Beşiktaş Nereye Gidiyor?

0
501

SL 12. Hafta M. P. Antalyaspor 4 : 4 Beşiktaş 05.11.2006

Beşiktaş’ta işlerin iyi gitmediği malum. Sportif başarıdan bahsetmiyorum: Onu zaten herkes konuşuyor. Sportif başarısızlık elbette bir Beşiktaş taraftarı olarak beni rahatsız eder ama ürkütmez. Sağlam bir kulüp yapınız varsa, dümende işin ehli kaptanlar oturuyorsa, spotif başarı er geç elde edilir. Beni ürküten tablo, kulübün yönetiliş biçimi, içine düştüğü borç batağı ve camianın bölünmesi.

Yıldırım Demirören başkanlığındaki yönetim başarısız bir dönemi geride bırakmak üzere. Ocak ayında yapılacak genel kurula tek aday girecek gibi gözüküyor. Pek çok grup şimdiden desteğini ilan etti. Pek çoğu ile de pazarlıklar sürüyor. Grupların başarılı olmadığını bile bile Yıldırım Demirören’i desteklemesi kafamı karıştırıyor. Dost sohbetlerinde, mevcut yönetimin “başarısız” olduğundan yakınıp, yerden yere vuranlar genel kurulda Yıldırım Demirören’i destekleyeceklerini söylüyorlar. Minarenin kılıfını da bulmuşlar: Alternatif yok ki!

Madem alternatif yok, o zaman biz de pazarlıkların içinde yer alıp paylaşılmakta olan postlardan kendimize bir yer kapalım. Bu yer, grubun gücüne göre yönetim kurulu üyeliği de olabilir, mevcut komitelerden birinin başkanlığı da. Paylaşın beyler paylaşın, batan geminin malları bunlar!

Bazı gruplar bu pazarlıklarını aleni yaparken, bazıları da mahçup bir şekilde sessizce yapıyorlar. Bu mahçup cephe aslında şimdiden çok pişman ama Yıldırım Demirören’e ellerini verdikleri için kollarını alamıyorlar. Elde ettikleri menfaatlerin karşılığını şimdi ödemek zorundalar. En çok da bu mahçup cepheye içerliyorum. Bu kadar ucuz olabileceklerini tahmin edemezdim. 

Destekçilerin tümünün  gerekçesi aynı: “Beşiktaş’a sahip çıkmak”. Kulübü borç batağına batıranları desteklemeyi Beşiktaş’a sahip çıkmak olarak adlandırıyorlar. Sanki Beşiktaş’a sahip çıkmanın başka yolu kalmamış gibi. “İyi taraftarlık kötü günde belli olur” diyorlar. Mevcut yönetimi protesto edenlere ise sert tepkilerle cevap veriyorlar. Beşiktaş’a zarar verenlere karşı çıkmak Beşiktaş’a ihanet etmek ya!

Yazık! Sağduyusu ile övündüğümüz taraftarımızı da bölmeyi becerdiler.

DİVAN KURULU DA GÖREVİNİ YAPMIYOR

Demirören başkanlığı devir aldığında borç resmi rakamlarla 19 milyon dolardı. Şimdi ise kulübün borcu son denetim kurulu rakamlarına göre 34 milyon YTl. Ancak bu rakam gelirler düşüldükten sonra kalan borcu ifade ediyor. Yani geleceğe yönelik TV gelirleri, sponsorluk ve diğer önemli gelir kalemleri düştükten sonra kalan borç. Gerçek borcun 100 milyon doları  aştığı söyleniyor. Yıldırım Demirören’e alternatif çıkmamasının en önemli nedeni de bu. Mevcut borç yükü insanların gözünü korkutuyor.

Yine son denetim kurulu raporuna göre Yıldırm Demirören bugüne kadar kulüp finansmanına 73 milyon YTL girdi-çıktı yapmış. Halihazırda da kulüpten 24 milyon YTL alacaklıynış. Şaşırtıcı olan nokta,  Divan Kurulu’nun Demirören’i bu fedekarlığından dolayı tebrik ediyor olması. Kurul’da kimse de, “Kulübü bu hale sen getirdin elbette vereceksin, hatta borç değil hibe edeceksin”, diyemiyor. Kulübü borç batağına sokup, sonra da bir miktar borç vermek alkışlanacak bir davranış olarak kabul ediliyor. Adı üstünde, başkanın kulübe verdiği borç, giderken de geri alacak. Üstelik alacağını da kulübün gelirlerine temlik koyarak zaten garantiye almış. Divan kurulu bunun neresini alkışlar anlamakta güçlük çekiyorum.

Beşiktaş AŞ’nin kuruluş hisselerinin %99.99’u Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’ne aittir. 2000 yılında yapılan genel kurulda Serdar Bilgili yönetimine %49’u kadar halka arz işlemleri için yetki verilmiştir. O dönemde hisselerin %15’i halka arz edilmiştir. Demirören, bu karara dayanarak şirket hisselerini usul usul satıyor. Üstelik de hisselerin değeri düşükken. Genel kurul kararı almadan bu sene 5 milyon dolar karşılığı hisselerin %7.5’ini daha  sattılar. BJK Derneğinin hisse oranı %77.4’e düştü. Bu satışlar elbette yasaldır. 2000 yılında verilen Serdar Bilgili yönetimine verilen yetki halen geçerlidir. Ancak bu yetkiye dayanılarak yapılan satışlar etik değildir. Güven oylaması şeklinde bu yetki genel kuruldan tekrar istenmelidir. Divan Kurulu’nun bu konuda da suskun kalmayı tercih etmesi sizce de ilginç değil mi?

Basın ise aldığı Demirören şirketleri reklamlarından memnun olduğundan sesini çıkartmıyor. Her başarısızlığın ardından gündemi değiştirecek bir konu ortaya atıyorlar. Demirören’in en başarılı olduğu nokta belki de “basınla ilişkiler”. Ama yiğidin hakkını vermek gerekir, taraftar ve gruplarla ilişkide de başarılı olduğunu teslim etmemiz gerekiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here