DARÜŞŞAFAKA
Darüşşafaka annesi yüzlerce yetimin
Onlarla eder Milletin atisini temin.
Hicranla giren koynuna şafkatle gülümser
Tahsile koşan Milletin evladını: <<Gel!>> der.
İnsanlığı tetkin ediyor, gün gelecektir
Mutlak barınan sinesine yükselecektir.
Mabet gibi feyiz olmada hakkın güneşinden,
Mihrabının üstünde yanan ilim ateşinden.
Kaç alnı açık Nur alıp etrafına yurdun
Neşretti: bütün ilme ve insanlığa meftun
Koynunda yetişmiş nice kıymetli zekalar:
Salih Zekiler, Mehmet Eminler ve Safalar…
Darüşşafaka bahçesinin gülleridir hep.
Darüşşafaka, Nur ocağı, sevgili mektep,
Mağrur olurum, çünkü yerim oldu benim der..
Yarab o ne hicrandı ki hiç sönmez içimde:
Bin dert ile hıçkırmada her parçası yurdun,
Üstündeki her aile bir dert ile solgun
Ölmüş babalar cephede, öksüzdü çocuklar,
Her gün Vatanın derdini söylerdi ufuklar.
Bin türlü elem kalbini günlerce kanatmış,
Mektepliliğin zevkini, hicranını tatmış,
Düşmüş gibi bir ailenin şen kucağından
Bir nazlı çocuk, ben de, bu şefkat ocağında,
Hicranla yanan kalbime son çareyi sordum,
Mektep diye mecnun, mütehassir geziyordum.
<<Darüşşafaka>> tam o zaman karşıma çıktı,
Her derdi saran kolları şefkatle açıktı,
Düştüm açılan göğsüne, hicranı unuttum.
Yıllarca süren derdimi koynunda uyuttum.
Ruhumda yaşar artık o şefkat ebediyen.
Ruhum ki bugün feyiz alıyor her köşesinden.
İlmim, şerefim, her nemi andımsa onundur.
Nem varsa, her ne kazandımsa onundur.
Bazen diyorum kendime ruhi ile Sefa’nın:
<<Ben sayei sakfında yetiştim bu binanın.>>
29 Kanunusani 1927 VASFİ MAHİR