Bravo Cüneyt Çakır (!)

0
741

20.11.2011
Beşiktaş 0 : 0 Galatasaray

Bugüne kadar  pek çok kez Beşiktaş’a karşı yapılan hakem hatalardan yakındık. Diğer takımları tutan ‘dostlarımızın’ cevabı hep aynı idi; Sen gol atıyorsun da saymıyorlar mı? Evet saymıyorlar! Hakem Cüneyt Çakır, Beşiktaş’ın tertemiz golünü iptal etti. Tertemiz penaltısını vermedi. Bu pozisyonlara aşağıda değineceğim. Ama öncelikle Beşiktaş seyircisinden bahsetmek istiyorum:

Beşiktaş seyircisinin toplumsal duyarlılığı dünyanın her yerinde biliniyor ve takdir ediliyor. Ancak, Van depremi dolayısıyla yaptıkları jestler ayrıca alkışı hak ediyor. FB maçının son dakikalarında sahaya atkı ve berelerini atmaları, bu maçta da Van’ın plakası olan dakikada belden üstlerini soyunarak, Van depremzedelerinin soğuğa karşı verdikleri mücadeleyi kamuoyuna duyurmaları tam bir sivil toplum örgütü olduklarının göstergesiydi.Beşiktaş seyircisinin bu jestinin Van depremzedeleri arasında yarattığı sempati ve moral tüm TV ve basın organlarında yer aldı. Belki bir nebze de olsa, bu jestle Van depremzedelerini ısıtmayı başardılar. Ayrıca, Van’da enkaz altında kalarak ölen Japon doktor  Miyazaki için açtıkları, “Çekik Gözlü Kardeşim Dr.Miyazaki” pankartı da büyük bir vefa örneği idi. Beşiktaş seyircisi ile ne kadar gurur duyulsa azdır.

Gelelim maçın yorumuna:

Beşiktaş geçen hafta Gençlerbirliği’ne basit hatalarla üç puanı hediye etmiş ve liderle farkı kapatma şansını kaçırmıştı. Dolayısıyla, liderle arasındaki farkın daha da büyümemesi için puan kaybetme hakkı kalmamıştı. Ben şahsen bu maça giderken Beşiktaş’ın galip geleceğinden son derece emindim. Galatasaray’ın son maçlarındaki performansı, Beşiktaşlı futbolcuların ise bu tür maçlarda gösterdiği hırs, ibreyi Beşiktaş lehine çeviriyordu. Galibiyet için tek şart Carvalhal’in oyun stratejisini iyi oluşturmasıydı.

Beşiktaş, sakatları ve Carvalhal’in ‘adam edemediklerini’ bir kenara koyarsak, ideale yakın bir kadro ile sahaya çıkmıştı. Defans bloğunda, göbekte Egemen-Sivok ikilisi, sol bekte İsmail, sağ bekte ise Hilbert dörtlüsü vardı. Orta sahada Aurelio, Ernst, Veli ileri üçlüde ise Quaresma, Simao ve Almeida görev yapıyordu. Aslında bu yazdığım diziliş belki de Carvalhal’in kafasındaki diziliş değildi. Onun futbol mantığında orta sahada dört kişilik bir blok olacak, onlarında önünde değişerek oynayan bir kişi ve ileri uçta Almeida olacaktı. Ancak, Quaresma ve Simao orta sahadan ziyade ileri uçta kalınca orta saha otomatik olarak üç oyuncuya düşüyor ve bu da orta saha hakimiyetinin rakibe geçmesine neden oluyor.

Maçın ilk dakikalarında yenilecek bir golün büyük sıkıntı yaratacağını düşündüklerinden olsa gerek, her iki takım da maça kontrollü başladı. Maçın ilk tehlikeli sayılabilecek atağı 4.dakikada Galatasaray adına Kazım’dan geldi. Beşiktaş’ın sol kanadında yakaladığı boşluğu iyi değerlendiren Kazım’ın kaleye yolladığı şut yan ağlarda kaldı. İsmail bu pozisyonda önemli ölçüde hatalı idi. Oyunun gidişine kendi kaptırıp, kanadını boşaltıp, üçüncü bir stoper gibi diğer stoperlere yakın oynamaya çalışıyor. Bu hatayı Gençlerbirliği maçında da yapmış ve ilk iki gol İsmail’in boşalttığı kanattan gelmişti. Aynı hatayı bu maçta da sürdürünce, Carvalhal’in yapması gereken uyarıyı Simao yaptı ve İsmail’i uyardı.

Kazım’ın bu pozisyonundan hemen sonra, Veli’nin ceza sahasına yaptığı ortaya yükselmeye çalışan Ernst’i Hakan Balta arkadan iterek indirdi ama Cüneyt Çakır’ın kararı devam oldu. Bu pozisyon kesinlikle penaltı idi. Maçın ilk on dakikası orta sahada rakiplerin birbirini tartması ile geçti. Ancak, orta sahada Ernst, Aurelio ve Veli’nin yaptığı baskı ile oyunun hakimiyeti Beşiktaş’a geçmeye başladı. Bu dakikalarda İsmail ve Hilbert de hücuma çıkmaya başlayınca Beşiktaş bol sayıda gol pozisyonu üretmeye başladı. İlk net gol pozisyonu 18.dakikada geldi. Quaresma sol kanattan ceza sahası içine girdi, çaprazdan kaleye sert vurdu ve kaleci Muslera topu üstten kornere çeldi. Quaresma 21.dakikada, ceza sahasının dışından tekrar kaleyi yokladı ama bu sefer top az farkla üstten auta gitti.

Bu dakikalarda Beşiktaş rakibini iyice bunaltmaya başladı. Yirmi üçüncü dakikadaSimao sol kanattan ceza sahası içine havadan pasını verdi, Quaresma topla buluştu sol çaprazda bekletmeden uzak köşeye ayağının dışıyla sert vurdu. Bu top kaleci Muslera’dan döndü. Sonrasında dönen topa altıpas önünde Almeida vurdu ve top direğe çarparak kaleci Muslera’da kaldı. Böylece mutlak bir gol daha kaçmış oldu.

Kaçan gollerin Beşiktaşlı futbolcuları daha da hırslandırdığına tanık olduk. İlk yarıya galip girmek isteyen Beşiktaşlı futbolcular ataklarını sıklaştırmaya ve oyunu Galatasaray yarı sahasına yıkmaya başladılar. Otuz birinci dakikada  Aurelio sağ kanattan ceza sahası içine uzun oynadı, Almeida kafayla indirdi, Simao penaltı noktası önünden bekletmeden sert vurdu ve top direğe çarparak auta çıktı. Beşiktaş ilk yarıda biraz şanslı olsa, soyunma odasına en az üç faklı üstünlükle gider ve maçı daha ilk yarıda bitirebilirdi.

İkinci yarıya Galatasaray Ayhan-Sabri değişikliği ile başladı. Sakatlıktan yeni çıkmış Sabri’yi sahaya sürmek Fatih Terim’in çok önemli bir hatasıydı. Nitekim Sabri 57.dakikada girdiği bir ikili mücadelede yerde kalarak, oyunu sedye ile terk etti. Sabri’nin yerine oyuna Riera’nın girmesi Galatasaray orta sahasını hareketlendirdi. Fatih Terim’in bu hamlesine karşın Carvalhal de yorulan ve kasığı çeken Veli’nin yerine Necip’i oyuna aldı. Necip’in girmesi ile oyunun dengesi tekrar Beşiktaş lehine değişti. Ancak Necip de oyuna girdikten 7 dakika sonra sakatlanarak yerini Mustafa Pektemek’e bıraktı.

Şimdi Necip’in sakatlandığı pozisyonunu hatırlayalım: Pozisyonda Necip ile Ujfalusi ceza sahası içinde karşı karşıyalar. Topa hareketlenen Necip’e Ujfalusi müdahale etmek istiyor. Ama Ujfalusi’nin müdahalesi topa değil, ayağının tabanı ile doğrudan Necip’in kaval kemiğine oluyor. Necip’in bacağı 10 cm boyunda ve 5 cm derinliğinde yarılıyor. Ama Cüneyt Çakır’ın kararı devam oluyor. Dünyanın her yerinde bu kontrolsüz hareketin cezası penaltı ve sarı karttır. Ama ne yazık ki bu pozisyon TV maç yorumlarında ekrana bile getirilmiyor.

Mustafa Pektemek’in oyuna girmesi ile Beşiktaş hücum gücünü artırdı ve rakip ceza sahası içinde daha fazla görülmeye başladı. Bu dakikalarda Beşiktaş yine gole çok yaklaştı. Yetmiş yedinci dakikada Quaresma sağ kanattan ceza sahası içine ortasını yaptı, Sivok bomboş pozisyonda kafayı vurdu ve kaleci Muslera köşeye giden topa uzanarak kurtardı ve mutlak bir golü önledi. Beşiktaş’ın sayılmayan golü ise 82.dakikada Almeida’dan geldi. Ceza sahası çizgisi üzerine yapılan ortaya Ujfalusi ve Mustafa Pektemek birlikte yükseldiler. Normal bir hava topu mücadelesinde Ujfalusi’nin kafa ile yaptığı müdahale Almeida’nın önünde kaldı. Almeida da düzgün bir vuruşla topu ağlara yolladı. Ancak, Cüneyt Çakır, Mustafa Pektemek’in Ujfalusi’ye faul yaptığını ileri sürerek golü geçersiz saydı.

Bu pozisyonu defalarca seyrettim; kesinlikle Mustafa Pektemek’in Ujfalusi’ye bir faulü yok. Bu pozisyona basketbolde bile faul çalmazlar. Ancak Cüney Çakır bu pozisyonda çaldığı düdükle Beşiktaş düşmanlığını tescilletmiş oldu. Bu nitelemenin ağır olduğunun farkındayım. Maalesef bu karara, hakemin yanlış bir yorumudur diyemiyorum. Üstün performansı olmayan, sıradan bir hakem bu kararı verse, yanlış hakem yorumu der geçerim. Ancak, Cüneyt Çakır Avrupa’da başarılı maçlar yöneten ve futbolu iyi bilen bir hakemdir. Bu kalitedeki bir hakemin bu tür basit hataları yapıyor olmasında, özellikle de benzer hataları hep Beşiktaş aleyhine yapıyor olmasında art niyet ararım.

Söz konusu pozisyon Lig TV’de de tartışıldı. Beşiktaş düşmanlığı herkesçe bilenen Şansal Büyüka Cüney Çakır’ı temize çıkartmak için bir hayli çaba sarf etti. Avrupa’nın en iyi(!) hakemlerinden biri olarak bize yutturulmaya çalışılan Markus Merk de pozisyonun faul olduğunu iddia ederek Şansal Büyüka’yı rahatlatmaya çalıştı. Mustafa Denizli, pozisyonun ceza sahası içinde ve faulü yapan defans oyuncusu olsaydı ne karar verirdin sorusuna büyük hakem Merk, penaltı vermezdim, dedi. Zira, ceza sahası içi ve dışı aynı değilmiş. Yahu, futbol kuralları sahanın belli bölgelerine göre farklı mı yorumlanıyor? Bu nasıl bir utanmazlıktır? Fenerbahçeli olduğu bilinen Cüneyt Çakır’ı aklamak için futbolun kurallarını değiştirmek Merk’in kişiliği ile ilgili ciddi ipuçları vermektedir. Fenerbahçe-Eskişehir maçını yorumlarken, Özer’in Kamara’ya yaptığı sert faul hakkında, futbolun erkek oyunu olduğunu ve sertliğe müsaade edilmesi gerektiğini utanmadan söyleyebilen bir yorumcu, Mustafa Pektemek’in pozisyonuna fauldür diyebiliyorsa bu kişide de art niyet ararım. Aynı yorumcu, geçen sene, 03.10.2010 tarihinde Trabzon’da oynanan ve 1-0 Trabzon lehine biten maçta, Ernst’i yaka paça indirip, omzuna çıkaran gol atan Mustafa Yumlu’nun bu pozisyonu için de faul olmadığını söylemesini hatırlatmak isterim.

Cüneyt Çakır’ı övmekten yere göğe sığdıramayan Şansal Büyüka, Mustafa Denizli’nin, “Bu maçta Cüneyt Çakır’ın performansı beni tatmin etmedi” gibi yumuşak bir eleştirisine dahi tahammül edemeyip,”Hocam şimdi niye kılçık atıyorsun” diye susturması da, parayı ben veriyorum, benim borum öter atasözünün güzel bir örneği idi.

Beşiktaş maçın son dakikalarına kadar oyunu bırakmadı. Uzatma dakikalarında dahi gol pozisyonuna girdi. Ancak şansızdı ve bir puanla yetinmek zorunda kaldı. Galatasaray ise son yıllarda izlediğim en kötü futbolunu oynadı. Kötü futbolunun yanı sıra bazı futbolcuları sahada çirkefleştiler. Tribünlerden atılan bir pet şişe Ebue’nin kıçına gelince, kafasını tutarak kendini yere bırakması ve yerden kalkmaması Beşiktaş seyircisini tahrike yönelik bir hareketti. Ebue’nin bu tahrikar hareketi Cüneyt Çakır tarafından hoş görülünce seyrici daha da tahrik oldu ve sahaya yabancı madde atmaya başladı. Seyircinin sahaya yabancı madde atmasını hiçbir zaman onaylamadım. Bu hareket Beşiktaş camiasına zarar verir, ancak hırsızın hiç mi suçu yok? Seyirciye orta parmağını göstererek küfür eden Engin Baytar’ı sahadaki dört hakemin bir tanesi de görmez mi?

Maç sonunda seyirciye cinsel organını gösteren Melo ise 2 maç ceza istemiyle PFDK’ya sevk edilmiş. Peki o zaman Pascal’ın suçu neydi? Cinsel organını avuçladı diye futbol hayatını bitirdiler. Demek ki göstereceksin ama ellemeyeceksin!

MAÇIN AYRINTILARI

Stat: Fiyapı İnönü Stadı

Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun, Süleyman Abay (4. Hakem)

Beşiktaş: Cenk, İsmail Köybaşı, Tomas Sivok, Quaresma, Veli (Dk. 60 Necip-Dk. 67 M. Pektemek), Almeida, Hilbert, Aurelio, Simao, Ernst, Egemen

Yedekler: Rüştü, İbrahim Toraman, M. Pektemek, Necip, Holosko, Sidnei, Tanju

Antrenör: Carlos Carvalhal

Galatasaray: Muslera, Hakan Balta, Ujfalusi, Semih, Eboue, Ayhan (Dk. 46 Sabri-Dk. 57 Riera), Melo (Dk. 65 Baros), Selçuk, Kazım, Engin, Elmander

Yedekler: Ufuk, Çağlar, Riera, Baros, Sabri, Servet, Sercan

Teknik Direktör: Fatih Terim

Sarı Kartlar: Semih (Dk. 8), Melo (Dk. 17), Almeida (Dk. 50)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here