Kartal Farkı Kaçırdı!

0
522

SL 15. Hafta Beşiktaş 2 – 1 Galatasaray 14.12.2015

Lizbon mağlubiyetinin yarattığı moral bozukluğunun giderilmesi için bu maç bir fırsattı. Bu maçta alınacak bir galibiyet hem yaraları saracak hem de Beşiktaş’ın liderliğini sürdürmesini sağlayacaktı. Şenol Hoca ve talebeleri bu fırsatı iyi değerlendirdi ve bu sezonun ikinci derbisini de kazanarak camianın yüzünü güldürdüler.

Şenol Hoca beklendiği üzere moralsiz ve formsuz Tolga’yı kadroya almamıştı. Sahaya çıkan kadroda; kalede Günay, sağ bekte Beck, sol bekte İsmail, defansın ortasında Rhodolfo-Ersan ikilisi, onların önünde Atiba ve Oğuzhan, bu ikilinin önünde Quaresma, Sosa ve Olcay, ileri uçta ise Gomez vardı.

Ersan’ın iyileşerek, bu maç öncesi takıma dönmesi çok büyük şans oldu. Onun değeri, yokluğunda daha iyi anlaşıldı. Devre arasında bu mevkie mutlaka bir takviye yapılması gerekiyor. Rhodolfo-Ersan ikilisinden biri sakatlandığı ya da cezalı duruma düştüğünde onların boşluğunu dolduracak bir oyucu mutlaka alınmalı.

Kaleci sorunu da elbette unutulmamalı. Her takımın en az üç kalecisi olmalıdır. Bir sakatlık ya da cezalı olma durumunda kaleye geçecek bir kaleci ve yedekte oturacak bir kaleci gerekir. Tolga’nın yokluğunda kaleye Günay geçti, peki kulübede kim vardı? U-21’in kalecisi Hüseyin Yılmaz mecburen kadroya alınmıştı. Dolayısıyla Beşiktaş’ın her koşulda bir kaleci transfer etmesi şarttır. Ama Tolga’nın formsuzluğu dikkate alınınca, transfer edilecek kalecinin üçüncü kaleci değil, birinci kaleci olması gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Maçın yorumuna gelince; “Beşiktaş, Galatasaray’ı sahadan sildi” demek yeterli olacaktır. Elbette elde edilen sonuç oynanan oyunun karşılığı değil. Beşiktaş büyük bir farkı kaçırdı. Galatasaray’ı farklı mağlubiyetten kaleci Muslera kurtardı; bir kalecinin takımın en önemli oyuncusu olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. On bir kişilik futbol takımında kaleci, rakip 10 oyuncuya karşı kalesini savunmaktadır. On oyuncunun temel amacı gol atmakken, kalecinin görevi gol atılmasını engellemektir.

Beşiktaş oyuna son derece baskılı başladı ve daha ilk dakikalardan itibaren oyunun insiyatifini eline aldı ve oyunu 90 dakika boyunca domine etti. Galatasaray’ın maç boyunca bir buçuk(!) gol pozisyonu vardı. Burak’ın 3.dakikada ceza sahası içinde yaptığı cılız vuruşu buçuk, 82.dakikada Olcan’ın attığı şut ise tam sayabiliriz. Galatasaray bu pozisyonların dışında Beşiktaş ceza sahası içine bile giremedi.

Beşiktaş ise sayısız fırsattan yararlanamadı. İlk ciddi gol fırsatı 5.dakikada yaşandı; Sosa ceza sahası içinden, penaltı noktasının biraz gerisinden kaleye şutunu yolladı. Muslera topu kontrol edemedi. Seken topu Gomez takip etti ama Muslera son bir hamle ile topu kornere yolladı. Bu pozisyondan sonra 7. ve 12.dakikalarda Quaresma şansını denedi ama şutları isabetsizdi. On üçüncü dakikada ise çok önemli bir gol daha kaçtı; Atiba, Beck ve Olcay paslaşması ile başlayan atakta Beck sağ açıktan ceza sahasına topu ortaladı. Gomez, penaltı noktası üzerinden topun gelişine şutunu çekti ancak Muslera güç de olsa bu atağı engelledi.

Beşiktaş’ın atakları bitmek bilmiyordu; Günün başarılı isimlerinden Quaresma’nın 25.dakikada başlattığı atakta İsmail bir anda ceza sahasının içinde Muslera ile karşı karşıya kaldı. Sağ ayağına gelen topa iyi vuramayınca Beşiktaş bir golden daha oldu. Bu pozisyondan dört dakika sonra Oğuzhan’ın şık topuk pasıyla buluşan Olcay, ceza sahası dışından şansını denedi ancak top Muslera’da kaldı. Otuz dokuzuncu dakikada Quaresma rakibinden çaldığı topla ceza sahası dışından şutunu attı, Semih’e çarpan top dışarı gitti. İlk yarının son dakikasında Sosa, rakipten çaldığı topla soldan bir atak başlattı. Ceza sahası dışında Oğuzhan’ı topla buluşturdu. Oğuzhan pasını Gomez’e aktardı. Gomez ceza sahası içi sol çaprazdan çok sert vurdu, top kalecinin müdahalesi ile kornere gitti.

İlk yarı, yukarıda saydığımız net gol pozisyonlarına rağmen tarafların golsüz eşitliği ile sona erdi. Beşiktaş ikinci yarıya aynı kadro ile başladı. Rakibini sahasına hapsettiği ve oyunun kontrolünü ele geçirdiği dakikalarda çok şansız bir gol yedi; 54. dakikada GS yarı sahasından atılan topa Sneijder hareketlendi. Sneijder, Rhodolfo ve İsmail’in kontrolü altında olmasına rağmen Günay kalesini terk ederek, kendi yarı sahasının ortasına kadar çıktı. Topu uzaklaştırmak isterken, ıskaladı ve top Sneijder’in önünde kaldı. Sneijder’e ise boş kaleye topu yuvarlamak kaldı.

Bu gol kaleci Günay hariç kimsenin moralini bozmadı. Sahadaki futbolcular da, teknik heyet de, tribündeki seyirciler de Beşiktaş’ın bu maçı kazanacağına inanıyorlardı. Nitekim santra atışından 32 saniye sonra Beşiktaş beraberlik golünü buldu. Olcay, kendisine baskı yapan üç rakip oyuncu arasından pasını Gomez’e çıkarttı. Gomez topla rakibin üstüne giderek, ceza sahası dışı sol çaprazda Sabri’yi bir vücut çalımı ile devre dışı bıraktıktan sonra topu sağa çekip şutunu attı. Top Muslera’nın kapattığı köşeden ağlara gitti. Böylece Beşiktaşlı futbolcular rakiplerine sevinme zamanı bile bırakmamış oldular.

Şenol Hoca bu golden sonra, 60.dakikada Olcay – Kerim değişikliğine gitti. Kerim topla buluştuğu 63.dakikada net bir gol pozisyonu yakaladı; Sosa ve Oğuzhan paslaşmasında top, ceza sahası içinde, sol çaprazda bekleyen Kerim’e geldi. Kerim’in attığı mükemmel şut tam doksan diye tabir edilen köşeden ağlara gitmekteyken, günün başarılı ismi Muslera tarafından son anda kornere çelindi. Bu pozisyonun devamında kullanılan korner atışında Rhodolfo’nun ceza sahası içinden attığı şutu yine Muslera karşıladı.

Şenol Hoca 72.dakikada Quaresma’nın yerine Gökhan’ı oyuna aldı. Yetmiş dördüncü dakikada Kerim’in sağ kanattan yaptığı orta ceza sahası içinde Semih’in kafasından sekerek arka direğe yakın bir yerde pozisyon alan Gökhan’a yöneldi. Topla bu ilk buluşmasında Gökhan, top yere düşmeden ayağının dışı ile şutunu çekti ve top Muslera’nın sağından bir kez daha ağlara gitti.  Böylece Beşiktaş oyunun başından beri hak ettiği skor üstünlüğünü yakalamış oldu.

Beşiktaşlı futbolcular bu golden sonra geri çekilmeyip, ataklarını sıklaştırdılar. Yetmiş yedinci dakikada Oğuzhan’ın ara pasıyla buluşan Gomez, ceza sahası içinden şutunu çekti, kaleci bu pozisyonda da başarılıydı. Galatasaray’ın tek pozisyon diyebileceğimiz şutu ise 82.dakikada Olcan tarafından atıldı. Bu pozisyonda da Günay başarılıydı.

Beşiktaşlı futbolcuların yedikleri golden sonra Günay’a moral vermeleri ve golden sonra ona sarılmaları takım ruhu açısından çok önemliydi. Ayrıca maç içinde ve sonunda Beşiktaş seyircisinin Günay’a verdiği destek takdire şayandı. Beşiktaşlı futbolcuları değerlendirmek gerekirse, kötü oynadı ya da görevini yerine getiremedi diyebileceğimiz tek bir oyuncu yoktu. Hepsi övgüye değer bir performans sergilediler.

Maçın sonunda Mustafa Denizli’nin yaptığı açıklamalar ise büyük hayal kırklığı yarattı. Beşiktaşlılar, Beşiktaş’a kupa ve şampiyonluk kazandırmış olan hocalarına hiçbir zaman saygıda kusur etmezler. Rakip takıma transfer olan Ergin Ataman ve Mustafa Denizli’nin gönüllerdeki yeri ayrıdır. Ama Mustafa Hoca’nın maçtan sonra yenilgiyi hakemin kötü yönetimine bağlama çabaları bizleri son derece üzdü. Bu suçlamalarla bir yandan Beşiktaş’ın galibiyetini küçümserken bir yandan da hakemleri etki altında bırakarak sonraki maçlarda kendine avantaj sağlamaya çalışıyordu. Halbuki, yenildiği takım, onun şampiyon yaptığı ve renklerine gönül verdiğini söylediği takımdı. Böyle demeçlerle günü kurtarmaya çalışacağına, Beşiktaş’ı tebrik edip, iyi oynamadıklarını söylese tüm futbolseverlerin gözünde daha da büyürdü.

Evet, hakem kötüydü ama verdiği kararlardan maç boyunca Beşiktaş muzdarip oldu. Beşiktaş’a gösterdiği, Galatasaray’a göstermediği kartlara bakmak bile yeterli. Beşiktaş’ın yukarıda anlattığımız gol pozisyonlarına karşın Galatasaray’ın sadece bir pozisyon denilebilecek şutu var. Buna karşın Beşiktaş’ın Galatasaray kalesine yolladığı şut sayısı ise 21’dir. Bir takım antreman maçında bile bu kadar şut yemezken Mustafa Hoca’nın mağlubiyeti hakeme bağlaması hiç yakışmadı. Beşiktaş bu galibiyeti anlının teri ile Galatasaray’ı eze eze aldı.

Bu galibiyet ile Beşiktaş liderliği tekrar FB’den geri almış oldu. Bundan sonraki maçları da alıp, devre arasına lider girmesi çok önemlidir. Bu liderlik devre arası çalışmalarda Beşiktaşlı futbolcuları çok daha fazla motive edecek ve iyi bir hazırlık yapmalarına neden olacaktır.
 

MAÇIN AYRINTILARI

Stat: Atatürk Olimpiyat

Hakemler: Mete Kalkavan, Ekrem Kan, Esat Sancaktar, Tolga Özkalfa(4. Hakem)

Beşiktaş: Günay, Beck, Rhodolfo, Ersan, İsmail, Atiba, Oğuzhan, Quaresma(Dk.72 Gökhan), Sosa(Dk.87 Necip), Olcay(Dk.60 Kerim), Gomez

Yedekler: Hüseyin, Serdar, Tosic, Kerim, Necip, Gökhan, Cenk

Teknik Direktör: Şenol Güneş

Galatasaray: Muslera, Sabri, Semih, Hakan, Olcan, Chedjou, Selçuk, Yasin(Dk.73 Tarık), Sneijder, Podolski, Burak(Dk.37 Umut)

Yedekler: Cenk, Koray, Rodriguez, Emre, Tarık, Bilal, Umut

Teknik Direktör: Mustafa Denizli

Goller: Sneijder (Dk.54), Gomez (Dk.56), Gökhan (Dk.74)

Sarı Kartlar: Gomez (Dk.45), Yasin (Dk.52), Oğuzhan (Dk.58), Olcan (Dk.61), Selçuk (Dk.67), Chedjou (Dk.90), Semih (Dk.90+3)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here