Denizlispor maçından sonra yapılan röportajlarda Sergen Yalçın ısrarla, gelecek sezonun takımını kurmakta olduğunu vurguladı. Oysa henüz mevcut lig bitmiş değil. Matematiksel olarak şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi’ne katılma olasılığı bitmeden ligi bitirmek çok doğru değil.
Bakın, önümüzde halen 6 maç var. Bu 6 maç 18 puan eder. Kalan bu puanların tümünün kazanılması da şampiyonluğa yetmeyebilir ama Şampiyonlar Ligi’ne katılmak için yeterli olabilir. Trabzonspor ilk ikide yer alırsa büyük ihtimalle katılamayacak. Dolayısıyla ilk üç içinde yer alan takımlardan ikisi Şampiyonlar Ligine gidecek. Sıralamada Beşiktaş’ın üstünde yer alan Galatasaray ve Sivasspor’u geçip ilk üçe girmek hayal değil. Sivasspor ile aramızdaki 6 puan farkı kapatırsak Şampiyonlar Ligine katılabiliriz.
Şampiyonlar Ligi’ne katılmak demek, 15.3 milyon Euro “Hoş Geldin” parası demek. Kazanılacak her maç 2,7 milyon, her beraberlik ise 900 bin Euro demek. Hele bir de son 16’ya kalırsan 9,5 milyon Euro da cabası.
Böyle bir imkanı sonuna kadar zorlamadan gelecek seneyi düşünmek Sergen gibi zeki oyuncu/teknik direktörlere yakışmaz. Kulübün mali durumu ortada; hangi parayla transfer yapacaklar? Ancak Şampiyonlar Ligi gelirleri olursa transfer yapabilirler.
Bu arada Sergen’e de haksızlık yapmayalım; belki de Sergen ile anlaşma yapılırken, BJK yönetimi kendisine, gelecek sene başarılı olacak şekilde bir planlama yapmasını söylemiştir.
Gelelim Beşiktaş’ın karantina sonrası performansına:
Sergen’in oynatmaya çalıştığı futbol, bana 2010-11 sezonunda Schuster’in oynattığı futbolu hatırlatıyor. Schuster sahaya 6-7 hücum oyuncusu ile çıkıyor ve sadece hücum futbolu oynatarak sonuca gitmeye çalışıyordu. Ancak Schuster o sezon oynattığı 46 maçın sadece 25’ini kazanabildi. Attığı 83 gole karşı 50 gol yedi. Attığı yediğinden fazla olmasına rağmen 25 maç kazanmış olması bazı maçlarda çok gol attığını ancak ortalama her maçta da 2 gol yediğini gösteriyor.
Sergen de takımı benzer bir taktikle oynatmayı deniyor. Ancak elindeki kadro böyle bir futbol oynamaya elverişli değil. Aynen Schuster’in elindeki kadro gibi.
Sergen beklerin de hücuma katıldığı bir futbol oynatmaya çalışıyor. Şenol hoca da çok severdi bekleri ileri çıkarmayı. Ancak Şenol Hoca dönemindeki kanat oyuncuları defansa sürekli destek olurlardı. Quaresma bile defansa yardım ederdi. Sergen’nin elindeki kanat oyuncuları kontra ataklarda geri gelmiyorlar. Diğer defans oyuncuları da ağır olduğundan, her kontra atakta rakibe net gol pozisyonları veriyor.
Günümüz futbolunda hücum kaleciden, savunma ise santrafordan başlıyor. İleri uçta oynayan Burak, Güven, Umut kesinlikle savunmaya gelmedikleri gibi ileri uçta rakibe baskı yapıp, atakların başlamasını engellemiyorlar. Defans önünde oynayan Llajic, Lens, Boyd, Diaby, Caner, Nkoudu gibi oyuncularda savunma yapmayınca rakip hücum oyuncuları ellerini kollarını sallayarak kale önüne geliyorlar.
Sergen çabuk pes etmemeli ve alınabilecek tüm puanları toplamalı. Bu takımın da oynatmak istediği oyunu oynayamayacağını görüp, şimdiden kredisini tüketmemeli.
Bu yazıyı yazmak için Beşiktaş’ın farklı bir galibiyet almasını bekledim. Zira sonuç kötüyken herkes yazıyor, konuşuyor. Ben ise sadece dostça bir uyarı yapmak istedim.