Yeni yılın ilk sayısında 2005 yılının reklam açısından toplu bir değerlendirilmesini yapmak isterdim. Ancak, bu dergi baskıya girdiği tarihte henüz 2005 yılı bitmemiş olduğundan, değerlendirmemize baz teşkil edecek, 2005 yılının tamamını kapsayan verilere ulaşmamız mümkün olamadı. Bu değerlendirmeyi Şubat ayına bırakarak, özel sektör ve sektörde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının gençlere yönelik yürüttükleri projelerden bazılarını sizlerle paylaşmak istedim.
Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesinde medya planlama dersi vermeye başladıktan sonra üniversiteler ile özel sektörün birbirlerine olan ihtiyaçlarını daha yakından yaşama fırsatı elde ettim. Gördüğüm kadarıyla çift yönlü bir ilişki gereksinimi var; Özel sektör, üniversitelerin akademik bilgilerinden, üniversiteler ise özel sektörün deneyimlerinden yararlanmak zorunda. Yine gördüğüm başka bir gerçek, özel sektörün bu çift yönlü ilişkiden daha verimli yararlanıyor olması. Pek çok özel şirket, personel ve kurumsal eğitimlerinde üniversitelerden yararlanırken, üniversiteler özel sektörden yeterince yararlanamıyor.
Hepimiz biliyoruz ki, üniversite eğitimi tek başına gençleri iş hayatına hazırlamakta yetersiz. Öğrencilere yeterince uygulama fırsatı veremiyoruz. Dolayısıyla öğrenciler teori ile pratiği birleştiremiyor ve eğitimini aldığı işi ancak iş yerinde öğrenebiliyorlar. Bu konuda üniversitelere sadece staj imkanı sağlayarak yardımcı olamayız. Onlarla daha sık ve daha yakın ilişki içinde olup, onları pratik hayatın içinde daha fazla bulunmaya özendirmeliyiz.
Bu özendirmeyi düzenli olarak yapan dört kurumdan bahsetmek istiyorum : Bunlardan birincisi IAA (Uluslararası Reklamcılar Derneği). Bu dernek tam dokuz yıldır iletişim fakülteleri öğrencileri arasında sosyal konulu reklam kampanyası yarışmaları düzenliyor. Dereceye girenleri yurtdışındaki daha büyük organizasyonlara götürerek onlara müthiş bir özgüven kazandırıyor. Bu yıl ki yarışmanın konusu, “Kan ver, hayat kurtar”. Eskişehir’deki öğrencilerimin bu konuya hazırlanışlarındaki şevki gördüğümde, sektör olarak IAA’e teşekkür borçlu olduğumuzu hissettim.
Teşekkür borçlu olduğumuz bir diğer kurum ise Aydın Doğan Vakfı. Vakfın düzenlediği “Genç İletişimciler Yarışması” da iletişim fakültelerinde ayrı bir heyecan yaratıyor. Gruplar halinde bu yarışmalara katılan öğrenciler tam bir reklam ajansı gibi düşünüyor, davranıyor ve hazırlık yapıyorlar. Eskişehir’deki öğrencilerimden bir grup son yarışmada derece kazanmışlar. Derecelerini henüz bilmiyorlar. Ama çok mutlular. Geleceğe daha güvenli bakıyorlar. Onlara bu özgüveni kazandıran Vakfa da teşekkür etmeyi borç biliyorum.
Üniversitelere benzer imkan sağlayan bir diğer kurum ise Unilever firması. Beş yıldır yapılan “Unilever IdeaTrophy” yarışması her yıl farklı bir Unilever markasını konu ediliyor. Bu yılki yarışmaya konu olan marka ise Knorr. Yarışmanın adı da çok ilginç ; “Souper Star” . Yarışmaya bu yıl değişik üniversitelerden 1,615 öğrenci başvurmuş ve 10 takım finale kalmış. Bu 10 takım arasından ise Boğaziçi Üniversitesinden “Compact” adlı takım birinci olmuş. Şimdi bu takım birinci olan fikirlerini Hollanda’da Unilever’in üst düzey yöneticilerine sunacaklar. Bir teşekkür de Unilever firmasına.
Tiffany firması ise daha farklı bir yaklaşımla, 21 Eylül 2005 tarihinde tüm Türk halkına açık, “Komik T-shirt” dizaynı yarışması düzenlemiş. Bu yarışmaya, çoğuluğu gençler olmak üzere, yaklaşık 2500 kişi başvurmuş. Başvuruları ise üniversite öğrencilerinden oluşan bir jüri öndeğerlendirmeye tabi tutarak en iyi altmış tasarımı belirlemiş. Bu aşamadan sonra devreye, Gani Müjde, Ceyhun Yılmaz, Ece Gürsel, Kadir Doğruer,
Cem Mergen, Yalçın Aydar’dan oluşan jüri girmiş ve en iyi onüç tasarımı belirlemiş. 21 Aralık tarihinde ise, jüri üyeleri ilk üç tasarımı belirleyerek ödüllendirmiş. Düzenlediği bu yarışma ile, Tiffany firması da teşekkürü hak ediyor.
Bu tür yarışmalar , üniversite öğrencilerinin gerçek hayattan alınmış bir konu üzerinde çalışmalarını, reklam ve pazarlama stratejileri konusunda, akademik çalışmaların dışında, gerçek dünyada iletişim tecrübeleri edinmelerini sağlamaktadır. Özel sektörün bu tür yarışmaları düzenlemesi, sektöre nitelikli işgücü kazandırılması açısından da son derece önemlidir. Yeni yılla birlikte bu tür yarışmaların daha fazla düzenlenmesini umut ediyorum.