Oysa Bursa’daki görüntüler çok vahimdi. Beşiktaş kafilesi otelden bile dışarı çıkamadı ve taraftarı kente bile giremedi. Bu yetmezmiş gibi Bursaspor taraftarı saatlerce kenti savaş meydanına çevirdi. Olaylarda çoğu polis 40’a yakın kişi yaralandı. Bu olaylara verilen ceza ile Diyarbakırspor’a verilen cezanın aynı oranda olması camiamızı üzmüştür. Kararın adil olmamıştır. Bursaspor’a verilen ceza çok az. Bu ceza Diyarbakırspor’a haksızlık yapıldığını net olarak ortaya koymuştur. Üstelik o haksız ceza nedeniyle takımımız küme düştü.
Keşke TFF, Bursaspor’a çok daha ağır ceza verebilseydi. Bundan sonra benzer olaylar başka kentlerde yaşansa bunun sorumluluğunu kim alacak doğrusu çok merak ediyoruz” dedi. Sizce Muhittin Ateş haksız mı?
Gelelim bu olayları çıkaranlara ne olduğuna; olayların hemen ardından 19 kişi gözaltına alındı ve 17’si savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Daha sonra, aralarında tribün liderlerinin de olduğu 17 kişi daha göz altına alındı. Son olarak gözaltına alınanlarla bu sayı 40’a ulaştı. Bu satırların yazıldığı anlarda gözaltına alınan 40 kişiden sadece 18’i tutuklandı. Sanki tüm bu olayları çıkartan, polisle saatlerce çatışan, ortalığı savaş alanına çeviren bu 18 kişiydi! Oysa polisin elinde her türlü görüntü var. TV haber bültenlerini seyrettiğimizde yüzlerce hatta binlerce kişinin olaylara karıştığını görüyoruz. Bursa polisi, elinde her türlü görüntü olmasına rağmen bu kişileri yakalayamıyorsa, bunun nedeni olarak, seçim öncesi siyasilerin yaptığı feveranların etkili olduğu ihtimalini akla getiriyor .