İspanaya’ya gitmeden önce açıklama yapan Milli Takımlar Menajeri Can Çobanoğlu, ”Milli takımın hedefi belli. Gittiğimiz yerde en iyi dereceyi almak istiyoruz. Amacımız finali oynayıp dönmek” diyordu. Olimpik Milli Takımımız oyuncuları da yöneticileri tarafından kendilerine gösterilen hedefe ulaştılar. Yani final oynayıp ikinci oldular.
Can Çobanoğlu son derece deneyimli bir yöneticidir. Olimpik Milli Takımımıza şampiyonluk hedefi koymamış olmasını son derece yadırgadım. Oysa katıldıkları turnuva Uluslararası Olimpiyat Oyunları değil, Akdeniz Olimpiyat Oyunları. Adı üstünde, sadece Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin katıldığı bir turnuva. Bu turnuvada şampiyonluk hedeflemezseniz hangi turnuvada hedefleyeceksiniz?
Üstelik, bu turnuvada daha önce şampiyon olmuş bir ülkeyiz. 1993 yılında, Rüştü Reçber, Bülent Korkmaz, Alpay Özalan, Sergen Yalçın, Tugay Kerimoğlu, Abdullah Ercan, Hakan Şükür ve Arif Erdem’li kadro Zidane, Thuram, Dugarry ve Blanch’lı Fransa’yı devirerek şampiyon olmuştu.
Olimpik Milli Takımımızın tüm maçlarını izledim. Bana keyif vermediler. İlk kez bir arada oynayan bir takımdan daha fazlasını beklemek hayalcilik olur. Milli takımlarımızın en önemli hastalığı hazırlık maçı yapmamaları. Maçtan 10-15 gün once biraraya getirilen oyunculardan “takım” oluşturmak oldukça zordur. Dolayısıyla ben oyuncuları değil onlara bu imkanı sunmayan yöneticilerini suçluyorum.
Akdeniz Olimpiyat Oyunlarında ikinci olmak bir başarı değildir. Ülkemiz adına önemli bir fırsatı kaçırdık. Yazık oldu.
ULUSLARARASI TURNUVALAR VİTRİNDİR
Bu tür uluslararası turnuvaların iki önemli amacı vardır: Birincisi genç milli oyuncuları A takımlarına ısındırmak, ikincisi ise genç oyuncuları vitrine çıkartıp güçlü takımlar tarafından transfer edilmelerini sağlamaktır. Bu ikinci amacı resmi olarak ifade etmek kimsenin işine gelmez. Daha doğrusu kimse bunu söylemeye cesaret edemez.
Fatih Terim bile GS’nin çıkarları doğrultusunda bu vitrini kullandı. Euro 96’da tek gol atamadan, sıfır puan alan Milli Takımımızın kadrosu bu tezimin en büyük kanıtıdır. O yıl GS’ya yeni transfer olmuş olan Vedat’ı milli takımda oynatmanın başka bir izahı var mıdır? Biz futbolseverler bugün , Vedat’ı oynadığı futbol ile değil, rakibini ısırmasıyla hatırlıyoruz.
Futbol Federasyonu ve basında güçlü bir lobiniz varsa Milli takımlara istediğiniz kadar oyuncu verebilirsiniz. Beşiktaş yönetimleri bu lobiyi hiç bir dönemde oluşturamadı. Beşiktaş’lı futbolcuların Milli Takımlarda yeterince yer bulamamalarının en büyük nedeni budur.
Olimpik Milli Takımda tek bir Beşiktaşlı futbolcunun olmaması bir tesadüf değildir. Beşiktaş, özkaynak düzeni açısından Türkiye’nin en güçlü kulübüdür. Üstelik özkaynak takımları bu sene başarılı bir sezon geçirdiler. PAF takımımız şampiyon olamadı ama, şampiyon olan GS 78 gol atarken, BJK PAF’ları 82 gol atma başarısı gösterdiler. Acaba bu çocuklardan bir tanesi bile Olimpik Milli takıma girmeyi hak etmedi mi?
Beşiktaş’ın yapması gereken şey, kendi vitrinini oluşturmaktır. Bu vitrin Beşiktaş A Takımı’dır. Özkaynak düzeninden yetişen oyuncularımıza A takımımızda daha fazla yer açmak zorundayız.